2. Bölümden herkese selam. Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Destek olmayı unutmayın. Görüşürüz.
Fısıltıların ardında saklanmış binlerce sır. İyi dinleyin, duyuluyor.
Odamın önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve odaya elimi uzatarak duvarda bulunan ışık düğmesine basıp ışığı açtım. Işığı açmam ile arkamdan, büyük bir elin dudaklarıma bastırması bir oldu.
Şimdi içimi kemiren korku, bütün bedenimi tek bir hamlede sarmışdı.
Şu anki durumun şokundan çıkamıyordum. Zoraki bir şekilde kendime geldiğimde çırpınmaya başladım. Karnımda hissettiğim ağrı çırpınışımı bir saniyede söndürmüştü.
"şşt tamam dur sakin ol. Zarar vermiyicem tamammı" dedikleri ile biraz daha sakinleştim ve derin derin nefes almaya başladım. Dayanamıyordum ve karnım felaket ağrıyordu. Ben ağrılarım ile içden içe ceballeşirken o ise elini yavaş bir şekilde dudaklarımdan çekti. Arkamı dahi dönmeden kendimi yere bıraktım. Buda neydi şimdi. Evimde hırsız vardı ve ben ise yerde oturuyordum, çok başarılıyım.
Kafamı nefes nefese arkama çevirdim. O çocukla göz göze geldiğimde yüzümü ekşittim. Kaşı ve dudağı patlamış bir vaziyette bana nakıyordu. Yanağındaki morluklar ise dikkatimi çekmemiş değildi. Kollarını bağlamış boş bir şekilde bana bakıyordu.
"ne bakıyorsun öyle bön bön. Yardım ette kalkayım" dedim sesimin titremesine mani olamadan. Tanımadığım ve evime hırsızlık yapmak için gelen kişi kolumu tuttu ve beni yerden kaldırarak yatağıma oturmamı sağladı. Saçmalığa bakın. Hırsızdan yardım istiyordum ve itiraz etmeden kabul ediyordu. İyide bunun neresi hırsızlık olabilirki. Bayıltırsın , yada hemen kaçarsın.
kafamı kaldırıp başımda dikilen çocuğa baktım.
"hırsızmısın sen?" bu dudaklarımdan çıkan cümlenin ne kadar alakasız olduğunu beş saniye sonra farkettim. Bu nasıl bir soru efdal kafayımı yedin.
Çocuk yatağımın yanındaki komidine ulaştı ve çekmeceleri açmaya başladı. Bişey demedim.
"yok canım ne hırsızı. Bu odanın camının önünden geçiyodum, bide ne göreyim cam aralık. Bende dedimki evdekiler üşümesin, ben camdan girip, camı kapatıyım, sonra evdekilerle Bi çay içer kapıdan çıkarım. İşte bak bundan dolayı şuan gözünün önünde çekmeceni karıştırıyorum " dedi ve bana bakıp sırıttı ama ardından çekmeceyi karıştırmaya devam etti. Dedikleri ile ona belli etmeden güldüm. Şuan olduğum durum çok komikti. Onca derdin arasına yenisi eklenmişti. Fevkalade.
" ama sana lazım olacak her hangi Bi mücevher yada altın yokki. " dedim sessizce. Yani hiç değerli eşyamı yoktu ennihayetinde.
"öylemi seni küçük yalancı. Bu ne?" dedi ve bana dönerek elindeki mavi taşlı altın kolyeyi sallamaya başladı. Olamaz nasıl aklımdan çıkar. Bu annemden bana kalan tek şeydi. Telaşlı bir şekilde ayağa kalktım ve havada sallandırdığı kolyeyi yakalamaya çalıştım.
" hayır, hayır lütfen. Bak bu benim için çok özel. Yani, her istediğini yaparım, ama onu bana ver nolur." dedim ve yukarıya kaldırmış olduğu kolyeyi hafif bir şekilde zıplayarak almaya çalıştım. Her an ağlayabilirim. Bunu kaybedemezsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVEYLA
Teen Fiction"Ritmi bozulur. Ama kalp yinede atar. Bazen nefesin kesilir, Ama kalp yinede atar. Kalp durur, Ama ruh yaşar. Yinede hatıralar kalmaz, toz olur, ölüm kokar. Öldürdüm seni İçimde, ölme diye. Toprak atmadım üstüne, Sırf gözlerimde, Yaşa diye...