Ne olacaksa olsun artık düşüncem vardı aklımda. Ama yine de korkum hem bedenimi ele geçirip tirtir titrememe sebep oluyordu hemde beynimi ele geçirmişti. Belki de kaçsam unutulup giderdim ve konu bir daha hiç açılmazdı. Korkuma engel olamayıp kaçmaya karar vermiştim. Doğru mu yanlış mı bilmiyordum hatta bu günlerde hiçbir şey bilmiyordum. Ama yine de kaçmayı kafaya koymuştum. Tekrar evime gitmek çok uzun sürerdi. Ne yaptığını bilmez gibi bir gidip bir geri dönecektim. Gerçi ne yaptığımı da bilmiyordum ki. Eve gidip eşyalarımı pasaportumu alıp yurt dışına çıkmak vardı aklımda ama daha biletim olmadığından bilet alana kadar şehir merkezinde birinde kalmam gerekiyordu. Tabi kimde kalacaktım onu da düşünmem lazımdı üniversiteden arkadaşlarım vardı ama onlara durumu nasıl anlatacaktım ki zaten bir kişiye anlatırsam olay daha çok bulaşacaktı bana. Otele gidebilirdim. Ama iş başvurusuna yanlış yere gittiğim için hem bela almıştım hemde az parayla hayatıma devam edecektim ve bilet aldıktan sonra otelde kalacak param olmayabilirdi. Bunları sonra düşünmek üzere tüm fikirleri bir kenara atıp eve doğru koşmaya başladım. Ne kadar erken gidersem o kadar iyiydi. Nefes nefeseydim vücüdum yorgunluktan iflas etmiş. Beynim düşünmekten bezmişdi. Ama koşmaya devam ettim. Evin olduğu sokağa girinceye kadar. O sokağa gelince derin bir nefes aldım. Derin bir oh çektim. Oysa ki oh çekmemi sağlayacak bir şey yoktu hala beni bekliyordu ve hala ne yapacağımı bilmiyordum. En azından canlıydım ve evime girecektim. Eve girer girmez yatak odama koştum. Normalde saatlerce hazırlanamayan biriydim ama tabi ki o korku ve telaşla bavulumu hemen hazırlayıp cüzdanımı pasaportumu kontrol etmiştim. Kontrol ederken cüzdanıma bir göz attım ve durum vahimdi. Ama bunu yapmasam da daha iyi şeyler olacak değildi sanırım. Ve yine düşünmekten bezmiş bir şekilde ve yine koşarak çıktım evimden. Birde taşınacak olsam ve pek de güzel sayılmayacak bir evde olsa benim evimdi bunun da verdiği hüzünü varsayarsak ruhen çökmüştüm. Henüz kalacak bir ev bulamadığımdan hemen havaalanına gittim. Bilet satılan bölüme geldiğimde. En önemli olan ama benim onca şeyi düşünüp düşünmediğim şeyi farkettim. 'nereye gidecektim!'. Tabi o kadar şey yaşadım ki uçak bileti almaya gelip nereye gideceğimi bilmiyordum. Ama yine korktuğumdan en yakın zamana hangi ülke varsa oraya gitmeye karar vermiştim. Çok duracağımı da düşünmüyordum. Kendimi unutturuyum gelecektim. 2 saat sonraya Singapur'a bilet bulduğum için kendimi çok şanslı hissettim. Sanki ölmemek için kaçmıyordum da. Bilet bulmama seviniyordum. Ama en azından 2 saat sonraya olduğu için kalacak yer bulmama gerek yoktu ve Singapur'un resmi dili İngilizceydi. İngilizcem de az çok vardı. Şuan hayatımda olan olaylardan mutlu olabileceğim tek şeyler bunlardı. İlerideki kafeye oturduğumda bütün yorgunluğumu bacaklarımda hissettim. Korkumun telaşımın başımı delmesini engellemek istermiş gibi başımı ellerimin arasına alıp beklemeye başlamıştım ki ensemdeki nefesi hissetmemle kalbime korkunun acısının girmesi bir oldu. Kafamı kaldırıp kim olduğuna bakmak için doğrulduğumda belime dayanmış silahı hissettim. Birde kulağıma 'seni bekliyor sesini çıkarma' diye fısıldayınca. Tam anlamıyla korkuyu ölümü tadmış kadar oldum. Ama bu kadar korkmuşken karşı koyamazdım. Ayağa kalktım o yürüdü ben yürüdüm ama ayağımı yere her bastığımda kalbime basıyormuş gibi acıyordu. Normalde korkuya dayanamayan biriydim ve şuan en içinden yaşıyordum. Havaalanının biraz dışarısındaki beyaz arabasının yanına gelene kadar silahı sanki elini belime atmış gibi tutuyordu. Ama arabaya binince direk kafama doğrulttu. Ve sanki bu felaketden kurtulamayacağımı bilmiyormuşum gibi üstüne basa basa beni uyardıkdan sonra ilerlemeye başladı. Gittiğimiz yol kadar artan korkumla ve bütün yorgunluğumla başımı cama yaslayıp gözlerimi kapadım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlatsam Roman Olur
Mystery / ThrillerHep yazmayı deniyorum yeteneğim var ama sonuç yok sanırım :) yazım hataları ve anlatım bozuklukları için özür dilerim