1.BÖLÜM "KADER"

598 27 27
                                    

Genç kız yine ülkesinin sıcak ve bunaltıcı havasının verdiği mayışma ile açtı gözlerini. Bugün ayrı bir hüzün vardı kalbinin tam üstünde. Aslında bu 7 yıldır böyle, her yıl bugün o etrafindaki herkeze gülücük saçarken, her yıl bugün şanki dünyaya küsmüş gibi adının tam tersi sanki cennet bahçelerindeki güller solmuş gibi somurtkan asabi olurdu. Nitekim şuanki ruh hali de öyle.

Kafasını baş ucundaki sehpaya çevirdi saati görmesi ile kalbi kütküt atmaya avuç içleri terlemeye başladı. Biraz daha oyalanirsa geç kalabilirdi. Hızla üstündeki ince ipek pikeyi savurdu ve alel-acele giyinip, yatağını üstün körü toparlayıp odadan hızlı adımlarla cıktı hemen koridorun sonundaki kardeşinin odasına girip onu kontrol etti. Tamda tahmin ettiği gibi kardeşi gardrobun önünde kıyafet seçiyordu. Hayır, hayır kız değil kardeşi erkekti ona rağmen kedisinden bir hayli süslü, giydiği her kıyafeti özen ile seçip kombinelerdi. Yıllarca babası ile birlikte kardeşinin rahatı için uğraşır onu mutlu etmek için çabalarlardı. Nitekim istedikleri de oluyordu Abdullah çok şımarık süslü, deyim yerindeyse burnu havada bir çocuktu. Bu da onu istediği olmadığı zamanlarda çekilmez bir çocuk yapardı. Hergün teyzesi ya eve gelir yada kendisi kardeşini teyzesinin evine bırakır gün içindeki işlerini halleder kardeşini öyle alırdı.

"Günaydın canım" dedi kardeşini önce teyzesine bırakıp ordan kabristana geçip annesinin mezarının bakımını yapacaktı.

"Hazır mısın" dedi zoraki bir tebessümle. Abdullah yüzündeki kocaman gülümseme ile ablasına dönüp,

"Günaydın, hazırım aşkım" dedi Abdullah. Küçüklüğünden bu yana hep ablasına aşkım demişti. Aden bu sefer içten bir tebessüm yolladı kardeşine.

"Abdullah, çıkalım hemen seni ayşa teyzemize bırakıp birkaç işim var onları halledip gelene kadar teyzeyi üzmek yok anlaştık mı?" dedi. Abdullah'da kafasını olumlu yönde sallayınca bu işte tamamdı.

Hemen aşağı inip atını bağladığı ahırdan çıkarıp önce kendi bindi sonrada Abdullahı önüne alıp yola koyuldular. Çok değil 15 dakika sonra teyzesinin kapısının önündeydi. Aslında içeri girip hem eniştesine hemde teyzesine bir selam verip çıkmak isterdi ama çok geç kalmıştı hemen gitmesi gerekti. Abdullahi attan indirip

"Enişteye ve teyzeye selam söyle" diyip çocuğu içeri girene kadar göz hapsinde tuttu. Abdullah'ın içeriye girdiğini gördüğü an atının dizginlerini eline alıp hızla ilerlemeye başladı.

Aden, son sürat hızla ilerlerken babasını düşündü onun için çok üzülüyordu annesinden sonra evlenmiş, evlendiği kadın ne kendisini ne de kardeşini istemişti. Babası ise isterse ayrılabileceğini söylemişti ama kendisi babasının o kadınla mutlu olduğunu görebiliyordu. Işte bu yüzden kardeşiyle ayrı evde kalıyorlar.

Tam o sırada önüne bir araba çıkmış, son anda farketmişti ama olacakların önüne geçememişti. Atın dizginlerini hızla çekip "hooooo" diye atını durdurmaya çalışmıştı. Zavallı at duramayacağını anladığı için bir anda ön ayaklarını kırmıştı. Bu hamleyi beklemeyen Aden kendini arabanın önüne düşmüş şekilde bulmuştur.

Yüz üstü yere düşerken yüzünü reflex ile korumak için ve hızını azda olsa yavaşlatmak için ellerini önüne siper etti. Avuç içleri hep soyulurken hızla kafasını kaldırıp arabanın içindekini görmek istedi. Tam o sırada, kendi kehribar rengi gözleri, koyu kahve gözlerle kesişti. Kim bilebilirdi ki bu adamın onun hayatını alt üst edeceğini. Bilse bir dakika bile durmaz arkasına bile bakmadan uzaklaşırdı ordan.
♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤

Genç adam yatagında uyandı. Hayatı yine her zaman ki monotonluğu ile devam ediyordu. Hızla yataktan kalkıp banyoya ilerledi ve kısa bir duş alıp çıktı. Üstünü giyinip dışarı çıktı şoförüne başıyla arabayı gösterdi. Ömer böyleydi işte kimseyle gereksiz muhabbete girmezdi.

HARIQ ALQALB (KALP YANGINI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin