KARAR

14 1 0
                                    

Saatlerdir gelmeyen sıra ve ambulans seslerinin verdiği stres ile ellerine hatta yüzlerine sıktıkları alkollü dezenfektanların ağır kokularıyla boğuştuğum hastalar iyice sinirimi bozmaya başladı. Virüs tanısı konulan iki doktor yoğun bakıma alındığı için, tek doktor ve aynı zamanda son yedi seansımı paylaştığım arkadaşım Dr. Aslı bu kadar gerizekalı ile uğraşmak zorunda olduğundan dolayı üzgünüm.

Neyse ki bir kaç saat içinde tabelada görünen sıra numaram birlikte oturduğum sert hastane  bankından kaldırdığım kıçımın dümdüz olduğunu hissettiğim o an gelip çatmıştı.

Kapısını hiç çalmamıştım o yüzden her seferinde neden kapıyı çalmadın bakışı attığını hissedebiliyorum bu sebepten suratımda yine unuttum özür dilerim diyen bir ifadeyle içeri girip masasına tıklıyorum. Yüzündeki gülümseme ile seans başlıyor. Evet bu benim tek zevkim.

Her seans olduğu gibi ilk soru; antidepresan ilaçlarının ne kadar işe yaradığı olacağını bildiğimden, "bir boka yaramıyor" diye söze girmiştim.

"Sana da en son fitil yazacağım göreceksin gününü" deyip attığı kahkaha beni de güldürmeye yetti.

"Ya doktor hanım leblebi çekirdek misali ilaç içiyorum bir boka yaradığı yok. Hani bu kadar ilacı boğa içse kedi gibi uyurdu? Yemin ederim bunları üreten firmaların lisansından tutun dağıtıcı firmasına kadar saydırmamak elde değil."

"Akıncım sakin ol" dedi Dr. Aslı söze girerken,
"İlaç konusunda sana uygun bir ilaç bulamadıysak şayet sorun ilaçlarda değil belki de bizdedir. Şimdi sana bir ilaç daha yazacağım fakat bu defa sakinleşmek yerine kendini hayattan soyutlanmış gibi hissedeceksin. Şayet işe yararsa bir sonraki seansta hastalığın ile ilgili farklı bir yorum yapacağım. " dedikten sonra kalemin ucuyla bir şeyler yazıp uzattı doktor.

" Aslıcım bir dahaki seans gelemezsem bil ki ilaç bir işe yaramamıştır. Artık biraz kendi istediğim şekilde devam edeceğim yaşamaya. Tabi kısa bir aradan sonra seanslara devam edeceğim şimdilik görüşmek üzere kendine iyi bak" dedikten sonra yalan bir gülümseme ile odadan çıktım.

Ben çıkarken sıradaki hastayla kapının hemen önünde burun buruna geldiğim o an içimden "ya siktir git zaten hastayım bir de virüsle mi uğraşacağım" derken müsademi aldım.

Hastane kapısından çıktığım gibi sigaramla kısa bir sevişmeden sonra şöyle bir İstanbul turu isteği geldi içimden. Tramvaya atlayıp Eminönü'nde iniverdim bomboş meydanlara. Virüs İstanbul kalabalığını çok korkutmuş belli ki kimsecikler yok desem hiç de yalan olmaz.

Hızlıca köprünün altından kapalı mekanların önünden uç kısma atıverdim kendimi. Ayaklarımı sarkıttım trabzanlardan izlemeye başladım insansız İstanbulu.

Bir sigara daha yaktım az sonra o sıra dalmışım düşüncelere.

"Sanırım intihar düşüncemi test etmeden önce bir ay gibi bir süre için kendimi evime kapatmalıyım. Belki de tek sorunum insanlardır. Bu sayede iyileşme gösteremezsem kendime şatafatlı bir son düşünürüm. Son günüm olabilir madem bugünü doya doya geçireyim."

*************************************************************

Belki üç ay yetecek kadar stok yapmışımdır. Kararlıyım en az otuz gün kapıdan dışarı çıkmak yok. Yüzlerce film ve binlerce bölüm dizi izleyip arada bir sigara dumanıyla dolan odamı havaldırmak dışında başka bir bok yapmayacağım.

Evimin en sevdiğim özelliklerinden birisi de eski sahibinin paranoyak bir adam olmasından kaynaklı güvenlik önlemleri almış olması. Odamın iç kısmında başka bir güvenli oda bulunuyor. Yaklaşık 10m² ve emlakçının dediğine göre nükleer patlamaya dayanabilecek alaşımlar ile güçlendirilmiş çelik falan işte. Bilgisayarımı yatağımı ve bilimum ihtiyaçlarımı odaya güzelce yerleştirdim. Kararlıyım dışarıdaki herkes benim yokluğumu hissedecek.

Konserverleri öyle düzenli dizdim ki bir parça yaşama sevinci edinmeme ramak kalıyordu. Kapıyı camı kontrol ettim, geciken fatura var mı şöyle bir baktım en son da alarmı kurup istediğim hayata giriş yapıverdim.

*************************************************************

İlk 4 gün çok keyifli geçiyordu aslında, bilimkurgu ve biyografi sevdiğimi farkettim. Bazı filmler bittiğinde bittiği için üzülüyordum. Birikimimin çeyreğini yatırdığım stok sigara kartonundan bir sigara daha çıkartırken göz ucuyla havalandırma sistemine bakıyordum. Çok duman olursa 4 seviye açıyordum ilk zamanlar ama artık hep 2 seviyede açık tutuyorum böylece hem duman olmuyor hem de ayağa kalkma olasılığım düşüyordu.

Ara ara tuvalete gidip dönerken de evin içine göz atıyordum. Sakin bir mahallede olduğum için aslında korkum yok fakat eski ev sahibi öyle bir güvenlik sistemi yapmış ki dışarıdan gören hırsız içerde maden var sanır. Şaka bir yana bu eve girebilecek hırsız tanımıyorum çünkü bazen ben kendi evime girerken zorlanıyorum.

Kapıyı kapatıp kolları çevirdikten sonra Fringe 3. Sezon 4.bölüm ile buluşmak için yatağıma atladım. İyi ki pahalı deyip bu yataktan vazgeçmemişim bazı bazı onunla konuşup o olmasa ne yapacağımı sorardım. O da bana yumuşak bir tavırla uzan üstüme derdi. Tabi bu kadarcık hareketle deli olduğumu iddia edemezdim.

*************************************************************11 gün geçip gitti kendimi yalnızken daha da iyi hissettiğimi düşünüyorum ama hala tam emin değilim. Acaba evi filmcilere kiralayıp yoluma mı baksam. Kafam biraz karışmaya başladı. Bende rutin dışında bir şeyler yapma kararı verdim. Odamdan çıktım ve sakallarımı kesmek için banyoya çıktım. Orman kaçkını olmamam için bir sebep olmasada kesmek için makineyi çalıştırdım. Tam 11 gündür içerideyim ve içerden çıkıp ilk yaptığım şey sakalımı tıraş etmek ve şansa bakın ki makinenin şarjı yok. "siktir git lan bir de yaşam için teknoloji diyorlar al teknolojini götüne sok kendi kendine sarjı bitiyor kodumun makinesinin" fırlattığım gibi fayansta dağılması bir oldu seken bir parçası ayak tırnağıma çarptı banyo içinde acıyla tek ayak üstünde sekiyordum ki o an farkettim ayak tırnaklarım sanırım üç santim falan. Karar değiştirip onları kesmeye ve duş almaya karar verdim.

Duşta şarkı söylemek geldi içimden ama kahtalı mıçe söylerken kendimi iyi hissedemedim. O yüzden freestyle denemesi yapıyordum.

Bir parça söylerdim ama sonra deli olduğumu düşünmenizi istemem.

Duştan çıkınca bornozumun yerinde olmadığını farkettim sanırım yıkadıktan sonra çamaşır odasında unutmuştum. Bende saç havlusu ile kurulanıp iç çamaşırsız şekilde pijama giyip evi son defa daha kontrol edip odama çekildim.

Kapı kollarını da hallettikten sonra sigara yakıp biraz spor yaptım ve yorulup kendimi yatağa attım. Eskiden beş şınav çekerdim ama artık dört şınavda yoruluyorum galiba spor bana yaramıyor.

Konservelerden birini aldım ve içindekini bakmadan açtım kapağını ve yine yaprak sarma. Elim kırılsaydı da şunları karışık dizseydim keşke. Tokat yaprağı sıçmaktan bi tarafımda sonbahar gelmiş gibi hissediyorum artık.

Rastgele bir filmle onbirinci günü de tamamlamak için kendimi salıverdim.

*************************************************************

2020-1 HASTALIĞA ÇARE ARARKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin