2. Bölüm^

149 39 111
                                    

YERYÜZÜ *

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

YERYÜZÜ *

Hâlâ gökyüzüne aitmiyim ;
_

Zar zor dalmış olduğum uykumdan sıçrayarak uyandım. Gördüğüm kabusu terler içinde kalan bedenim ispatlamak ister gibiydi sanki .

Bir süre ışıklarla kaplı rengarenk tavanımı izledim.  Tam bir ay bir aydır karanlıktan korkar oldum sanki , yada sadece basit bahane, belkide içimdeki karanlığı bu şekilde avutmaya çalışıyorumdur.

Yorganımı hızla üzerime çekip yastığımın yumuşak yüzeyine bastırdım başımı. Sanki karanlığı delmek istermiş gibi farklı bir boyutu var sanki siyahın görmeye çalıştığım.

Hızla nefes alıp verdiğimden dolayı kalbim  göğüs kafesimi  zorlamaya başladı. Üzerimdeki yorgunluğum çok farklıydı diğerleri gibi değil . Önceden koşardım yorulurdum , yürürdüm yorulurdum , yemek yerdim yorulurdum , uyurdum yorulurdum bazen .

Fakat şuan böyle değil şimdi yorgun olduğum için bunları yapamıyorum. Bedenimdeki yorgunlukları dinlendirebiliyormuşum onu anladım. Ruhumun yorgunluğuna çare bulamıyorum. Uyusamda , dursamda,  kaçsamda olmuyor iyileşemiyoruz onunla.

Boğazımda hissettiğim sızıyla su içmek için yorganımı sert bir şekilde üzerimden attım. Masamın üzerindeki bardağın boş olduğunu görünce anı bir hayal kırıklığı yaşadım. Zor durumda kalmadığım sürece odamdan çıkmıyordum sanki şu dört duvar ile sınırlıydı hayatım... kendime ördüğüm bu duvarlar ile.

Hırka almak için yöneldiğim dolabımda kendimle göz göze geldim. Hafifçe gülümsedim gerçekliğini kaybetmiş tebessümüm ile. İşte tamda buydu gerçek.
İçimdeki tüm duygularım yüzüme vurmuş sanki, 
tıpkı  büyük bir okyanusta kıyıya vurmuş minik bir balık gibi...

Kendime uzun uzun baktım birşeyleri anlamak ister gibi...
Tanıyamadığım kendime. 
Eski parlaklığını, canlılığını kaybeden, her bir teli kaçmak için çırpınan saçlar.
Gün geçtikçe içimdeki karanlıkta kendi rengini kaybeden gözler.
Bembeyaz bir yüz ,uykusuzluktan belli olan göz altlarım kızaran yanaklarım.

Aynada hafifçe dokundum kendime korkak ,ürkek parmaklarımla. Yabancıydım kendime o an sokakta yürüyen birinden farksız. Bir insan kendine bu kadar uzak olabilirmi, bu kadar yabancı...

Ağır adımlarla indim merdivenlerden, sanki bana verilen çizgiyi geçecekmişim gibi.

Suyumu alıp tekrardan odama doğru giderken! anahtar sesi bir an durmamı sağladı. Yardımcımız mı acaba diye düşünürken günlerdir köşe bucak kaçtığım babamı görünce merdivenlere doğru tekrardan yürümeye başladım. Babama olan kızgınlığım tekrardan tüm bedenimi ele geçirmeden burdan gitmem gerekiyordu . Onunla aramda olan bu mesafeden nefret ediyordum.  Bilinçsizce davranışları ona olan sevgimi gölgelemeye yetmişti.

"Arya konuşmamız gerekiyor salona gel hemen "
Onun kuklasıymışım gibi davranması bozulmak için yer arayan sinirlerimi bozmakta başarılı oluyor her zamanki gibi.

Sessiz ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin