Güney'in anlatımıyla,
Babam her zaman ki gibi çok sinirli. Yine ortalığı yakıp yıkıyor,
"Güney! Nerdesin sen! Halletmen gereken onlarca işin varken yine nerede içiyorsun!"
"Sanki umurunda da."
"Güney!"
"Ne var!"
"Bak, Arslanlar güçleniyor! Selçuk'un tek güvendiği şey yeğeniydi. Ve şimdi yeğeni savunmasız kaldı. Sence n'olcak?! Selçuk, o kızı ikna edecek! Ve güçlenecek! O kız normal değil. Çok zeki, çevik ve farklı düşünen biri. Senden daha atik!"
"Ne yapmamı istiyorsun!"
"O kızı bul! Ve hiç düşünmeden öldür!"
Babam benden birilerini öldürmemi istediğinde çok sinirleniyorum. Ve yine oldu. Sinirlendim. Babama olan nefretim her geçen gün daha da artıyor.
Hiçbir şey söylemeden oradan cool bi şekilde ayrıldım. Ellerim cebimde arkama bakmadan ilerledim. Özellikle konaktan uzak seçtiğim evime geldim, odama gidip üzerimi değiştirirken, salondan gelen hışırtılar şüphe uyandırdı. Salona gittim. Koltukta yatan Ada'yı görünce içimdeki öfke bir anda yok oldu. Koltukta kıvrılmış uyuyordu. Çok masum...
Ama bu çok adaletsiz! Hep yanımda olmasını istiyorum. Ama onu benim pis işlerime bulaştıramam.
Odama gidip sıcak yatağıma girdim. Aklım hâla Ada'da. Of dayanamıyorum. Kalktım ve salona gittim. Ada, soğuktan iyice kıvrılmış uyuyor. Yavaşça yaklaştım ve onu kucağıma aldım. O kadar güzel kokuyor ki... Onu yatağıma bırakıp üzerini güzelce örttüm. Salona gidip koltuğa uzandım. Koltuğa kokusu sinmiş... Her saniye onu düşünürken onu nasıl benden uzak tutabilirim ki? Hem de bu kadar yanımda olmasını istiyorken...Her zaman ki gibi sabahın beşinde uyandım. Yine uyku tutmadı. Kalkıp balkona çıktım. Deniz bu sabah çok durgun. Denize bakarken derin düşüncelere dalmaktan kendimi alamıyorum. Annem geldi aklıma...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşçı
Romance"Yürümeye yeltendiğimde bacaklarımın bedenimi taşımak istemediğini hissedebiliyorum. Dün gece olanlar... Sanırım ben, birini öldürdüm." Birbirini öldürmek zorunda olan iki aşığın hikayesi.