4.

115 20 34
                                    

"Aç kapıyı Dae..."

Evet, doğru tahmin ettiniz! Taehyung yine kapıma dayanmış benden af diliyordu ya da dilemeye çabalıyordu.

"Git buradan Taehyung!"

Ağlayarak konuştuğum için ağzımdan kaçan hıçkırığa engel olamamıştım. Bu güçsüz tutumum beni iyice sinirlendirmişti. Özellikle de onun karşısında güçsüz duruma düşmekten nefret ediyordum.

"Biliyorsun sana iyi gelecek tek şey benim..."

Garip, Taehyung benim ilacımdı ama onu ne zaman sevmeye kalkışsam haddinden fazla alınmış bir ilaç gibi beni zehirliyordu. Yeniden ona kapımı -manevi anlamda- açıp hayatımı, kendi benliğimi yok etmesine izin veremezdim. Özellikle iyileşecek olmaya olan inancım tekrar yeşermişken her şeyi yeniden sıfırdan almaya katlanamazdım.

"Birbirimize iyi gelmiyoruz Taehyung, git artık!.."

Fakat Taehyung bu dediklerim bir hiçmiş gibi kapımı çalmaya ve sürekli olarak zilime basmaya devam ediyordu.

Onun bu lanet inatçılığı yüzünden tırnaklarımı kafa derime geçirip, dişlerimi sıktım. O kadar sinirliydim ki canım yanmıyordu bile.

"Kes şunu, komşular rahatsız olacak. Başımızı derde sokacaksın!"

"Sen bu kapıyı açana kadar hiçbir şey umrumda olmayacak Dae."

Defalarca kez küfürler savurarak, gözyaşlarımı silip kapıyı hızlıca açtım.

"Ne istiyorsun?!"

Sorumla birlikte gülümseyerek içeri girdi ve kapıyı kapattı. Onun bu vurdumduymaz tavırları gözlerimi devirmeme sebep olmuştu.

"Dae...şu haline bak, inanılmaz bitkin görünüyorsun. Omzumda biraz uyumak ister misin?"

Onun bu dedikleriyle gözlerimi kapatıp, sinirden sırıtmaya başladım.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun siktiğimin şerefsizi?!"

"Şhh..küfür yok, küfür yok."

Bu son damlaydı. Kendime hakim olamayıp, göğsünü yumruklamaya ve bağırarak ağlamaya başladım. O ise bu süre zarfında ifadesiz suratı ile beni izlemiş, durdurmak için herhangi bir eylemde bulunmamıştı.

En sonunda yorulup, kafamı göğsüne yasladığımda yine ona karşı yenik düştüğüm için ağlıyordum. Üstündeki ceket gözyaşlarımla ıslanmıştı. Ne yazık, ona verdiğim tek zarar bu olabilmişti. Tabi buna zarar denirse...

"Görmüyor musun Dae? Senin için bir erkek arkadaştan daha fazlası olduğumu..."

Ses çıkarmayıp, gözyaşlarımı akıtmaya devam ettim. Koridorun ortasında kafamı Taehyung'ın göğsüne yaslamış bir şekilde duruyordum. Her şey daha ne kadar saçma bir hâl alabilirdi ki? O ise sessiz kalacağımı anlayıp, konuşmaya devam etmişti.

"Ben senin tüm duygularınım Dae-dae... Çocukluğunum, sinirinim, üzüntünüm, umudunum, sevginim. Seninle alakalı her şeyde benim izlerim duruyorken beni tamamen silmeye çalışman...o kadar gereksiz bir çaba ki güzelim."

Yüzümü avuçlarının içine alarak, alnıma bir öpücük bırakan Taehyung'a baktım. Yine kusursuzdu, büyüleyiciydi...zehirliydi.

Kadifemsi ses tonu beni o kadar çok mayıştırıyordu ki uyumak için onlarca içtiğim ilaçtan daha iyi etki bırakıyordu üstümde... Nasıl bir adamsın sen Taehyung?

"Şimdi daha iyi misin?" uzunca bir sessizliği bölen o mükemmel sesle kendime geldim ve kafamı salladım. O da bana gülümseyip, yanağıma bir öpücük bırakmıştı, daha sonra beni yavaşça kucağına alıp oturma odasındaki koltuğa taşıdı.

"Dinlenmelisin, çok yıprandın..."

Yanı başıma oturup, saçlarımla oynamaya başladığında elimi bacağına koydum ve gözlerimi kapatarak kendimi huzurlu bir uykunun kollarına bıraktım.

O an için ne kadar huzurlu hissetsem de içimde bir yerlerde olan bir his, bu adama yeniden yenik düşmemin verdiği hayal kırıklığıyla ağlamaya devam ediyordu.

haunted (Kim Taehyung)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin