15. Yüzyılın ilk çeyreğinde, uzak diyarların ve tepelerin ardında Asya'nın hakimi olan bir Hanedanlık vardı.
Bu Hanedanlık, Akiru olarak aldandırılırken, genç kurucusu Kral Taegun halkı için oldukça adaletli ve bilge olarak anılırdı.
Bol bereketli yıllar ve kazanılan zaferlerle birlikte yükselişte olan Akiru'nun ilk prensi ülkede coşku ve eğlencelerle karşılandıktan sonra, Kraliçe Kangju'dan doğma iki erkek evlat daha gelmişti dünyaya.
Fakat sarayda Kraliçe Kangju dışında, Kraliçe Sooju ve Kral'ın birçok hanımı daha olduğundan, Akuri'nun farklı annelerden ve de tek bir Kral'dan doğma 13 Prensi bulunmaktaydı.
Ancak ne var ki...
Çok geçmeden amansız bir hastalığın pençesine düşen Kral Taegun, dönemin hekimlerinin hiçbir tedavisine cevap veremeyip Akiru'yu geride bıraktığında, en büyük oğlu olan Kraliçe Kangju'dan doğma veliaht Prens geçmişti tahta.
Ve genç Kral da tıpkı babası gibi adaletliydi. Ancak, yanlış kişilere güvenmişti.
Üç yılın sonunda Akiru perişan bir hal aldığında, suikaste kurban giderek genç yaşta ölen Kralları hazin bir son ile kapamıştı dünyaya gözlerini.
Ve böylece ülke bir kez daha yasa boğulurken, tahta geçen ikinci Prensin dillere destan bir yakışıklığı ve savaş sanatlarında üstün bir yapısı bulunuyordu.
Fakat tüm bunların yanında kıvrak zekası ve bilgeliği ile Akiru'yu üç yılda tekrardan ayağa kaldırmayı başaran yeni Kral, tek bir zaafa sahipti.
Ve bu zaaf, Kral Kim Taehyung'u çok ağır bir şekilde mağlup edecekti.
Akiru topraklarının aşk, entrika ve ihtiras üçlüsü tarafından esir alınmaya başlaması ile artık gizli bir sır yuvası haline gelmesi ise çok yakın idi...
*** -Bölüm Sonu-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
***
Öncelikle herkese yeni bir kurgu ve taekook ile merhaba!
Başımıza gelen ve bizi büyük bir hüsrana uğratan hesabımızın kapanması talihsizliği, tüm hevesimizi kursağımızda bırakıp, çekip gitme isteği ile dolmamıza sebep olsa da, o kadar emek verdiğimiz kurgularımızın yok olmasını istememe duygusu ağır basmış ve bizi daha çok hırslandırmıştır.
Çok sevdiğim bir idolün aklıma kazınan bir sözünü var tam olarak düştüğümüz durumu anlatan, “zor zamanlarını nasıl atlatıyorsun?” sorusuna,
“insanlar bir çöküşün üstesinden gelmenin özel bir yolu var sanıyor ama hayır, sadece kalkın ve yapmanız gerekenleri düşünmeden yapmaya devam edin, atlatacaksınız” demişti.
Evet evet... O kişi Min Yoongi'den başkası değil ve de bizim de böyle yapmaktan başka bir çıkar yolumuz YOK.
Hal böyle olunca... Yeni kurgular ve yeni sayfalar açmanın vaktinin geldiğini düşünüp, kolları sıvamaya ve sizlerle Akiru No Hana'yı tanıştırmaya karar vermiş bulunmaktayım.
Anlamı ise, Akiru'nun çiçeği demek. Bu ismi neden seçtiğimizi daha sonra göreceksiniz :')
Kurgudan bahsedecek olursam da, etkilendiğim bir film bana bu fikri verdi diyebilirim...
Uzun yıllardır tarihi romanlara karşı olan merakım ve ship sevdam ile birlikte her şeyin usulünce olmasını istediğimden dolayı da, kendime bir fantezi dünyası yarattım ve 15. Yüzyıla kadar uzanan bir yolculuk yapmak istiyorum sizlerle.
Fantezi dünyasından kastın nedir diye sorarsanız. Burası benim uydurduğum, kurallarını benim koyduğum ve sıfatları nacizane olarak benim belirlediğim bir yer.
O yüzden, gerçekliğe ters düşecek şeyler barındırmakla birlikte, bu açıklamayı neden yaptığımı da gelecek bölümlerle birlikte daha iyi anlayacaksınız.
Uzun lafın kısası bebeklerim... Lafı biraz fazla uzattım ancak, umarım, önceden olduğu gibi yanımızda olur, devam etmemiz için gerekli olan gücün parmaklarınızın altında olduğunu unutmaz, bize güvenmeye ve sonuna kadar bizimle olmaya devam edersiniz.
Çünkü halen burada olmamızın başlıca sebeplerinden biri siz ve desteklerinizdir. Güzel yorumlarınız, mesajlarınız ve varlığınıza teşekkürler.
