Ekim'i uğurladıktan sonra gelen sese doğru iki kız arkadaş heyecanlı ve biraz korkmuş şekilde yavaş ve sağlam adımlarla ilerlediler. Normalde böyle şeylerden ürkecek insanlar değildiler fakat son yıllarda hayatları boyutlar arası değiştiği için artık ufak bir tık sesinden bile şüphe eder olmuşlardı. Ne olursa olsun hiçbir engel hedeflerine gidecekleri yolun önünde durmamalıydı. Ve kızlar ne pahasına olursa olsun Mayıs'ın icat ettiği zımbırtıyı korumak zorundalardı. Buna bedenlerini kaybetmek de dahildi. Çünkü biliyorlardı, eğer bu mekanizma farklı insanların eline geçerse ya kötülüğe kullanacaklar veya kullanmayı bilmedikleri için tahmin bile edemeyecekleri zaman kaymalarına sebep olarak zaman çizgisini ve dünya düzenini bozacaklardı. Tüm bu korkuları içlerinde barındırarak sesin geldiği mutfağa giriş yaptılar ve sesin sebebini öğrendiler.
Balım ve Lily...Balım, Nisan'ın 6 yıldır onunla olan Alman kurdu cinsi dişi köpeğiydi. Sahibini ve sahibiyle yakın bağlar kuran kişileri tüm tehditlere karşı korumak doğalarında vardı ve Nisan ile aralarındaki enerji paha biçilemezdi.
Lily ise Mayıs'ın daha 1 yıl önce sokaktan sahiplendiği Karma cins beyaz uzun tüylü mavi gözlü dişi kedisiydi. Çok sinirlenmediği zamanlarda genellikle uysaldı ve her gün birkaç saat kendini sevdirmek için şirinlikler yapardı ki Mayıs da öyleydi.
Balım ve Lily masada arta kalan yemekleri kızların yokluğunda silip süpürme peşine düşmüş ve tabaklardan birini yere düşürüp kırmışlardı. Ses de onlardan geliyordu. Suratlarında yanlış bir şey yaptıklarıma emin oldukları tavrı takınmışlardı.
Bu manzarayı gören Mayıs ve Nisan önce derin bir oh çekip daha sonra elleri karınlarında kahkaha atarak uzun bir süre güldüler. Bu komik anı Nisan'ın sorusu böldü:
-Zımbırtıyı kutlamaya ne dersin?
Mayıs önce saate baktı, saat gece 3'ü geçiyordu. Fakat yıllardır uğraştıkları zımbırtının işe yarama zaferini kutlamayı pas geçmeyecekti elbette. Ve eline ikisinin de en sevdiği Rose şarabı alarak;
-O zaman danss, diye gülerek bağırdı.
Keyifleri oldukça yerinde olan iki kız bir yandan açtıkları chill müziklere eşlik edip bir yandan şaraplarını yudumluyorlardı. O sırada Mayıs'ın aklına bugün saatlerce konuşmadığı Aral geldi. Ve bir çırpıda telefon rehberinde ismini bulup aradı. Hat meşgul çalıyordu. Gecenin 4 ünde kiminle konuşuyordu ?
1 dakika sonra arayan Aral oldu ve,
-Gecenin 4'ünde kiminle konuşuyorsun?Mayıs kendi kendine gülümsedi ve olayı anladı, Aral'la tanışmasından beri aralarında ki enerji öyle kuvvetliydi ki bazı zamanlar birbirlerini aynı anda arayarak meşgule düşürüyorlardı, bu da yetmezmiş gibi bir de sinirleniyorlardı. Bu olayın üzerine Mayıs tanıştıkları o büyülü anı hatırladı. Üniversite seçmeli bir derste aynı sınıftalardı. Ve ikisi de bazen geliyor bazen gelmiyordu. İkisinin de sınıfta olduğu nadir bir zamanda Mayıs, Aral'ı görür görmez içinden bir dalga akımı geçtiğini hissetmişti. Fakat o gün o erkeksi ve karizmatik sesiyle Aral tahtada sunum yapıyordu, bu yüzden de Mayıs'ı fark etmemişti. Aral fark etmemişti ama Mayıs çoktan onun fotoğrafını çekip kızlar göndermişti bile.Fotoğraftaki erkek ise 185 boylarında esmer, fit vücutlu, havalı giyinen, hafif turuncu sakallı, oldukça karizmatik bir erkekti. O günden beri Mayıs, Aral'ın adını ve soy adını öğrenmeye çalıştıysa da yakınlarında onu tanıyan yoktu çünkü son sınıftı. Tam 1 ay sonra yine aynı sınıftalardı. Bu sefer ikisi de aynı hizada, sadece aralarında bir kişi vardı otururken. Hocaları:
-Evet arkadaşlar bu son dersimiz ve son sorum da şu, sizce insanların yaptığı hata genellikle nedir?
Sıra Mayıs'a geldiğinde içinden bir ses ''Kendi fikirlerimi söyledikten sonra Aral beni fark edecek ve bana aşık olacak'' diye bağırıyordu. Öyle bir enerji vardı ki havada, sınıftakilerin de bunu hissedeceğinden korkmuştu. Ve cevapladı:
-Bence çoğu insanın yaptığı hata, hatayı hep başkalarının veya karşılaştıkları olayların üzerine atmalarıdır. Kendilerini sorguya çekmeyi bilmemeleri ve kendilerinin kim olduklarını bilmeksizin kedilerini hata yapmayacak varlıklarmış gibi görmeleridir. Her insan yaşadığı hayatı, dini, kültürü, aileyi sorgulamalıdır. Ve önce kendi içine dönebilmelidir.
Mayıs tüm bu cümleleri kurduktan sonra sol tarafından üzerinde bir çift göz hissetti. Dönüp baktığında ise Aral onun gözlerinin içine bakmaktaydı. Galiba iç sesi yine yanılmamıştı. Ve enerji ikisini de büyülemişti. Sıra Aral'a geldiğinde ise büyülenmiş bir şekilde Mayıs'a bakarak, ''Arkadaşa katılıyorum''dedi. Ve dersten sonra Aral, Mayıs'ı bularak enerjiyi hissettiğinden bahsetti. O günden sonra da aralarındaki enerji artarak devam etti.
Mayıs tanışma anlarını sürekli düşünerek kendi enerji alanını yükseltirdi. Tüm bunları düşünürken aynı zamanda telefonda Aral'la kıkırdaya kıkırdaya konuşmaya devam ediyordu ki Nisan telefonu elinden alarak,
-Aralcığım, bu gece Mayıs benim, o yüzden yarın görüşmeniz dileğiyle, iyi geceler. dedi ve telefonu kapattı.
Haklıydı. Bu gece ikisinin en önemli zaferinin kutlama gecesiydi ve kimse bunu bozamazdı.
Bu gece ne kadar güzel ise, ilerleyen günlerde zımbırtıyla işleri o kadar zorlu ve riskli olacaktı. İkisi de kutlama yaparken nasıl bir işe bulaştıklarının farkındalardı.Saat sabah 6'yı gösterip gün doğmaya başlarken yorulduklarını anladılar ve ikisi de birbirine iyi geceler dileyip öpücük verdikten sonra kendi odalarına uyumak üzere çekildiler. Onlar için uzun bir gün olmuştu. Ve bugün yıllardır uğraştıkları mekanizmayı denemişlerdi. Ufak yan etkiler haricinde tam istedikleri gibi çalışıyordu. İki kız da gözlerini 2020 nisan gecesinde huzurlu bir şekilde kapattılar, 2120 de olanlardan habersiz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMEN
Fiksi IlmiahYükümü enerjiye dönüştürdüğümde, enerjiye yük olmamam dileği ile.. AMEN