3

3 1 0
                                    

Yüzüme çarpan ışık ve adımı duymamla birlikte gözlerimi araladım. Sabah olmuş ve İzmir'e varmıştık. Başımda dikilen ve beni ayıltmaya çalışan Batı'ya baktım. Gece boyu hiç uyumamış gibi görünüyordu. Nedenini sorsam da cevaplamayacağını düşündüğüm için sormadım.

Yavaş hareketlerle otobüsten indikten ve bavulumu aldıktan sonra taksi durağına doğru ilerlemeye başladım. Kalacak yeri olup olmadığını bilmiyordum. Eğer yoksa benimle kalması gerekirdi. Ona borcum vardı ve ayrıca arkadaştık.

" Evde yiyecek olmayabilir. Aç kalmamak için alışveriş yapalım. "

Yüzüne baktığımda o da bana baktı.

"Senin de mi evin var? Benim evimde kalırız diye düşünmüştüm. "

Onun da mı evi vardı? Aslında nasıl bir evi olduğunu merak etmiyor değildim. Farklı birisiydi, neşesini kaybetmiş biri gibiydi. Halbuki dün kahkahalarla gülmüştük. Ona baktım ve gülümseyerek :

" Sana borcumu ödemem için fırsat vermiyorsun. "

Bakışlarını bana çevirdi ve yüzünü ciddi bir hal aldı.

" Borç konusu tamamiyle bir şakaydı, sadece sana yardım edeceğim. "

Teşekkür eden bir gülümsemeyle ona baktım. Tam neden yardım etmek istediğini soracağım sırada konuşmaya devam etti.

"Bugün bana gel, evinde seni bulabilirler. Hem ben de yalnız kalmamış olurum."

Ben de yalnız kalmayı sevmezdim, uzun yıllarımı tek başıma geçirmek zorunda kalmıştım. Gecelere alışmadan önce korkardım, yalnızken bir şey olacak diye. Karanlığa alışmadan önce. Ama yalnız olmayı severdim de. İnsana faydası dokunan tek kişi kendisi. Diğerleri ise sadece kendini düşünen çıkarcılar.

Yoldan geçen taksiyi durdururken cevap vermemeyi seçtim. Bavulumu ve çantasını bagaja yerleştirdikten sonra arabaya oturduk. Ona neden inandığımı bilmiyordum. Başıma bir şey gelmesine neden olabilirdi. Hakkında bir şeyler öğrensem iyi olacaktı. Kulağına yaklaştım ve fısıltıyla sordum.

"Sen kimsin? "

Bana döndü ve hafifçe güldü. Soruyu saçma sorduğumun farkındaydım. Ben de güldüm.

" Evde anlatırım, burası güvenli değil."

Doğru söylüyordu, burada konuşulacak bir konu değildi. Bana cevap verdikten sonra bakışlarını cama çevirdi ve dışarıyı seyretmeye başladı. Ne düşündüğünü biliyordum : neden bana güvenip bana yardım ediyordu? Ve ben neden ona güvenip onunla gidiyordum? Aslında buna tam olarak güvenmek denilemezdi. Bir zarar gelebileceğini düşünmediğim ve yardıma ihtiyaç duyacağımı düşündüğüm için yanındaydım. Onunsa neden bana yardım ettiğini evde duyacaktım.

Yaklaşık 20 dakika sonra eve varmıştık. Arabadan inip bulunduğum yere baktığımda kalakaldım. Gözlerim dolarken uzun süre hiç kırpmadan baktım. Ben buraya korkumdan dolayı gelemezken hiç beklemediğim bir anda kendimi burada bulmuştum. Karşımdaki eve daha dikkatli baktım. Rengi değiştirilmişti ama o ev olduğuna emindim. Ailemle geldiğimizde kaldığımız ev. Anılarımızın ve mutlu zamanlarımızın izlerinin bulunduğu ev. Hatıralar aklıma hücum ederken gözyaşlarımın akmaması için gizlice sildim. Uzun zamandır ağladığımı hatta kendimi bir şey için üzdüğümü hatırlamıyordum. Duyguları alınmış biri gibiydim. Hiçbir şeyi umursamaz veya sevmezdim. Duygusuz. Böyle olmasından memnundum. Beni üzen bir şeyler yoktu. Ama bu özelliğim şu an yıkılmıştı. Ailemi özlediğimi hissettim.

Yanıma bavulum bırakıldığında kolunda çantasıyla Batı'yı gördüm. Neyim olduğunu anlamaya çalışır gözlerini kısarak bana baktı. Endişeli çıkan ses tonu ile konuşurken bana yaklaştı.

"Neyin var?"

Ona bakarken derin bir nefes aldım ve bir şeyim yok anlamında başımı iki yana salladım. Bir süre daha gözlerime baktıktan sonra elini eve doğru uzattı.

"Buyrun, adını bilmediğim suçlu kız."

Adımı bilmediğini de biliyor? Siyah benim etrafta kullanılan adımdı çünkü hep siyah giyinirdim. Gerçek adımı bilmediğini de biliyordu ve sürekli kafamı karıştırıyordu. Tam karşısında durdum ve gözlerinin içine bakarak konuştum.

"Adım Deniz."

Ukala ve sinir edici bir şekilde bakarak bavulumu aldı ve evine doğru ilerlemeye başladı. Onu takip ettim. Kapının önüne geldiğimizde anahtarını çıkardı ve kilidi açtı. Kenara çekilerek bana döndü.

"Batı Soykan'ın evine hoşgeldin."

Soykan? Evinden içeri girerken bana tanıdık gelen bu soyadını nerden hatırladığımı bulmaya çalıştım. Duyalı yıllar olmuş gibiydi ama babamın sesinden duyduğumdan emindim. Bir süre daha emin olmak için düşündüm. Evet, kesinlikle babamdan duymuştum. Üzerinden yıllar geçmiş olsada bu anı zihnime kazınmıştı. Şaşkın ve şüpheci bakışlarla Batı'ya döndüm.

"Ne oldu, neden öyle bakıyorsun?"

Bana şaşkın bir şekilde bakarken saçmaladığımı fark ettim. Bir sürü Soykan bulunabilirdi. Pek yaygın bir soyadı olmasa da tek Soykan'ın o olmadığından emindim.

"Ah, bir şey yok."

Koyu bir mavi tonu kullanılmış olan salona göz gezdirdim. Modern ve düzenli görünüyordu. Ayrıca temiz de. Yavaşça etrafı incelerken bir fotoğraf dikkatimi çekti. Çok güzel bir kızın çimenler üzerinde bir fotoğrafıydı. Sevgilisi olduğunu düşündüm. Benim aksime değer verdiği ve değer gördüğü birinin olması beni sevindirmişti. Kıskandığımı belli eden bir ses tonuyla ona döndüm.

"Sevgilin mi?"

İlk önce bana daha sonra da fotoğrafa baktı ve acı bir şekilde gülümsedi.

"Hayır, kız kardeşim."

Hayal kırıklığına uğramamıştım. Kardeşi de ona değer veriyordur diye düşündüm. Hızlıca yanımdan geçip giderken onu takip ettim. Bembeyaz döşenmiş olan oturma odasındaki tekli koktuğa oturdu ve bana döndü.

"Otursana."

Ev çok değişikliğe uğramıştı. Her şey yenilenmiş, eskiye dair en ufak bir şey kalmamıştı. Bu benim daha rahat hissetmeme olanak sağlamış, anılarımı engellemişti.

Batı'nın karşısına oturdum ve bağdaş kurdum. Sessizce birbirimize bakarken bu durumdan rahatsız oldum ve etrafı yeniden incelemeye başladım. Aslında konuşacak çok şey vardı ama henüz anlatıp anlatmayacağımıza karar verememiştik. O benim hakkımda daha çok şey biliyordu, ben ise sadece adını ve soyadını biliyordum. Benden daha öndeydi. Batı'nın derin nefes alışverişi ve konuşacak gibi boğazını temizlemesi dikkatimi ona çekti.

"Hiçbir şey merak etmiyor musun?"

Çok şey merak ediyordum ama şu an onun hakkında bir şeyler bilip bilmemek benim ne zararıma ne de yararımaydı. Onun hakkında bir şey öğrenmek istemediğime karar verdim.

"Hayır, etmiyorum. "

Kaşlarını kaldırdı ve bana baktı. Başımı aşağı yukarı salladığımda 'sen nasıl istersen' der gibi omuz silkti ve yanımdan ayrıldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 05, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DuygusuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin