Çevredekilerin yardımıyla yaşlı balıkçıya layık bir cenaze töreni gerçekleştirmişlerdi. Aaron'un ve daha düne kadar Albert amcanın yaşadığı kulübe kasaba halkından taziyeye gelenlerle doluydu. Albert tüm birikimini Aaron'un tedavisi için kullandığından konuklara ikram edilecek pek bir şey yoktu. Zaten henüz küçücük bir çocuk olan Aaronu acıyla yüzleşip bu duruma karşı daha metanetli hale gelebilmesi için rahat bırakmaya niyetli olan kasaba halkı olabildiğince hızlı taziyelerini sunuyor, birkaç öğüt verdikten sonra sessizce evlerine dönüyorlardı, ikram edilecek bir şey olsada fark etmeyecekti yani. Hem küçük kulübenin pek fazla misafir alamayacağıda her halinden belliydi. Birkaç saat sonra kulübeyi dolduran misafirlerin neredeyse hepsi gittiğinde geride içi içini yiyen Efendi Keneth ve Aaron'dan başka kimse kalmamıştı. Efendi Keneth haklı olarak yoğun suçluluk duygusu hissediyordu. Kasaba nöbetçilerinin başlarına aldıkları ufak belaların üstünü kapatırken zavallı yaşlı bir adamı öldürebileceklerini düşünmemişti. Üstelik hayatta bir başına kalmış yetişimi sakat olan 8 yaşındaki Aaron işin içine katılınca nöbetçileri, yani yeğenlerini yaptıklarından dolayı sertçe cezalandırması gerektiğini nihayet fark etmişti. Aaron'un kendisini affetmesine imkan olmadığını biliyordu ancak onun için bir şeyler yapmak zorunda hissetmekten kendini alamıyordu.
"Aaron, bak evladım..." derin bir nefes aldı, onunla konuşmaya hakkı olmadığını bağıran iç sesi nedeniyle strese girmişti. Hafifçe titreyen ellerine kuruyan damağı eşlik ediyordu.
"Aaron, beni asla affetmeyeceğini biliyorum. Affetmeni istemeyede yüzüm yok zaten. Sadece izin ver yaptıklarımın karşılığını ödeyeyim. Sana yardımcı olur mu bilmiyorum ama vereceğim 5 mavi sikke ve bir beyaz depolama yüzüğünü kabul etmeni istiyorum senden. Yarın sabah gün doğumunda kasabamızdan geçecek olan kervanı biliyorsun. O kervana katılarak Pigum şehrine gitmen ve orda tedavi olup savaş okuluna katılman şuan geleceğin için yapabileceğin en iyi şey. Eğer... Eğer yaşlı Albert ölmeseydi bunu yapmayı planladığınızı biliyorum. Bu yüzden reddetmene izin veremem. En azından onun son isteğini yerine getirebilmesine yardımcı olarak ruhunu huzura kavuşturabiliriz, ne dersin Aaron? "
Aaron yaşıtlarına göre daha olgundu. Efendi Keneth'in yaşlı balıkçıyı ne kadar çok sevdiğini ve kendisi yüzünden ölmesini hiçbir şekilde istemediğini biliyordu. Albert amcanın ölümünden sorumlu nöbetçiler olan yeğenlerini acımadan şehir mahkemesine göndermesi , ki büyük ihtimal yetişimleri sakatlanıp hapse atılacaklardı, ve en azından yaşlı Albert'ın son isteğini yerine getirebilme gayreti bunun kanıtıydı. Aaron bu parayı kabul etmemeyi bir an için düşünmemiş değildi elbette. Ama Efendi Keneth'in özünde iyi biri olduğunu ve vicdanını rahatlatma şansını ona vermesi gerektiğine karar vermişti. Ödenecek hiçbir bedelin Albert amcayı geri getirmeyeceğide bir gerçekti tabi ama Albert amcanın böyle bir durumda olabildiğince az insanı üzmek isteyeceğinden emindi. Buna onun ölümünü dolaylı yoldan etkileyen eski dostuda dahildi.
Aaron yavaşça başını sallamaktan başka tepki vermedi. Ama bu bile Efendi Keneth'in gözlerinin bir anlığına parıldamasına yetmişti.
Cebinden çıkardığı yüzüğü başka bir onay beklemeden Aaron'un parmağına geçirmişti. Metal kenarlarının ortasındaki beyaz renkli taş yüzüğün alanının 1×1m olduğunu gösteriyordu. Efendi Keneth muhtemelen içinde bahsettiği 5 mavi sikkenin olduğu ufak bir keseyide Aaron'un avcuna yerleştirdikten sonra bir süre sessizce oturmaya devam etti. Daha sonra nihayet gitmeye karar verdiğini belirtircesine yavaşça yerinden kalktı. Arkasını dönüp kapıya 2 adım attığında Aaron'un yüzüğün nasıl kullanıldığını bilmeme ihtimali aklına geldiğinde duraksadı. Tekrar Aaron'un yanına yaklaşıp yere çömelerek Aaronun eliyle aynı hizaya geldi.
"Büyük ihtimalle bu yüzüğü nasıl kullanacağını bilmiyorsun evlat. İzin ver sana anlatayım. Önce yüzüğün sahipliğini almalısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aaron
FantasyKendisini büyüten adamın vasiyetini yerine getirip savaşçı olabilmek için şehre gitmeye çalışan bir çocuk, her şeyin göründüğünden daha farklı olduğunu anladığında büyüdüğü küçük kasabanın sınırlarını çoktan aşmıştı. Ve Dünya insanların bildiğinin a...