~4 Haziran 2020~
Hani filmlerde de hep olur ya, aşkın başlayacağını anlarsın. Bu da öyle işte. Lisede ilk günümdü. Kimseyi tanımadı- ğın bir okula gitmeyi kim ister ki? Ben ...
Evet, ben isterim. Sonuçta tanıdığım kişileri de tanımadan tanıdım. Sabah kalktım, duş alıp dişlerimi fırçaladım.
Odama geçtim ve lisede İlk günüm için üstüme, göbeğimin üstüne gelen askılı kollu, beyaz bluzumu, altıma da mavi renkli kot pantolonumu geçirdim ve annemleri öpüp vedalaştıktan sonra üstüme kapüşonlu ince ve yeşil renkli montunu atıp, güneş gözlüğümü takıp, lisede İlk günüm için yola çıktım.İngilizce dersindeydik. Dersle ilgim yoktu, odaklanamıyordum. Normalde
en sevdiğim derslerden biridir İngilizce.
Ama nedeni her neyse odaklanamıyor-
dum bir türlü. Gözüm hep şu popüler kızlardaydı. Hep bir aradalardı. Yahu hiç mi ayrı kalınmaz! Tuvalette bile kabinin diğer tarafında birbirini bekleyen kız nerede görülmüş diyeceğim de cevap: bizim okul. Bir dakika ya, ben ne ara sahiplendim de bizim okul dedim? Sanırım okula alışmaya ilk günden başladım.Teneffüs oldu. Allah'ım şükürler olsun. Çok açım. Kantine gitmem gerekiyor.
Kantinden bir kaşarlı tost ve bir elmalı soda aldıktan sonra aşağıdaki dolabıma gitmek üzere yola koyuldum. Sanki uzun yola gider gibi söyledim değil mi? Her neyse. Dolabımdan birazdan gireceğim İnkılap dersi için kitap ve defterlerimi aldım. Evet. Defterler. Ne güzel ifade ediyorum. Bir ders için kaç tane defter alınır ki?Kitaplarımı alıp sınıfa gidiyordum ki tam o anda adını bilmediğim taş bir çocuk önüme çıktı. Afedersiniz ama hakikaten taştı. Sarı hafif dalgalı saçları, kahverengi mi sarı mı rengini çözemediğim gözleri ve kaslı fiziği gözümden çıkmayacak kadar yakışıklı olan bu çocuk gözümden kaçmayan basketbol forması ile bana çarptı. Ve tüm kitaplarımı yere düşürdü. Kim toplayacak şimdi bunları dedim içimden. Daha doğrusu içimden dediğimi zannediyordum fakat maalesef ki dışımdan söylemişim. Peki bunu nasıl mı anladım...
"Be-ben toplarım kusura bakmayın, biraz acelem vardı." dedi adını bilmediğim şu çocuk. Nee!?
" Ben bunu dışımdan mı söyledim?"dedim.
" Evet, dee sen, bunu bilmiyor muydun
?" dedi gözlerime bakarak. Hayır anlamında kafamı salladım. Sonra o da bana güldü. Ben de güldüm ve birkaç dakika boyunca sadece güldük, güldük ve güldük... Sonra bana adımı sordu. "Ben Arya, sen?"dedim ve onun adını sordum gülümseyip cevap verdi:"Çınar, tanıştığıma memnun oldum, bu arada ismin çok güzelmiş..."dedi.
"Teşekkür ederim ."dedim, ve ikimizde kitapları toplamayı unuttuğumuzu fark ettik. Ve tam kitaplarımı almak için eğilirken onunda eğildiğini fark ettim fakat fark etmekte sanırım biraz geciktim: "Ahğğğ" dedik birden. Kafalarımız çarpıştı. Ayy çok romantikti, o an hiç bitmesin istedim.Sonra aynanda " Affedersin!" dedik ve yine güldük. Sonra "Okulun Popüler Kızları" nın bize doğru gıcık gıcık baktıklarını gördük. Ve orada vedalaşıp sınıflarımıza gittik. Zil çalmıştı, teneffüs bitmişti. İnkılap hocası sınıfa girdi ve tam " Günaydın ço-" diyordu ve kapı çaldı. "Tık-tık" Hoca " Gel" dedi ve o anda kalbimin ilk kez o kadar hızlı attığını hissettim, sanki herkes kalbimin sesini duyacak gibi saçma birşey düşünüp kalbimi elimle kapattım ve bastırdım. Kendimi ilk kez o kadar mutlu, heyecanlı ve tedirgin hissetmiştim. Onun sesi, evet, onun o yumuşak güzel sesini duydum...
" Hocam ben Çınar. Buraya yeni geldim.
9/C sınıfı kapının kenarındaki yazıdan da gördüğüm üzere burası." dedi. Sonra bir an göz göze geldik. Hoca " Otur Çınarcığım istediğin bir yere, hoşgeldin sınıfımıza." deyip gülümsedi. Tam Çınar'a bakacağım bir baktım yok nerde diye gözüm onu aramaya başladı ve, ve sağ tarafa döndüğümde yanıma oturduğunu görmek beni en mutlu eden şey oldu!!!