"Seni görüp, tanıyana dek hayatımın nasıl geçtiğini bilememiştim. Peki senden sonrası?"
Başlangıç tarihinizi atabilirsiniz🍒Kaderindeki iyi yada kötü anıları önceden bilseydin razı gelir miydin, yaşamaya devam etmeye? Yoksa iyiliklerin yanında bulunan kötülüklerden kaçar mıydın? Ben mi? Bana sorma bile. Önceden bilseydim olacakları arkama bakmadan kaçardım. Ama biliyor musun, ben her şeyden bir haber yaşadım iyisiyle kötüsüyle. Şu an diyorum bazı şeyleri bilmemek, bilmekten iyidir. Yalanlarla yaşamak güzeldi, gerçekler beni boğmadan önceye dek. Bana inanmıyor musun? Geçmişte çok yalan söylemiş olabilirim belki, bu sefer doğruyum. Gerçekten. Yazdıklarımı okuyacaksın. Sen yazılanları okurken için titreyecek, bense her okunduğunda tekrar yaşayıp, öleceğim. Hazır mısın? Çünkü ben bir suçluya aşık olmuyorum. Ben suçluyum.
9 Eylül 2021
Bugün de diğer günlerden farksızdı, aynıydı, tatsızdı. Bulunduğum şehir, göründüğüm beden ve en önemlisi ruhum; hiçbiri bana ait değildi. Yıllardır içinde bulunduğum benliğim ikinci kişiliğime aitti sanki.
İstanbul'un en işlek caddesin ortasında bir banka yaslanmış biçimde ellerimi ovuşturuyordum. Bir yandan ayak parmaklarımı sıkıyordum. Gerildiğimi ve kas katı olduğumu hissediyordum. Zaten gerilmekten başka ne yapabiliyordum ki? Başka ne hissediyordum ben sahiden?
Yaslandığım yerden doğrulup kulaklığımı düzelttim. Silkelenip kendime gelmem ve ardından gerekeni yapmam lazımdı. Gözlerimi yumup derin soluklar aldım. Ardından bankın etrafını usulca dönüp oturdum. Telefonumla uğraşıyormuş gibi bakındım bir süre. Saat tam 16.00 olunca kafamdaki şapkayı sakince düzeltip başımı kaldırdım.
Baygın bakışlarla karşımdaki küçük holdingi inceledim. Her katını, her katındaki odaları ve çevresindeki her yapıt ezberimde olmasına rağmen inceledim. Beynime kazımak istercesine.
Kazımıştım da zaten.
Binadan, grup halinde çıkan takım elbiseli adamlara çarptı gözüm. Aralarında lacivert takımlı kel adam dikkat çekiyordu. Ya da benim dikkatim oraya çekilmek istiyordu. Kalbimdeki kasılma yerine gelince ellerimin tekrardan titrediğini hissettim. Elimdeki telefonun parolasını zorla girip fotoğrafa baktım. Sanki ezberimde değilmiş gibi yüzü.
Nefretim, öfkem, sinirim... Bütün beslediğim kötü duygular gün yüzüne çıkınca kalkıp boğazına sarılmamak için kendimi tuttum. Soğuk kanlılığı korumalıydım. Hep.
Ellerim terlediğinde pantolonuma sürdüm. Yıllardır yapıyordum neden şimdi yapamayacakmış gibiydim?
Siyah kapüşonlu ceketimin fermuarını çektim boğazıma kadar. Yüzümü de kapatsaydı ceket. Beni yok etseydi keşke. Yok olsam şu an, hissetmesem ne olurdu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALDIRIM KUŞU (DEVAM EDECEK...)
Teen FictionUyumsuz iki yapboz parçasının oluşturduğu ortadaki koca boşluktuk. Doğru parçayı bulursak o boşluk tamamlanacaktı. Lakin biz bulmak istemedik, istesek de bulamazdık zaten. Çünkü elimizde nereden çıktığı belirsiz iki parçadan başka bir şey yoktu. (*...