1.Bölüm (KARANLIK)

84 5 1
                                    

İstemsizce hayata bakış açım bir anda mum ışığı gibi kararmıştı. Pencereden cama vuran yağmur damlaları içimi soğutsa bile, gürleyen gök gürültüsü içimdeki acı çığlıklarını dindiremeyecek kadar benim için fısıltı gibiydi...

Son zamanlar içinde yaşadığım trajik olaylar beni hem fiziki hem ruhsal olarak etkilemişti. Ama bu kimin umrunda ki, sadece kendi dertlerini düşünen saçma ve gereksiz insanlar var bu apaçık ortada.

. Karanlık gecenin dördüydü saat. Son iki hafta olduğu gibi yine uyuyamıyordum. Ağlamak, içimde kopan fırtınaları gözyaşlarımda dindirme cabasındaydım. Bugün gökyüzü de bana eşlik olarak akıtıyordu damlalarını, 14 gündür olduğu gibi yine kendimi kalabalığın için yapayalnız hissettim, arkadaşlarım her ne kadar yanımda olsalar da şuan bana iyi gelecek sadece iki kişi var. Var ama yoklar, oysaki ben hep olacaklarına inandırmıştım kendimi belki bundandır alışamayışım. Uyumak istemiyordum daha çok ağlayıp sorunları beni göremeyecek kadar gözlerini kör eden ailemin beni fark etmelerini istiyordum ama gözlerim iki haftanın verdiği yorgunlukla bana ihanet edercesine kapandı.

...

Gözlerimi yine kabus gibi bir sabaha açtım. Annemin bağırışları babamın annemi aldatmadığına dair inandırma çabaları. Annemin gururuyla hareket edip babama açtığı boşanma davasının mahkeme günüydü bugün. Ağlama isteğimi bastırıp banyoya girip elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Aynada kendime bakarken göz altlarım dikkatimi çekti, diğer günlere nazaran daha çok kızarmıştı. Benden başkasının fark etmeyeceğini fark etsede umursamayacağını bildiğim için kapatmakla uğraşmadım. Banyodan çıkıp günlük kıyafetlerimden giymek için ayırdığım pantolon kazağı giyinmeye başladım.

  Aşağıya indiğim de bağırışları kesildi sanırım bu defa kendimi fark ettirebilmiştim aslında ailemle aram iyi ama son iki hafta olanlardan dolayı beni görmemeleri ayrılıkları hakkında benim fikrimi sormamaları kötü hissettiriyordu yaşayan bilemez ki bunu. Kafamı kaldırıp annem ve babama baktığımda gözleri pişman bakıyordu yaşananların beni etkilediğini anlamış olacaklar ki annem yanıma gelip kollarını şefkatle ve acımı acıtmayacak derecede sıkıca belime doladığında boşta kalan kollarımı annemin boynuna doladım. Artık tutmakta zorlandığım gözyaşlarım yine çaresizce akıtmıştı kendini. Annemden ayrıldıktan sonra babamla sımsıkı sarıldım babama güveniyorum annemi aldatmadığına da inanıyorum ama annem inanmıyordu babama defalarca yalan olduğuna inandırması için şans verdi ama babam inandıramadı aksine herşeyi daha çok çıkmaza soktu. Babam benimle yalnız konuşmak istediğini söyleyince çalışma odasına geçtik babam sandalyesine bende babamın karşısında ki koltuğa oturduğumda sessizliği bozan babamın sözleriydi.

"Kızım iki buçuk saat sonra mahkeme var biliyorsun. Kardeşin Maral daha 5 yaşında ve çok küçük onu annenden ayıramam, biliyorum kardeşin ve sende annenizle kalmak istiyorsunuz. Hatta okulunu, arkadaşlarını ve buradaki düzenini bırakamazsın ama ben tek yaşayamam sizden biri olmadan yapamam. Başka bir şehirde çok iyi bir iş teklifi aldım işimi büyütmeye ihtiyacım vardı ve kabul ettim sen evet dediğin zaman okulun, evimiz ve herşeyimiz kabul ettiğim şirket tarafından ayarlanacak. Senden tek isteğim düşün ve mahkemeye kadar bir karar ver" babamın kurduğu her cümle kafamda yeni hasarlara yol açıyorken düşünme kabiliyetimi kaybetmiştim. Bunu yapamazdı annemden ayrılmamı isteyemezdi, okulumu ve arkadaşlarımı bırakmamı istemesi baya gülünçtü elbette kabul etmeyeceğim. Bugüne kadar bu şehirde işlerini nasıl yürüttüyse öyle devam edecekti kimse gitmeyecekti bu şehirden. Ağzımı açıp babama düşündüklerimi nasıl söyleyeceğim bilmiyorum babamda bunu anlamış olacak ki alnımdan öpüp hazırlanmaya odasına geçti. Ne yapacağımı bilmiyordum kararımdan kesinlikle emindim ama babam yine de giderse onu çok özleyeceğimi bildiğimden dediklerini düşüneceğim en azından mahkemeye kadar, umarım vereceğim karardan pişman olmam.

...
En son olmak isteyeceğim yerdeydim, tamamen ikiye ayrılıp birbirimize uzak olacaktık. Ya annemle yaşayıp baba hasreti çekeceğim ya da babamla yaşayıp anne ve kardeş hasreti. Kardeşim annemle birlikte yaşayacakken ben babamı tek bırakamam bizden biri olmazsa yapamaz biliyorum ama bir yandan da arkadaşlarımı, okulumu bırakmak istemiyorum. Orta yolu bulmak isterken daha da çok çıkmaza giriyorum, düşünmeyeceğim doğaçlama bir karar vereceğim. Umarım verdiğim karar benim için doğru olur ama önce annemle konuşup onunda fikrini almalıyım... Hoş onlar benden fikir almamıştı ama neyse. Aradan geçen yarım saatten sonra annemin yanına gittim ve babam ile konuştuklarımı söyledim vereceği cevap benim için çok önemliyken 1-2 dakika susup hiçbirşey dememesi gerilmeme sebep oluyordu. Ne diyeceğini sabırsızlıkla beklerken sonunda konuşmaya başlamıştı.

"Tatlım hala babanı çok sevdiğimi biliyorsundur evet ona kırgınım yaptığı affedilir birşey değil ama sen ne kadar benim çocuğumsan o kadar da onun çocuğusun, seni ondan onu da senden ayıramam babanın mutsuz olmasını da istemem. Sana benimle kal demiyorum eğer kimle kalmak istiyorsan onla kal ama babanı da düşün yalnızlığı sevmediğini kendini kötü hissettirdiğini biliyorsun." beynimin içine başka kelimeler ve düşünceler yine göç ettiğinde anneme hak verdim. Konuşmamız ardından kararımı vermiştim.

Mahkemeye gitmek için ayaklandığımızda aşağıya sinirli haliyle inen babamın yüzüne bile bakmıyordu annem önden gidip babamın arabasına bindim yolda kararımı söyleyecektim ona. Nihayet babamda arabaya bindiğinde söylemeye yeltendim derken kararımla ilgili sorduğu sorularıyla sabırsızlığını sezebiliyordum. Sanırım artı cevap verme vaktiydi. "Kararımı verdim" dediğimde babam direk frene basıp "Kararın?" dedi meraklı gözlerle o gözlere doya doya bakmak vardı da şimdi değil daha sonra, düşüncelerimden sıyrılıp cevap vermem gerektiğini beynim bana söylerken kendime gelip kararımı söyledim "Seninle geliyorum" dediğim an sarılması bir oldu bu hallerini çok seviyorum bende direkt kollarımı ona doladığımda hayatımın en huzurlu anlarından biriydi benim için. Uzunca sarılmadan sonra birbirimizden ayrıldık babamın yanağına kondurduğum öpücük sonrası göz kırpıp arabayı sürmeye devam etti.

Aradan geçen 1 saatten sonra mahkeme bitmişti, evlilikleri gibi... Arabaya binip eve geçtik babam zaten mahkemeden önce yeni iş ortaklarını aramış yarın orada olacağımızı bildirmişti. Evimizde annem kardeşim ve hizmetliler yaşayacaktı annemin kendi babasından kalan mirasi olduğu için nafakayı reddedip anlaşmalı boşanma yapmışlardı babam zorlada olsa anneme o evde yaşaması gerektiğini kabul ettirmişti. Eve gider gitmez önemli eşyalarımı bavuluma yerleştirdim kalanını da hizmetlilere yapmalarını söyleyip arkadaşlarımla vedalaşmak için evden çıktım.

Buluşacağımız parka geldiğimde Ulaş ve Derin benden önce gelmiş her zaman oturduğumuz bankta oturuyorlardı. Ulaş aramızda en umursamaz olandı aslında umursamaz olmaya çalışıyordu çünkü hayat herkese güzel değildir ona da güzel değildi, ta ki birbirimizi bulana kadar. Derin ise aramızda ki inekti çok fazla çalışkandı, Ulaş'a her ne kadar ilgisi olsa da Ulaş'ın onu arkadaştan öte görmeyeceğini düşünerek saklıyordu içinde ki duyguları. Hızlı bir şekilde yanlarına gittim ve grup sarılması yaptık.

Babamın aldığı iş teklifini ve olan herşeyi anlattıktan sonra gitmemi her ne kadar istemeseler de saygı duymuşlardı. Birbirimizden uzak durmak çok zor olacaktı ama bu kısa sürecekti, yani İnşallah. 2 saat boyunca gülüp eğlendik, Ulaş'ın aşk acısını (Sadece 1 gün sürer) dinledik. Derin ne kadar her kelimesin de sinirlense de göstermemeye çalışıyordu. Daha sonra eski anılarımızı konuştuk derken saat geç olmuştu eve gitmem lazımdı, yarın erkenden gidecektik. Ulaş ve Derin'e artık gitmem gerektiğini söyleyince ayaklandık Ulaş'ın arabası vardı o bırakacaktı bizi, konuşa konuşa arabaya geçtiğimizde bu anlarımızı çok özleyeceğim düşünceleri beynimi istila ederken hemen onları durdurup fotoğrafımızı çektim azda olsa özlemimi giderir belki. Arabaya geçtiğimizde bağıra bağıra şarkı söyledik araba evimizin önünde durduğunda üçümüzde indik. Hani derler ya vedalaşırken sona bıraktığın kişi diğerlerinden daha özeldir diye bunun hep doğruluğuna inanıyordum ben, önce Derin'e daha sonra Ulaş'a sımsıkı sarıldım. İkisininde yeri bende bambaşka ama Ulaş'ı daha çok seviyorum olmayan abim gibiydi benim hep. Uzunca sarılmanın sonunda eve girdim bütün eşyalarım bavuldaydı, koydurmadığım birkaç eşyadan geceliklerimi alıp giyinmeye başladım daha sonra kendimi yumuşak yatağa bırakıp yarın başlayacağım yeni hayatımı düşünüp uyumaya çalıştım.

DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin