~3~

22 5 0
                                    

Jungkook beni revire götürürken onun yüzünü incelemekle meşguldüm. Daha önce yüzüne bu kadar yakından bakmamıştım. Aslında arkadaş sayılırdık. Taehyung ve Yoongi oppanın çok sevdiği arkadaşlarından biriydi. Ama benim onunla pek konuşmuşluğum yoktu.

Revire gelmiştik. Jungkook beni yatağın üzerine oturttu. Hemşire odada değildi. Beş dakika kadar bekledik. Sonunda gelmişti.

Dizlerime pansuman yaparken gözlerimi sıkıca yummuştum. Ellerimi de yumruk yapmıştım. Biraz canım yanıyordu. Elimin üstünde sıcaklık hissettiğimde gözlerimi açtım. Jungkook elini elimin üstüne koymuştu. Ona baktığımda gülümsedi.

Ben hala Jungkook' a bakarken hemşire avuç içlerime baktı. Ellerimi sardığında şaşırmıştım. Sadece soyulmuştu.

- Ellerini yumruk yaparak kanatmışsın.

Hemşire aklımdakini okumuş gibi konuşmuştu.

Revirden çıktığımızda daha iyiydim. Jungkook' un yardımıyla bizim sınıfa gelmiştik.

Bir sıraya oturduğumuzda Min Jae' ye sınıfa gelmesi için mesaj attım. Kafamı kaldırıp Jungkook' a baktım.

- Bana yardım ettiğin için teşekkür ederim.

- Önemli değil.

- Beden dersi bitmek üzere. Min Jae birazdan burada olur. İstersen gidip üstünü değiştir. Sizin basketbol için antrenmanınız var diye biliyorum.

Elini ensesine götürdü ve kaşıdı.

- Ah, evet. Ben gitsem iyi olacak.

Onun suratı mı asıldı?

Yok canım bana öyle geldi. Hem şuan gülümsüyor.

- Hoşçakal.

- Tekrar teşekkür ederim.

Dedim ve gülümsedim.

Jungkook gittikten sonra yanıma koşarak gelen Min Jae' yi gördüm.

- N'oldu sana böyle?

- Düştüm. Jungkook yardım etti merak etme.

Yanıma oturdu. Kaş göz işareti yapınca bir şey ima ettiğini anlamıştım.

- Yah! Min Jae, beni sinirlendirme.

Kıkırdayınca bu işten çabuk kurtulamayacağımı anladım.

- Hadi, artık soyunma odasına gidelim. Edebiyata geç kalmamalıyız.

Oflayarak kalktı ve koluma girdi.

- Edebiyat çok sıkıcı.

- Bayan Park' ı çok seviyorum ben. Lütfen ona saygın olsun biraz.

Bayan Park yani Park Sun Hee öğretmenimiz beni çok sever. Bana çok yardımı dokunur her zaman. Edebiyatı sıkıcı bulurdum her öğrenci gibi. Ama onun anlatış stili çok farklı. Onu saatlerce hiç sıkılmadan dinleyebilirim.

___

- Bıktım ya! Soğudum derslerden.

Teneffüsteydik. Bayan Park 500 soru çözmemizi ve iki gün süremiz olduğunu söylediğinden beri Moo Young susmuyordu.

Birde sıradan sıraya atlıyordu!

Bu kadar sese dayanamadığım gibi birde üstüne Min Jae başımın etini yiyordu.

- Eun?

Ofladım ve gözlerimi kapatarak sakinleşmeye çalıştım.

- Hım?

- Bir süredir bunu düşünüyorum ve söylemeye karar verdim.

- Ya ben mecbur muyum bu kadar soru çözmeye?

- Moo Young istersen çözmeyebilirsin. Sadece sözlü notundan düşük alırsın o kadar. Kurtuluruz şu bağırmalarından!

- Jungkook seni kucağına alarak götürdü dimi?

- Evet Min Jae! Evet!

O kadar çok bağırmıştım ki tüm sınıf bana dönmüştü. Hatta sınıfın önünden geçen bir kaç kişi bile bize bakmıştı.

- Eun Hee!

Bana kapıdan seslenen Jimin' e döndü bakışlarım. Benimle beraber sınıfta dönmüştü. Elinde bir kağıt vardı.

- Bu kağıdı Yoongi hyung yolladı.

- Tamam, teşekkür ederim Jimin.

- Önemli değil.

Kağıdı yavaşça açtığımda gördüğüm yazı beni gülümsetmeye yetmişti.

" Yarın basket maçı yapacağız, gel ve abinin ne kadar mükemmel oynadığını gör ;) "

Youna~

2U~JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin