Yıllar önce görülmüş bu salgın olayının belirtileri tekrar alevlenmeye başlamış gibiydi. Haberlere çıkan başlıkları, anlatılanları görüp duyunca ânın da etkisiyle inanmadım. Bir kişide, önceden yaşanan bu olayın belirtileri yine saptanmış, detaylı bilgi olmadığından nasıl tekrar ortaya çıkmış olabileceği hakkında çoğunluğun bir fikri yok, bazı düşünürlere göre ise devletin bunu sakladığını, yalnızca üst kademeler ve üst düzey yetkililerin bildiği ve yayılmasını durdurmak için çalıştığı bir gerçek. Bundan çok güzel haber çıkar diye düşündüm ve olabildiğince hızlı bir şekilde bültene haber verdim. Olay yerine giderken olanları duymuş olacaklar ki halk ayaklanmış sokaklara dökülmüştü. Oldukça korkutucu bir durum. İzdiham yaşanıyor, olay yerine vardığımızda birçok profesörü kendi aralarında konuşurken gördüm. Burası ilk vakanın görüldüğü Meydan Hastanesi. Hastane oldukça büyük ve şu an izdihamdan dolayı oldukça kalabalık. Bir iki konuşma olur belki diye profesörlere yaklaşmayı denedik. Yapılan açıklamaya göre çözüm bulamıyorlar. Hemen Darcy'i aradım.
+ Darcy neredesin?
- Çıktım, yoldayım geliyorum.
+ Hızlı olsan iyi edersin. Burası çok kalabalık.Bu kısa konuşmanın ardından yaklaşık on beş dakika sonra Darcy geldi ve bir şeyler yapmamız gerektiğini eğer acil bir çözüm bulamazsak yoğunluğun ve şüpheli salgınında etkisiyle işten atılacağımızı söyledim, düşünmeye başladık. Tedavi bulunamadığı için İç İşleri Bakanı Markus şüpheli vakayı, ülkede şehrin sınırında bulunan bir kasabaya bırakma kararı aldı. Her şey normale döndü gibi gözüküyordu ama aradan haftalar geçmeye başladıkça semptomları gösterenlerin sayısı artıyordu. Çözüm bulunana kadar bütün kesin ve şüpheli vakalar şehrin sınırındaki kasabaya atılıyordu ve çıkışlar da kapatılmıştı. Bültenlere her gün başka vakalar çıkıyordu.
+ Bugünkü konuğumuz bir önceki vakadan sağ çıkan kişiler arasında bulunan Weston Bey. Evet Weston Bey bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz yoksa korkulan o salgın geri mi gelecek sizce?
- Olanları izledikçe kendi yaşadıklarım aklıma geliyor darmadağın oluyordum. Bu gerçekten ciddi ve oldukça üzücü bir olay. İnsanlar çözüm bulmak yerine birbirlerini yiyorlar, gidişat iyi değil.Bu haberi izlerken test yaptırmak istedim, Darcy'i aradım.
- Darcy meydanda olan araçların yanına gidiyorum. Kamerayı al ve oraya gel.
+ Tamam ama biraz bekle hızlı gelemeyebilirim, keşke çıkmadan önce haber verseydin.Yola koyulduğumda içimi kötü bir his sardı. Test yaptırmak için insanlar kuyruğa girmiş hatta birbirlerini eziyorlardı... Darcy gelince biz de sıraya girdik.
+ Keith buna bakman gerek!
Deyip yüzüne yansıyan o korkuyla birlikte baş parmağı ile sol tarafımı gösterdi. Gösterdiği yere doğru hızlı ve direk bir
şekilde başımı çevirdiğimde sıranın sonlarını gördüm, daha dikkatli baktığımda anladım. Elimdeki kameram yere düştü. Eğilip almaya çalışırken...+ Biri belirtileri gösteriyor olmalı!
- Sakin ol Darcy.
+ Keith semptomlar, biliyordum... Kaçmamız lazım buradan. Koş!
- Hayır hayır hayır. Eğer bunu kayda alabilirsek bültenden atamazlar bizi. Bu fırsatı kaçıramayız.
+ Keith buradan kaçmazsak bizim sonumuz da bunlardan farklı olmayacak anlıyor musun? O yüzden koş!Bu konuşma geçerken aramızda, enfekte olan adam, etrafındakilere saldırmaya başladı. Etrafımızdaki herkes yavaş yavaş zombiye dönüşüyor. Biz de hızlıca, Darcy'nin de beni çekiştirip zorla götürmesiyle oradan uzaklaşıyor ama bir yandan da vakaları kamerama kaydetmeye çalışıyordum. Zar zor kaydetmeyi ve kaçmayı başardık ve o alandaki çadırlardan içi küçük, sağlık malzemeleriyle dolu olan kamp çadırının içine girdik. Olayları sindirmeye kendimize gelmeye çalışırken kendi soluk sesimizden farklı bir ses duyduk içerde. Ses, çadırın girişinden geliyordu, büyük ihtimal heyecanımız ve yorgunluğumuzdan çadırın fermuarını çekmeyi unutmuş olmalıyız ki durup kafamızı arkaya çevirdiğimizde sadece Darcy ile tekrar göz göze geldiğimizi hatırlıyorum.
+ Ellerinden ve o büyük, kırmızı, kocaman dudaklarından yanı sıra sırası tamamen bozulmuş kırık dökük dişlerinden, tüm vücuduna kanlar akıyor ayrıca bir yerinde bile temiz bir yer olmayan her yanı kıpkırmızı kan olan bize bakıp çadıra girmeye çalışan o şeyi ilk defa bu kadar yakından gördük. Ben hâlâ kameramla onu çekmeye çalışıyordum ki Darcy bana doğru döndü ve...
- Keith çadırın arkasını yırt!! KEITH yırt dedim sana!!!
Darcy bu kelimeleri tekrarlayıp, bana, kendi içindeki korkusunun ses tellerine yansıyıp titreştirdiği cırtlak ve yüksek düzeydeki kulağa iğrenç gelen o sesiyle emirler yağdırıyordu ama ben korkumdan olduğum yerde dona kalmış, karşımdaki hiçbir şeye benzemeyen insanlıktan çıkmış olan o varlığa bakıp kalmıştım. Sonra sanki bir anda tekrar vücudumun kontrolünü kazanmış gibi, duygularımı yeniden keşfediyormuşcasına aniden sesleri tekrar duymaya, elime ve bacaklarıma tekrar istediğimi yaptırabildiğimi hissetmeye başladım ve hızlıca üstümüze doğru gelen zombinin kafasına elimde olan kamerayla vurdum, yere düştü. Durmadım vurdukça vurdum, akan kanları gördükçe daha da vurasım geliyordu ta ki kafası kopana kadar. Kanlar fışkırmaya başlayınca korktum ve bıraktım. Kafasına vurmama rağmen, kafası kopmuş bir şekilde ayağa kalktı ve etrafta koşturmaya başladı. Ne olduğunu anlamadan Darcy'nin bana bağırarak seslenmesiyle kendime geldim ve çadırdan dışarı çıkarsk yan yola doğru ilerleyip kaçmaya başladık. Her şey bir anda gerçekleşmişti. Herkes bir tarafa koşuşuyordu. Her yer kan revan, yardım çığlıkları... Her şey sanki beni bir savaşın tam ön cephesinde gibi hissettiyordu. Etrafıma bakındım ama Darcy'i hiçbir yerde göremedim. Bekleme kararı aldım. Fakat zombiler çoğalmaya başlıyordu. Daha fazla bekleyemezdim. Üstü açık bir araba gördüm ve yandan elimle destek alıp içine atladım, anahtarları üstünde olduğu çok uzaktan bile anlaşılıyordu. Arabayı çalıştırdım, biraz daha etrafa bakındım bir umutla ama Darcy'i yine göremediğim için kendim artık tek başımaydım... çokluğun az olduğu yola doğru kırdım ve son gaz sürdüm...
.....................................................................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
biZombi
Roman pour AdolescentsHer ne kadar anti-kahramanlara ve fantastik canavarlara alışık olsak da gerçeğe bu kadar değen, kelimenin tam anlamıyla, bir canavarla bir kahraman olarak özdeşim kurmak, kolay değil. işte tam da bu yüzden "biZombi" yi okumadan geçmek istemeyeceskin...