3

544 77 145
                                    

Hayatta bazı anlar vardır, canınız çok yanar. Bu acıyı dindirmek istersiniz ama elinizden bir şey gelmez. Sadece oturur ve beklersiniz; ne zaman sonlanacak ve huzura ereceğim? Bazen düşünmekten kafayı yerdiniz, neden bunlar benim başıma geliyor diye. Yaptığınız ufak bir hata, bir dikkatsizlik kötü sonuçlar doğurabiliyor ve size acı olarak geri dönüyordu.

Şimdi de o anlardan birini yaşıyordum.

"Tanrım, bacağım koptu!" diyerek tek ayağım üzerinde seke seke koltuğa oturdum ve ayak serçe parmağımdaki o dayanılmaz acının geçmesini bekledim. Dikkatsizliğim sonucu büyük bir acı çekiyordum...

"Çok çektin be serçe parmak! Serçe parmak, serçe parmak olalı böyle bir acı görmedi. Senin adın neden serçe parmak? Küçük olduğun için ama sinek kuşu serçeden daha küçük olduğu halde neden sinek kuşu parmağı değil de serçe? Bak sinek de, sinek kuşundan daha küçük-"

"Yine ayağını mı vurdun?" diyerek odaya giren Zayn'e baktım. Sesi kısılmıştı sanki biraz... O kadar bağırırsa tabii kısılırdı. Adam şarkı söylerken kendini kaybediyor.

"Evet ya... Biliyor muydun, bir sinek kuşu saniyede elli kez kanat çırpıyormuş. Sen de saniyede elli kez bağırıyor olabilir misin? O ses ne öyle, Zayn Malik olmuş sana Gollum. Hani kıymetlin nerede?" dediğimde gülerek yanıma attı kendini.

"Burada." diyerek bana baktığında içimde bir yerlerde bir ses çığlık çığlığaydı.

Duydun mu? Kıymetlin nerede dedin, burada dedi! Sana baktı! Sen onun kıymetlisiymişsin! SANA DEDİ, KIYMETLİM DEDİ!

Yüzük gibi erkeğim yani...

Yemin ediyorum sen iflah olmazsın! Salak!

Boş boş Zayn'e bakıyor olduğumdan güldü ve yanağımı sıktı. "Yine neler geçiyor güzel aklından?"

"Bir yüzük olmadığım kalmıştı o geçiyor!" dediğimde daha çok gülerek diğer yanağımı da parmakları arasına alarak iki yana çekiştirdi. "Aklından öpüyorum."

Aklım değil de şöyle burnumun aşağısı, çenemin yukarısı bir yerler şu an çok uygun-

Saçmalama, Liam!

Şoka girmiştim sanırım. Gözüm, önünde sallanan ele odaklanmış bir sağa bir sola dönüyor ama görmüyordu sanki. Nöronlarımı zorlayarak bir tepki vermeye çalışıyordum.

Hadi nöronlarım! Sol sağ, sol sağ, sol sağ! Bölük dur!

Bir komutan edasıyla nöronlarımı hizaya sokmaya çalışıyor ve bir tepki vermek istiyordum ama olmuyordu.

Hadi konuşmaya yarayan tüm sinirler! Sol sağ, sol sağ!

"Öpmek bilmem de şöyle tam kafamın tepesine bir testere düşse de ortadan ikiye yarılsam. Ne diyorsun Zayn? Zayn sen ne diyorsun?"

Başardık komutanım!

Aferin asker.

Saçmaladık biraz sanki ama...

Olsun, alışkın o.

"Liam... Sen... İnanılmazsın." diyerek gülmeye başladığında gözlerimi devirdim. "Bir şey söylüyorsun, bütün sinaptik bağlarım birbirine giriyor. Saçmalıyor olmam çok doğal değil mi?"

"Sen baştan aşağıya doğalsın. Ve ben bu haline bayılıyorum."

Bak yine kitledi beni, yine verecek cevap bulamıyorum. Normalde en hazır cevap insanlardan biri olabilirdim ama bu Zayn'e işlemiyordu. Bir şey söylüyordu, araba hırsızına dönüyordum. Anahtar olsa çalıştırıp gideceğim, ama anahtar yok. Sinir uçlarımı birbirine değdirerek motoru çalıştırmak tek seçenek oluyor. Beynim de dolaylı yoldan çalışınca saçmalamam çok normaldi.

Skipper // Ziam MayneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin