(Jungkook)
Yoongi hyung ve Taehyung'un yardımı ile revire gelmiştik. Hemşirenin arkası bize dönüktü. O önüne dönmeden önce buradan aceleyle çıkmalıydım.
- Benim telefonum orada kalmış. Gidip almalıyım.
Koşarak revirden çıktığımda arkamda bana şaşkın şaşkın bakan bir ikili bırakmıştım.
Tekrar sahaya gittiğimde Jimin dışında kimse kalmamıştı. Kıyafetlerini değiştirmeye gitmiş olmalıydılar.
Jimin'e yaklaştıkça konuşmaya başladı.
- Jungkook sen varya sen!
- Yine ne oldu Jimin?
Çantamın yanına gidip yere oturdum. Jimin'de peşimden geliyordu.
- Kız sadece Taehyung'a sarıldı diye fenalaşmış numarası yaptın. Birde üstüne üstlük yono no oldo Jomon diyorsun! Ne kadar da ilgisine muhtaçsın. Onu bu kadar seviyorsan git açıl işte! Neden diretiyorsun?
Gelip yanıma oturdu. Buradan sınıfları gözüküyordu. Pencereye sırtını dönerek oturmuş, başını eğerek Min Jae ile konuşuyordu. Ama Min Jae onu pek dinliyor gibi durmuyordu.
- Bana karşı hislerinin olmadığından adım gibi eminim Jimin. Çıkma teklifi edersem onu kaybetmekten korkuyorum.
- Kim okulun basketbol takımında olan, popüler, yakışıklı ve çalışkan bir Jeon Jungkook'un çıkma teklifini reddeder ki?
Derin bir iç çektim.
- O eder Jimin. O eder.
- İstersen benle çıkabilirsin Jungkookie~
___
Yoongi hyung ve Taehyung revirden kaçmamı pek üstelememişlerdi. Şuan öğle arasındayız. Yemekhanede her zaman ki masamızda oturuyoruz.
- Seokjin, sana önerdiğim kitabı okudun mu?
- Vakit bulduğumda okuyorum. Ama Kang'ın hangi seçimi yapacağını kestiremiyorum.
- Spoiler yok.
Namjoon hyung eliyle ağzına zincir çekti.
- Bana neden kitap önermiyorsun hyung?
- Senin seveceğin türde değil Taehyung.
Taehyung dudaklarını büzdü. Yan masadaki bir kaç kız Taehyung'u işaret edip konuşmaya başladılar. Biraz sesli konuşuyorlardı.
- Ne kadar tatlı!
- Ona aşığım!
- Çok yakışıklı yaa!
Gözlerimi devirdim. Hepimize böyle yapıyorlardı. İnsan bir süre sonra bıkıyor bunlardan.
Jimin dirseğiyle koluma vurunca ona baktım. Çenesiyle Yoongi hyungu ve zorla getirdiği Eun Hee'yi gösterdi.
- Yaa, Yoongi! Çok önemli bir şey değil. İstersen Jungkook'a sor.
Yoongi hyung onu yanına oturttu ve tabağındaki yemeği Eun'a yedirmeye başladı.
- Neden Jungkook'a sorayım?
- Çünkü bana yardım etti.
Eun Hee benimle göz teması kurarak konuşmaya başladı. Kalbim çok hızlı atıyordu.
- Jungkook, dizlerimin durumu iyi. Ama Yoongi arkadaşlarımın yanına gitmeme izin vermiyor. Yardım et.
- Jungkook sence Eun'u bırakmalı mıyım?
- Hayır, hyung.
Eun Hee gözlerini devirdi.
- Taehyung, bari sen yardım et.
- Jungkook'a katılıyorum.
Eun ofladı ve Yoongi hyungun elindeki kaşığı alıp yemeğini kendi yemeye başladı. Keşke her öğle arası bizimle yemek yese.
- Jungkook nereye daldın?
Bana sorgulayıcı gözlerle bakan Hoseok'a döndüm.
- Ah, sadece dalmışım. Bir şey yok.
- Min Jae nerede Eun?
- Yeonjun ile o. Neden?
- Keşke o da gelseydi.
Eun Hee sırıtırken Yoongi ile göz göze geldi. Yüzüne ciddi bir ifade takınıp yemeğine döndü. Ona bakmayı kesip bende yemeğime döndüm.
Youna~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2U~JJK
FanfictionGülümseyen yüzünün arkasında kaç farklı fırtınanın koptuğunu kimse bilmiyordu...