Yeni bölümle daha karşınızdayım bölüm sonu görüşürüz efenim keyifli okumalar Kızılwings kaçar 😉😜
Naz, arabanın içerisinde çıldırmak üzereydi. Aslı'yı eline bir geçirirse onu parçalayacaktı. Etrafına bakındı ama nerede olduğunu anlayamıyordu.
Çevresi kalabalıktı. Tuhaf grafitilerin olduğu yerlerden geçtiğinde arabayı insanların doldurduğu caddeden biraz daha ilerletti. Derin bir nefes aldığında başını salladı. Az önce ki durumda neydi öyle? O telefonda konuştuğu adamda kimdi? Efendisi mi? Neler dönüyordu? Aracı karşıda ki karanlık sapağa çevirip biraz daha ilerledi ve beklemeye koyuldu. Madem eve kendisi gidecekti onu neden yormuştu ki buralara kadar? Öfkeyle torpido gözüne koyduğu kırmızı rujunu çıkardı ve aynayı açarak makyajını tazeledi.
En az on dakikayı geçmişti ve artık sıkılmaya başlamıştı. Aslı tekrar aramadığına göre gelmeyecekti anlaşılan. Beklerken parmaklarını direksiyona vurarak nereden çıkacağını hesaplamaya çalıştı. Ya başına bir şey geldiyse, Ali'ye haber mi vermeliydi acaba? Fakat Aslı bunu istemiyordu.
Başını çevirip, bezgin bir suratla gaza basacağı sırada gözüne kara bir siluet ilişti. Çok hızlıydı. Sonra tekrar. Ve birden gök yarılır gibi bir ses duydu, korkudan direksiyonu daha sıkı kavradı. Neler oluyordu?
Aniden önünde beliren dizlerine kadar uzun siyah deri ceketli bir adam gördüğünde bir sarsıntı hissetti. Bu da neydi? Altında ki asfalt mı parçalanmıştı o? Daha da kötüsü aynı adam elinin altında birinin boğazını tutuyordu. Ve tek eliyle tuttuğu adamı havaya kaldırıp o parçalanmış asfalta tekrar yapıştırmıştı. İşin korkutucu tarafı tuttuğu adamın parçalanması gerekirken sapa sağlam durması, yalvarması gerekirken gülmesiydi. Belki de çıldırmıştı. Loş ışığın altında adamın suratının dağıldığı fark edilebiliyordu. Arabanın içinden kimse görmüyor mu diye arkaya baktı fakat hiç kimse olayın farkında değildi. Biri bir adam öldürüyordu, ayrıca asfaltı kıracak kadar güçlüydü ve kimse farkında değildi.
"Kim gönderdi seni?" Dedi Neal hırıltılı bir sesle ama adam ağzında ki kara kanla öğürerek yarım yamalak istediği cevapları vermiyordu.
"Sen kendi işine bak ilk bozuntusu." Adamın boğazını daha sıkı kavradığında damarları patlamak üzereydi. Gözleri yuvalarından fırlayacaktı. Fakat Neal onu o kadar kolay öldürmeyecekti.
"Kuralları bozuyorsun Melez. Seni dibini bile göremeyeceğin bir çukura atarım. Sonsuza kadar erirsin orda." Biraz daha eğildi Neal: "Yavaş yavaş." Diyerek sözünü tamamladı ve devam etti. "Söyle, kim gönderdi seni?" Melez kendi dillerinde Neal'e küfretti ve tükürdü.
Neal, yavaşça gözlerini kapadı. İçinden gelen öfkesini bastıramıyordu, iki elini de birleştirerek Melez in boynunu kopardı. O anda çatılardan sekip kendisini takip eden ve izleyen iki Melezi daha fark etti. Florasan gibi parlayan turunç gözlerini onlara çevirdi ve uzun dişleriyle ağzını açarak tehdit dolu bakışlarla onları izledi. Tıslayarak geri çekildiler. Neal öldürdüğü yaratığa baktı yavaşça, melezin vücudu güneşte eriyecek ve bir tür yapışkan sıvıya dönecekti.
Başkaları görmemişti lakin Naz görmüştü olanları. Yeşil gözlerini kocaman açmış travma yaşatacak bir şokla olanları izlemişti. Neal yavaşça başını Naz' çevirdiğinde gözlerini kıstı. Zira baştan beri kendisini izlediğini biliyordu. Ve şimdi tüm dikkatini ona vermişti. Oldukça heybetliydi bu adam. Uzun deri ceketinin altında, siyah çizmeleri ve pantolonu vardı. Kasları fark edilmeyecek gibi değildi. Özelikle başının yarısında ki saçlarının olmayışıyla tam bir tuhaflar listesine girebilirdi. Göğsünden boynuna, oradan da başına kadar uzanan garip şekilli siyah ve kırmızılarla örtülü dövmesi de ona ayrı bir gizem katıyordu ve bakışları kesinlikle yanıma yaklaşmayın yoksa ölürsünüz imajı sergiliyordu. Bir an dondu Naz ama o, saniyeler içinde gözden kayboldu. Anında arabayı çalıştırıp ortadan kaybolacaktı zira sonu yerde yatan o pestili çıkmış adam gibi felaket olabilirdi. Fakat kahretsin Aslı'yı orada bırakamazdı ki. Adamın cesedine bakamıyordu bile ancak uzaklaşması da gerekiyordu. Biraz uzaklaştıktan sonra polisleri arayabilirdi. İyide katil nereye gitmişti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYANIŞ
FantasíaKim miydim ben? En eski asillerden biri, Ben, yaratılan varlıkların en eski düşmanı ve dostuydum. Ben, binlerce yıllık fersah fersah okyanus aşmış en tehlikeli ve en cazip varlıklardan biriydim. Ne bir safkan, ne bir melez, ne bir vampir nede bir ba...