5; devrimcilerin kırmızı iplikleri ve sevişmeleri

1.2K 238 54
                                    

Jeongguk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Jeongguk

Bizim mahallede şenlikler çok neşeli geçer. Acıların bağrımıza soğuk bir keder üfleyip ardından kurdelelerle bezetmesi gibi nahoş bir tad uyandırır damağımızda. Küçükken hatırlıyorum da annem beyaz dantelli bir elbiseyle beni ve küçük kardeşimi sokağa çıkarır "bugün bayram, istediğiniz her şeyi yapmakta özgürsünüz," derdi. Avucumuza bir tutam para da tutuştururdu. Koca yılda alabileceğimiz tek hediye o olurdu kardeşimle. Annemin bu tutumu zekiceydi. Böylelikle bir şeylerden vazgeçip en önemli olan şeye odaklanma güdümüzü arttırmıştı. İlk başta aldığımız oyuncaklar bir süre sonra tamamen bir pişmanlığa dönüştüğünde artık hatamızdan ders alıyor ve gerçekten ihtiyacımız olan şeyleri almaya yöneliyorduk. Annem bizi yıllarca kıskıvrak zekasıyla yetiştirdi. Büyük savaşta kaybettiğimiz babamızın yokluğunu hiç arattırmadı bize. O şenlik günlerinde üstüne giydiği beyaz elbiseyi hep gelinliğe benzetirdim. Bir gün kana bulanacağını bilmeden.

Annem çok güzel bir kadındı. Sadece benim gözümde değil, tüm mahallenin gözünde böyleydi. Hatta birkaç kez yanımızda birkaç adamın belirdiği ve açık bir şekilde annemle flört ettikleri bile olmuştu. Fakat annem derya gibi bir kadındı. Kimsenin ona denk düşemeyeceğini içten içe bilir ve nazikçe herkesi geri çevirirdi. Ucuz diye nitelendirdiği bütün insanlardan içten içe tiksinirdi. Özel hayatını ve çocuklarını gözlerden sakınırdı, mümkün olduğunca etliye sütleye bulaşmazdı. Onu insanların gözünde bir yasak elma kadar çekici yapan da buydu. Mahallelinin herkes hakkında bir fikri olduğu halde annem hakkındaki tek fikirleri ne kadar güzel ve gizemli bir kadın olduğuydu.

Taehyung'a ilk bakışımda beni ona çeken bir şeyler vardı. Başta anlayamadım ve burnumun dibinde olan sebebe göz yumdum. Ama şimdi anlıyorum. Taehyung'un cilveli hareketleri, konuşkan hâlleri ve yüzündeki yaramaz heyecan bana annemi hatırlatıyordu. Saçları sırma gibiydi, bal rengi ve karanfil kokulu. Annemin koynu gibi kokuyordu Taehyung. O sabah yola çıkarken annemi gördüğüm o son günü anımsadım. Fakat düşündükçe gitgide elimdeki bavul ağır geldiğinden aklımdan bunu uzaklaştırmak için ağzıma bir şarkı tutturdum. Böylelikle duygularımdan uzak bir şekilde mantıklı düşünebilecektim.

Saat sekiz civarı çıktım evden. İstasyona yol aldım. Taehyung'la anlaşmıştık. İlk trenin dokuzda istasyondan kalkacağını biliyordu. Planım onunla dördüncü peronda buluşup kardeşim Sehun'un yanına varabilmekti. Yakınlarda bildiği kiralık bir evin de bulunduğunu savunuyordu fakat kardeşim biraz yarım akıllı olduğundan ona inanasım gelmiyordu. Kendim gidip görecektim, elimde sevdiğimin eli varken. Fazla param yoktu ama ilk iki ayın kirasını çıkartmaya yeterdi. Taehyung'un beklediğinin de parayla alakası olmadığının farkındaydım. Onu özel hissettirmek için kendisini bir köşke yerleştirmeme ve en güzel elmaslarla süslememe ihtiyaç yoktu. Tek isteğinin özgürlük olduğunu gözlerindeki alev alev yanan ışıklardan görebiliyordum. Saçları rüzgarda uçuşsun, başucunda ellerim olsun yeterdi ona.

gönlümün gizinde karanfil sakladım / taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin