Elimdeki bıçağı sıkıca tutarken gardırop kapaklarının arasından süzülen ışık gözlerimi kamaştırıyordu. Diğer elimle sıkıca ağzımı kapayarak sessizce ağlıyordum. Sesler yakınlaşırken izlediğim bir filmdeki gibi gizli bir geçit bulup buranın içinde kaybolmayı diledim.
~2 saat önce~
'' Evde yalnız başına kalabileceğine emin misin? Teyzene gitsen daha iyi olur bebeğim. '' Gözlerimi devirmeden edemedim. Daha kaç kez söylemeliydim bilemiyorum.
'' Anne daha kaç kez söyleyeceğim. 17 yaşındayım ve reşit olmama çok az kaldı. Evde yalnız başıma kalabileceğimden eminim.'' Annemi uzun ısrarlar sonucunda ikna ettikten sonra onu ve kardeşlerimi sıkıca sarılıp öptüm. Babama gülümserken bir anda sarılmısı sinirlerimi bozdu , o sarılırken sadece durdum. En mantıklısıydı.
Sıkılmışcasına ondan ayrılırken arabaya doğru ilerledik. Arabanın kapısını açıp küçük kardeşimi koltuğa yerleştirdim. Kapıyı kapatıp yine anneme döndüğümde kollarını açarak bana doğru geldi. Cidden ne sanıyordu ki üç günlük akraba ziyaretine gidiyorlardı. Ona tekrar sımsıkıca sarılarak arabaya binmesine izin verdim. Araba ilerlerken fazla karamsar anneme ve kardeşlerime el salladım.
Hızlı adımlarla eve doğru ilerledim. Yeterince koyun desenli pijamalarımla dışarıda durmuştum. Eve girdikten sonra kapıyı kilitledim. Annemin bitmek bilmeyen uyarıları kafama işlemişti neredeyse. Bu uyarıları reddedip parti yapmaya kalksam fazla kızarmıydı acaba. Hayır sanmıyorum, partime kimse gelmezdi. İnek öğrencileri saymak istemiyorum. Zaten bu olay partiden çıkar ve muhteşem matematik gecesine dönerdi. Buna kızacağını sanmıyorum.
Yalnız kalmayı ve kitaplarımı tercih ederim. Mutfakdan elmamı alıp merdivenlere doğru ilerledim. Biraz film izleyip kitap okumak istiyordum. Benim hayatım buydu. Filmler ve kitaplar. Filmler arkadaşım , kitaplar sevgilimdi.
Odamın kapısını açarak içeri girdim. Laptopu almak için çalışma masama doğru ilerledim. Çalışma masamın yanındakı pandalı terlikleri görünce , elmayı masanın üstüne koyarak hemen ayağıma geçirdim. Laptupu bir elime elmayı diğer elime alarak yatağıma doğru koşarcasına gittim. Hemen bir aşk filmi izleyip depresyona girmek istiyordum. Yatağa kendimi attım ve altımda kalan yorganını yırtarcasına çektim. Şimdi popumu kaldırıp yorganımı kaldırmam gerekiyordu , birde bununla uğraşacaktım.
İşlerimi halledip sıcak yatağıma girdim. Laptobun açılmasını beklerken elmamdan birkaç ısırık aldım. Açıldığında heyecanla internete bağlanmaya çalıştım fakat internet bağlantısı bir türlü olmuyordu. Lanetler savurarark film izleme faslını es geçtim ardından yeni aldığım kitabımı almak için kitaplığıma ilerledim.
------
124. sayfayı çevirirken gökyüzüne , yıldızlara bakıp huzurla gözlerime kaydettim. Bu pencereyi çok seviyordum. Pencere dışa doğru olduğu için orayı kitap okuyabilmek üzere tasarlamıştım. Pofuduk yastıklar , okuma lambaları. Odamda en sevdiğim yerdi.
Tekrar kitabıma döndüğümde bitmiş olan elmanın elimi yorduğunu hissettim. Kitabımda kaldığım yere ayracı koyarak ayaklandım. Yatağımın yanındaki komidine doğru ilerledim. Çünkü orada her zaman tabak bulundururdum. Meyve fazla yediğim için her seferinde mutfağa gitmek zor olabiliyor.
Pencereye doğru ilerlerken yine gözüm huzura , yıldızlara kaydı. Yıldızlar bu kadar güzelken onlara neden bu kadar uzaktık. Zaten öyle değil midir? Güzel olan şeyler hep uzağımızdadır. Belki de bu yüzden herkes güzele hayrandır. Ve ulaşılması zor şeyler her zaman insanı etkiler. Yada zor olan her şeye bir güzellik ve çekicilik bahşedilmiştir. Bazen düşünüyorum insanlara iyi gelen , huzur veren ve güzel olan her şey neden dokunulmaz ve ulaşılması zordur.
İç sesimi ve düşüncelerimi aklımda tartışma konusu yaptığım sırada karşı kaldırama hızla siyah bir araba park etti. Siyah ceketleri ve kapşonları nedeniyle yüzlerini algılayamadığım dört kişinin arabadan indiğini fark ettim.
Rahat tavırlarla etrafı kontrol edip arabanın hemen yanındaki eve doğru ilerlediler. Bu dört kişi dikkatimi o kadar çok çekmiştiki pencereye iyice yaklaştım ve yastıkların üzerine oturdum. Merakla onların ne yapacağını izlerken aralarından birisi hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledi. Umarım düşündüğüm şey değildir. Ardından kapıdaki çocuk cebinden birşeyler çıkararak kapıya iyice sokuldu. Diğer iki kişide ona doğru ilerledi. Resmen evi soyuyorlardı. Bir kaç adım atıp yola yaklaşan çocuk etrafına bakıyordu. Sırayla etraftaki evlere bakarken sıra bizim eve gelmişti yavaş yavaş kafasını kaldırdı. Yanan ışığa lanet ederek hemen pencereden kendimi yere attıım. Popomun acısıyla inlerken korkuyla beni görmemesini diledim. Şayet görürse beni öldürürdü. Hemen polisi aramalıydım fakat merakım beni yiyip bitiriyordu. Biraz daha bekledikten sonra-kısaca popomun acısının geçmesi için- ayaklandım. Pencerenin kenarına hızla yaklaşarak resmen duvarla bütünleştim. Kafamı hafifce pencereye doğru ilerleterek tek gözümle etrafı süzdüm. Kimse yoktu. Kapıda yarım şekilde açıktı.
Hızla dolaba doğru ilerledim ve dolaptan siyah ceketimi aldım. Hayır bunu yapmayacaktım. Ceketi tekrar dolaba koydum. Ama merakım buna engel oluyordu. Hemen polisi arayıp rahatlamalıydım fakat fazlaca-deli gibi fazla- meraklı birinde bu işe yaramıyordu. Tekrar dolabın kapağını açarak siyah ceketimi aldım ve üzerime geçirdim. Pijamalarımla ne de güzel uymuştu. Aptal gibi hareket ediyordum. Ama bunu yapacaktım. Kapıya doğru ilerledim ve geri dönmemek üzere merdivenlerden aşağıya doğru koştum. Fikrimi değiştirmek istemiyordum. Sadece biraz yakından bakıp geri dönecektim. Zaten onların beni göreceğini sanmıyorum.
Kapıyı yavaşca açtım ve biraz açık kalacak şekilde bıraktım. Yavaş adımlarla yola doğru ilerledim. Hırsızların girdiği evin kapısı hala yarım bir şekilde açıktı. Eve yaklaştıkca kalp atışlarım hızla artıyordu. Ama korkmayacaktım. Korkak birisi değildim. Asla.
Kaldırıma ulaştığımda hızla etrafı süzdüm. Kimse yoktu. Biraz daha yaklaştıktan sonra evin bahçe kapısına ulaştım. Bahçe kapısından eve bakarken bir kaç ayak sesi duydum. Artık gerçekten eve geri dönüp polisi aramalıydım. Arkamı yavaşca döndüm. Buradan tüymeliydim. Hemen.
Birkaç adım atmışken arkamdan gelen sesle yerimde sıçradım. Hayır planda bu yoktu.
'' Ufaklık.'' Lanet olsun. Ölmek için daha çok gencim. Herşey şu merakım yüzünden geliyor başıma Şimdi arkana sakın dönme ve koş Hazar. Asla arkana dönme ve koş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Gölgesinde
Novela JuvenilKaranlık sandığımız kadar korkutucu ve ıssız mıdır? Ötesi yok mudur? Çıkışı yok mudur? Küçük bir ışık yol göstermez mi insana... O ışık masumiyetin, cesaretin ve sevginin sembolüdür belkide. Korku, karanlık ve yalnızlık seni içine çekerken, kalbine...