ELEVEN // VKOOK

∆7∆

2016/31/12

Yılın en güzel zamanı yılbaşı gelmişti.

Her yıl jungkook ile kutladığım ,en mutlu olduğum gün.

Bu yıl öyle olmamıştı.

Yalnız başıma evimizin yakınındaki parka gelmiş salıncakta usul usul sallanmaya başlamıştım.

Yılbaşına on dakika kalmışken cebimden telefonu elimde çevirmeye başlamıştım.

Ona mesaj atmalı mıydım?

Dakikalar çabucak geçerken anlık cesaretle telefonu açıp mesaj kısmına girdim.

Kime:jungkook
Mutlu yıllar,umarım bensiz güzel bir hayat sürersin.

Gönder kısmına basıp telefonu cebime koydum.

Başımı salıncağın demirine yaslayıp şarkı mırıldanmaya başladım.

"It’s the most beautiful time of the year
(İşte yılın en güzel zamanı)

Lights fill the streets, spreading so much cheer
(Sokaklar ışıklarla dolu ve daha da neşe saçıyor)

I should be playing in the winter snow
(Kışın karlarla oynuyor olmalıydım)

But I’mma be under the mistletoe
(Ama ökseotunun altında olacağım)

I don’t wanna miss out on the holiday
(Tatilden geri kalmak istemiyorum)

But I can’t stop staring at your face
(Ama yüzüne bakmadan duramıyorum)

I should be playing in the winter snow
(Kışın karlarla oynuyor olmalıydım)

But I’mma be under the mistletoe
(Ama ökseotunun altında olacağım)"

Her yıl beraber söylediğimiz şarkıyı bu sefer yalnız söylemiştim.

Telefonumu kontrol ettiğimde bildirim olmadığını görmüştüm.

Üzgün bir biçimde nefes verip ufak ufak sallanmaya devam etmiştim.

Sallanmaya devam ederken çıtırtı sesi gelmişti.

Kafamı çevirdiğimde kimse yoktu.

Arkadaki çalılıklardan geldiğine emindim.

Belki bir hayvandır diyerek umursamamıştım.

Telefonuma baktığımda son bir dakikanın kaldığını görmüştüm.

Saniyeler geçerken ondan geriye saymaya başlamıştım.

En sonunda havai fişekler patlamaya başlamıştı.

Güzel görüntüyü izlerken büyülenmiştim.

Herşeyin iyi olmasını dilemiştim.

Eski alışkanlığımdan kalan son şeyi söyledim.

"Mutlu yıllar jungkook"