Gözlerimi kısarak karşımdaki Athos ve Portos'a baktım.
"Söyleyin bakalım, Dartanyan nerede?"
Omuz silkerek umursamaz bir tavır büründüklerinde daha çok sinirlendiğimi hissediyordum ve içimdeki ses daha vahşi! diye bağırıyordu.
"Bunlar Athos ve Portos, sen Aramis, Zayn de Dartanyan. Ben neyim!? Koltuğun altına sürülen mukus mu?" diyen Louis'ye de aynı bakışlarla baktığımda ağzına fermuar çekiyormuş gibi yaptı. "İğrençleşme." diyerek diğerlerine döndüm.
"Cidden bilmiyoruz!"
Athos ve Portos bana yalan söylüyordu. Burnuma çok kötü kokular geliyordu!
"Bu koku ne-"
"Kekim!" diye bağırarak mutfağa koşturan Niall'ı izledim. Ben de geldiğimden beri diyorum ki bu çakma şarışın neden çiçekli bir mutfak önlüğü takıyor...
Konumuza dönelim.
Zayn tam olarak bir haftadır ortalarda yoktu ve ben işlerini ertelemeye çalışmaktan -tabii ki onu özlediğimden falan değil, saçmalıyorsunuz- kafayı yemiştim. Beni öptüğü sabah, onu öptüğüm akşamın ertesi, bayılmamın ardından uyandığımda gitmişti. Hiçbir şekilde telefonlara cevap vermiyordu, nerede olduğu konusunda hiçbir şey bulamıyordum.
Sherlock duygularım kabarıyor ama bir işe yaramıyorlardı. Louis'yi peşime takmış Zayn'in ne kadar arkadaşını tanıyorsam teker teker gidip soruyordum. En son da en yakın arkadaşlarına gelmiştim, yani Niall ile Harry'ye. Üçü çocukluk arkadaşıydı ve Zayn ile ilgili her şeyi bilirlerdi, onlar hakkında bildiklerim bunlarla sınırlıydı.
"Şöyle tam kafamın tepesine, böyle tam longitudunalden bir testere inse kafama da vücudum ikiye bölünse. Biri burada sizi sorgulasın, diğeri de Zayn'i arasın."
Harry ve Louis bana garip bakışlarla bakarken kapı çalınca Harry salondan çıkarak kapıyı açmaya gitti. Ve sonra içeriye Victoria Beckham ile girdi... Yani ben kadını ilk görüşümde öyle sandım.
Bu kadın niye bu kadar güzeldi?
"Zayn'e hâlâ ulaşamıyor musunuz?" diyerek salona girdiğinde bu kadının neden Zayn sorduğunu sorguladım. Daha önce onun yanında veya çevresinde hiç görmemiştim.
"Ah, merhaba. Siz Zayn'in menajeri Liam Payne olmalısınız." diyerek yanıma geldi ve elini uzattı. Elini sıkarak suratına baktım. Lanet olsun, kadın çok güzeldi.
"Ve siz de..?"
"Ben Julie Cesar. Zayn, Harry ve Niall'ın liseden arkadaşıyım, mankenlik yapıyorum. İşim gereği yıllardır görüşemiyoruz ve tam da onları ziyarete gelmişken ortalıktan kaybolmuş. Siz de mi onu sormak için geldiniz?" dedikten sonra elimi bıraktı ve Louis'ye yöneldi.
"Louis Tomlinson. Liam'ın arkadaşıyım." diyerek o da Julie denen kadınla tokalaştı. Julie karşımızdaki koltuğa bacak bacak üstüne atarak oturdu.
Bacaklara bak, nasıl da çarpık değil ve mükemmel! Kızıl saçları dalga dalga nasıl da dökülüyor omuzlarına! Neden bu kadında eleştirecek bir şey bulamıyorum!?
"Evet ben de onu arıyorum." diyerek tek kaşımı kaldırarak baktım kadına. Zayn'in neden bu kadar güzel bir arkadaşı vardı? Neyse ki yıllardır görüşmüyorlarmış...
"Zayn'in seni pek görmek isteyeceğini sanmıyorum, Julie." diyerek onun yanına kuruldu içeriye gelen Niall onunla selamlaştıktan sonra.
"Geçmişe mazi derler, hayatım. Şu an buradayım ve konuşup halledilemeyecek bir mesele yok." özgüvenle arkasına yaslandı ve bana bakarak gülümsedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skipper // Ziam Mayne
FanfictionZayn Malik, kızların idolü, ünlü ve milyarder şarkıcı, hayırsever bir adam. Liam Payne ise, bilirsiniz o Liam Payne'dir. Zayn Malik'in geveze, sakar, üşengeç ve bir o kadar da tatlı menajeri. ××× Fic aslında @bugsbunnytff'ye aittir. Ben sadece Ziam'...