B-1"ESİR"

106 6 1
                                    

Başladığınız tarihi buraya yazın lütfen.
İlk kurgu, ilk heyecan. Kurgu tamamen bana aittir.
Umarım beğenirsiniz.
----------------

Yaşlı bir ruha, genç bir beden. Fazlasıyla kusursuz.

12.04.20**
Cuma
Saat 02.25

--------------

"mehder abi, çıkıyorum ben. Varmı başak iş?" mehder abinin cevap vermesini beklerken bir kez daha tezgahı sildim ve bezi yıkayıp tezgaha koydum.

"yok kızım. Git artık sen yoruldun baya. Hem yarın tatil dinlenirsin" yüzündeki terleri elindeki bezle silerek mutfağa giren mehder abiye baktım. Hayatımda tanıdığım en mütevazi adam diye bilirim. Bu lokantadaki beşinci yılımdı ve bu süre zarfında mehder abinin bana çok iyiliği dokunmuştu.

"şey mehder abi bu arada bana avans verirmisin? Yani evde pek bişey kalmadı. Ay sonunu beklersem aç kalırız valla " dedim ve istemsiz bir şekilde sırıtmaya çalıştım.

Kafamı kaldırıp ona baktığımda kafasını salladı ve yanımdan geçerek kasaya gitti. Utanır ve mahcup bir vaziyette kafamı eydim. Bu parayı evin ihtiyacı için istemediğimi o da biliyordu. İkimizde iyi biliyorduk.

Geri döndüğünde zarfda duran parayı bana uzattı ve almamı bekledi. Çekinir bir vaziyette parayı elinden aldım.

"sağol abi." ona tekrar baktığımda elini cebine sokup iki yüzlük çıkarttığı gördüm.

"bunlarında kendine al efdal. Bu paranın evin ihtiyaçlarına gitmeyeceğini biliyorum. Bari bu parayla eve bişeyler al." elime sokuşturmaya çalıştığı parayı hızlı bir şekilde ittim. Hayır bu avansın ardından birde ondan ayrı Bi paramı alacaktım. Bu yüzsüzlük olurdu.

" saçmalama mehder abi. Abim bu parayla alır zaten bişeyler bak cidden. Lütfen bu parayı geri cebine sok, yoksa avansı tekrar veririm." dedim ve bir adım geri attım. Bir elindeki paraya birde bana bakarak kafasını salladı ve parayı cebine geri koydu.

" peki bu seferlik böyle olsun"

"tamam abi çıkayım o zaman ben. Zelihaya selam söyle." dedim.

"tamam kızım hadi geç olmadan git hemen. Şu cenan denen abin sinirlenmesin gene."

Mehder abinin söyledikleri ile başımı eğdim ve" görüşürüz"diye mırıldanıp mutfaktan hızlı adımlarla çıkdım.

İçime öylesine kötü bir his yerleşmişdiki, ölmeyi diledim o an. Belkide yok olmayı. Utancımdanmıdır, nefreretdenmidir bilmem ama, sadece bir kereliğine uzaklaşmak istedim binbir tane pisliği bulunduran hayatımdan.

üzerimdeki önlüğü çıkartarak giyinme odasına yönelip oradaki küçük vestiyere astım. Ardından hırkamı da giyerek hızlı adımlar ile lokantada çıktım. Tenimi okşayan esinti bir anlığına beni iyi hissettirmişti.

Yorgundum. Ruhumu kalın bir iple belime bağlamış boş, ıssıs, kimsesiz sokaklarda sürükleyerek, zar sor adımlarımızın izlerini bırakıyorduk siyah asfaltda . Öylesine bıkmışdıki ruhum benden, bedenimden ayrılmak için can atıyordu adeta. Ne garip, halbuki tek mermi ondaydı. Hoş, bende pek meraklı değildim ya yaşamaya. Attığım her adımda, ruhumun yorgunluğu birikiyordu. Kim bilir kimler denk gelecek şu sefil yorgunluk çukurlarına.

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin