Krizantem çiçekler besliyorum zulamda, senli düşünceler girdap oluşturuyor beynimde ve ben sana haddinden fazla vurgunum çocuk. Bak bana gülümseyen bakışlarınla.
***
Kırmızı Krizantem çiçeği: Sessiz istek"Park Jungkook!..." Dedi yutkunarak.
"Derin bir nefes al ve gözlerimin içine bak."
Kral Taehyung'un sıcak nefesini dudaklarında hissetmek olmuştu Jungkook'u kendine getiren. Lakin şimdi de, aklı başından kaçıp gidecek kadar yakındı o irislere.
Sertçe yutkundu siyahlı. Tek bir kası dahi hareket etmemeye yeminli bir şekilde buz kesmişti adeta bedeni. Kollarındaki esmerin iri elleri olmasa, oracıkta bayılacağına yemin edebilirdi.
Sanki az önce kendinden geçmiş gibi davranışlar sergileyen, yaptığı ihmalkarlığın affını isterken dil döken o değilmiş gibi suskunluğa teslim etmişti kendini.
Taehyung ise, en az Jungkook kadar şaşkırırken yaptığı bu hamleye, somut santimlerin soyut uzaklığı ile buhrana uğramıştı zihni ve gencin gittikçe hızlanan soluklarının beraberinde getirdiği leylak kokusunda kaybolmuştu bir kez daha.
Temkinli bir şekilde tutuşunu gevşettiğinde, "İyi misin?" olmuştu dudaklarından dökülenler.
Hareli kahvelerden bir an olsun başka bir yere değmeyen gencin gözleri, ona oldukça uzaklardan gelen soruyu algılamakta güçlük çekse de, başını yavaşça aşağı yukarı sallamış, kollarından çekilen ellerle düştüğü boşlukta aklı başına gelmiş gibi eğmişti yüzünü.
Tam ağzını açıp tekrardan özür dileyeceği vakit ise, Kral Taehyung sanki bunu anlamış gibi hızla kalktığı köşesine geçerek buna fırsat vermeden,
"Başladığın işi bitir çocuk." demişti düz bir sesle.
Aralanan dudakları hızla geri kapanan Jungkook, Taehyung'un emri ile buraya neden geldiğini unutturan o büyüleyici andan koparak irkildiğinde, yerdeki merhem kutusunu alarak hemen esmerin yanına gitmişti.
Lakin bu sefer aralarına koyduğu mesefa gözle görülür ölçüde iken, Taehyung bu durum karşısında kafasını diğer tarafa doğru çevirerek bastırmaya çalışmıştı yeniden gelen gülme isteğini, gencin bu temkinli davranışının altında yatan şeyin, onu sersemleten kendi varlığı olduğunu bilerek.
Zira bu hem hoşuna gitmiş hem de içten içe onu eğlendirmişti. Fakat öte yandan, daha fazla dikkatini dağıtmak istemediğinden bakışlarını o okunmaz mimiklerini yerleştirdiği yüzü ile önündeki kağıtlara çevirdi aheste aheste.
Siyahlı da merhemle işi bittiği gibi büyük bir dikkatle kapağını kapatarak yerine koyup eline aldığı uzun bezi Taehyung'un esmer tenine değen parmaklarını düşünmemeye çalışarak büyük bir özenle sarmaya başlamıştı.
Ancak şu ana kadar yanında bir şekilde rahat hissettiği gözlerin sahibi ile girdiği bu oldukça garip ortam ona tuhaf gelirken, dudakları devam eden sessizliği bozmak için can atıyor, aklı ise ona sürekli kimin huzurunda olduğunu unutturmazken, diken üstünde iş yapma devam ediyordu.
Kral Taehyung da, Jungkook'un gerginliğini fark ettiğinde, onun yanında tamamen kendisi gibi davranmasının onu hayli memnun ettiğini anlıyordu artık...
"Abin bahsetmiş olmalı kararımdan, seni buraya gönderdiğine göre..." dedi aklına gelen ilk konuyu açarak.
Bakışları Taehyung'un yan profiline dönen Jungkook, dişlediği dudaklarını sonunda serbest bırakırken, önce bu adım karşısında şaşırmış, ancak büyük bir rahatlama ile cevaplamıştı onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akiru No Hana を
Fanficİniltiler şeytanı doyuruyordu. Melekleri ise, çoktan utandırmıştık. Lakin çiçekler... Büyük bir zevkle şahitlik ediyordu bu unutulmaz an'a. #tarihi #romantik #gizem #𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺 #BL 18.04.20 ©Jey