"Ananaslı pizza mı, brokolili milkshake mi?" Yatakta uzanmış telefonumda saçma sorular okurken o da yere uzanmış havaya top atıp tutuyordu."Ananaslı pizza, tadı gerçekten güzel."
Gözlerimi kıstım. "Nerde yedin?"
"İtalya." Sinirle ona baktığımda gülmeye başladım. "Siktir git. Zengin piç."
"Burada da yapan bir yer var. Gideriz belki." Kaşlarımı kaldırdım.
"Ananaslı pizza yemeye gitmem." Dedim öğürürken. "Başka bir yere gidelim."
"Belki gideriz." Ofladım. "Belki?"
"Belki."
Dudaklarımı büzdüm. O ise havaya top attı.
"Tamam," gözlerimi sorularda gezdirdim. "Aşk mı para mı?"
"Para var zaten." Dediğinde yastığı fırlattım. Zenginlere karşı her zaman büyük bir nefretim vardı. O zengin ve ben değilim. Bu korkunç.
"Aşk." Yüzümü buruşturdum. "Bok aşk." Dedim ona. "Sorduğun soruyu cevapladım." Dedi, bir yandan havaya top atmaya devam ediyor bir yandan da sırıtıyordu.
"Yesinler senin sorunu."
"Sen kesin para dersin." Dediğinde kafamı salladım. "Beni tanımaya başladın."
Güldü.
Uzun bir süre soru arayınca, "Sorsana!" Diye haykırdı gülerken. "Çok boktan şeyler var burda! Soru arıyorum!"
"Ne kadar boktan olabilir ki?" Dudaklarımı büzdüm. "Okuyayım mi bir tanesini?"
"Oku."
Öksürdüm. "Kusmak mı osurmak mı?" Topu atmayı bırakıp bana baktı. Gülmeye başladı.
"Harbi boktanmış." Kafamı salladım. "Bunları cevaplamaya kimsenin götü yemez."
Tekrar yatıp topu atmaya devam etti. Biraz sessizlik oldu. "Düşündüm de," dedi. "İkisi de birbirinden kötü."
"Evet." Dedim. Sonra bir kaç soru bulduğumda gülümsedim. "Sonsuza kadar yalan söylemek mi, sonsuza kadar doğruyu söylemek mi?"
"Sonsuza kadar susmak." Güldüm. "Doğruyu söylemek derim ben."
"Niye?"
"Yalandan hiç hoşlanmam." Kafasını salladı. "Dürüst kız." Yeontan Taehyung'un üstüne kaçınıp orda oturduğunda, ona kısa ve korkutucu bir bakış attım.
Bu kız benim tek rakibimdi.
"Ailenin arama geçmişini öğrenmesi mi, 10 tane okkalı tokat yemek mi?" Gülmeye başladı. "10 tokat."
"Siktir git Taehyung." Dedim sinirle gülerken. Topu atmayı bırakıp sağına doğru yattı. Yeontan kucağından düştüğünde, kahkahamız ikiye katlandı.
Köpeğin şaftı kaymıştı. Taehyung Yeontan'ı kucağına alıp bana döndü kahkahalar arasında.
"Senin cevabın ne?" Dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ailem öğrenebilir, sorun yok."
"Nasıl ya?"
"Ailem benimle ilgili her şeyi biliyor." Yüzüme baktı. "Her şeyi?"
"Her şeyi." Anlayamayan bir yüzle bakmaya devam etti. "Beni?"
"Biliyorlar." Kafasını salladı. "Ailemle öyle olacağımı sanmam."
"Gıcık olan sensin, onlar iyi insanlar."
"Telefonu ver, biraz ben soracağım." Ona uzattım telefonu. Bakındı biraz. Oldukça ciddi görünüyordu. Ve ben ona saatlerce bakabilirdim.
Bir şey gördüğünde gülmeye başladı. Kaşlarımı çattım. "Ne gördün?"
"Hiç." Bakınmaya devam etti. "Taehyung, sorulara bakıyorsun değil mi?"
"Belki."
"Taehyung!" Dedim ayağa kalkarken. "Telefonumu karıştırıyorsun!"
"Bayağı resmim varmış." Gülmeye başladım. "Bak seni öldürürüm." Ayağa kalktı. "Vay," dedi kaşlarını kaldırırken.
Hatırla Jen.
Taehyung ile olan shopunu silmiş miydin?
Hatırla.
Hatırla.
Hatırla!"Burda bayağı iyi çıkmışsın." Utançla ona yaklaştım. "Hangi fotoğraf o?"
"Ah-a. Olmaz. Sen bakamazsın."
"Taehyung!" Dedim sinirle. "Piçlik yapma!" Ona dokunamamam işi yeterince zorlaştırırken, bir de benden uzundu.
"Oturup ağlayacağım şimdi!" Dedim sinirle. "Hani ağlamazdın?"
Sinirle Yeontan'ı elime aldım ve boğazına kalem dayadım. "Onu hemen vermezsen kızın ölür."
Gülmeye başladı. Galerimden çıkıp, öyle tahmin ediyorum, başka bir uygulamaya girdi.
"Ne yapıyorsun." Dedim Yeontan'ı bırakırken.
"Numaramı kaydediyorum." Gözlerim irileşti. "Yemin et?"
"WhatsApp'tan görüntülü konuşmak daha kolay. Hem, Yeontan'ı özlersin belki."
Gülümsedim.
"Belki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
youandme!
FanfictionAdı 'Hayalet Çocuk.'a çıkacak kadar sessiz olan Taehyung'un telefonuna gelen mesaj, okulun en popüler kızı tarafından atılmıştı. started on march 29 | 2020 final on april 19 | 2020