ikisi de durgundu. geldiklerinde kafalarıyla selamlaşmışlar ama hiç konuşmamışlardı. ardından hızlıca ortalığın temizliğine geçmişlerdi. kendilerinde o kadar kaybolmuşlardı ki birbirlerinin çöküşünü fark etmemişlerdi bile.
jimin kitaplık bölümünü temizlemeyi artık tamamen bitirdiğinde jungkook'a döndü. onun da hiç konuşmadan gezegen modellerini temizliyor olduğunu gördüğünde bir şeylerin yanlış ilerlediğini fark edebildi.
"hey..." yanına, yere, çöktü. elinde venüs'ün bir maketini tutuyordu. "dün seninle konuşmamış olsam bugün venüs için cadaloz bir sürtük olduğunu söyleyebilirdim." jimin'e bakmadan konuştu. saçları gözlerini kapatacak kadar uzamıştı. onları okuyamıyordu bu yüzden jimin. ama yüzü solmuştu.
"çok yönlü bakış açısına sahip biri olduğun için..." jimin sarkastik bir şekilde girdi konuşmaya. "...bu düşünceni mitolojiye de bağladığını düşünüyorum."
"beni anlamana bayılıyorum." jungkook hafif şekilde gülümsedi. elindeki maketi havaya attı ve yakaladı. ardından gözlerini, jimin'in ona merakla bakan gözlerine çevirdi. jimin'in yanakları hafif bir pembeye boyanırken kafası eğildi. "venüs; alev topu. güneş'e merkür'den daha uzak ama daha fazla yanıyor. neden?" yine sorularını sormaya başlamıştı.
"neden?" jimin sadece sorabildi.
"çünkü tüm acılarını içe atıyor. yalnız. kimse onunla birlikte dönmek, dans etmek istemiyor."
"triton var ona eşlik edecek."
"o zaman bugünün cadaloz sürtüğü neptün. onları ayırdığı için."
"belki bir araya gelirler." jimin hafifçe gülümsedi. olumlu düşünmekten zarar gelmezdi değil mi?
"evet. belki triton'un güçlü, soğuk atmosferi venüs'ün acılarını soğutabilir."
bir süre konuşmadılar. ikisinin de şu an mutlu bir sona ihtiyacı var gibiydi.
jimin bir süre sonra venüs'ün maketine uzandı. "ben senin gibi düşünmüyorum. venüs'ü seviyorum. bence tüm o sıcaklığı mutluluk. taşan bir mutluluk..." jungkook güldü.
"...gülme!" jimin de bunu söylerken gülüyordu ama söylediklerini de gerçekten hissederek söylemişti. "tüm dikkatleri üzerine çekmesi ve gururla parlaması çok güzel. keşke onun kadar öz güvenli ve özgür olabilsem." jungkook'un eline uzandı. avucunun içinde parmaklarını gezdirmeye başladı.
parmakları, onun parmaklarına değdiğinde; venüs'teki tüm uyuyan volkanları uyandıracak güce sahip olduğuna emindi.
"ve herkesten ters yöne dönebilecek kadar cesaretli. dans partnerine ihtiyacı yokmuş gibi. cesaretini de istiyorum galiba." son cümlede kıkırdadı.
jungkook kafasını eğdi ve jimin'e baktı. onun bu konuşan halini sevmişti. "bu halledilebilir bir şey."
birden jimin'in elini tuttu ve kaldırdı. onu çekiştirirken jimin'in gözleri açılmış, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"nereye gidiyoruz?" merakla sordu.
"venüs'e!"
venüs, güneş sistemimizde ismini bir kadından alan tek gezegendir #güzelbilgi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cosmo :: jikook
Fanfictiongözlerindeki galaksilerde kaybolmaya hazır bir astronotum.