3.Bölüm^

88 33 106
                                    

Düştüm !

Ölüyor gibiyim , ama tekrar yaşıyorum !

1 Ay önce ;

Eve geldiğimde tam anahtarı deliğe yerleştirirken kapı kendi açıldı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken melis ile göz göze geldik!

"kapı niye açık Arya"

Ben çıkarken açık bırakmadığıma emindim peki kim gelmişdi ,yada gitmişti.
Tedirgin adımlarım ile kapıyı sonuna kadar açtım. İçerden ses gelmiyordu neler oluyordu . Bir anda bütün hücrelerim, duygularım, düşüncelerim ayaklandı içimdeki bu kötümserlik ele geçiriyordu sanki her saniyede beni.

"Anne"
Anneme seslendim nerde olduğunu öğrenebilmek için fakat küçücük bir ses dahi gelmedi .
Hızlı adımlarla salona geldiğimde yerdeki parçalara ayrılmış vazoya takıldı gözlerim . Taş misali kalakaldım öyle. Gözlerim büyük bir savaşın ortasında mücadele ediyordu.
Görmem gereken noktaya bakmak istemez gibi.
Hani bazen kaçmak isteriz bazı şeylerden. Yüz yüze gelmekten korktumuz olayalar, durumlar gibi .

Çıkmaz bir sokaktan kaçmaya çalışırken girdiğimiz , hiç bilmediğimiz sokaklar...
En sonunda bizi bekleyen o boş duvar ... bizi bir labirente kapatan o duvar ....

*Çıkmaz sokağımız .

Hafifçe odada dolaştı gözlerim , kaçıyordum dört duvardan ne kadar kaçabilirsek o kadar kaçıyordum.

Bir saniye, gözlerimin takılı kaldığı bir saniye...
Bir insanın bir nefesi bir saniyeyle alınırmı,
Bir insanın bir saniyeyle bütün sokaklarının , hatta tüm şehrinin ışıkları karanlığa bürünebilir mi ,
Bir insanın bir saniyeyle hayatı su buharı misali , yok olabilir mi ?

Kalbim adeta bir elle sıkılıyor canım yanıyor... hissediyorum her anıyla  hissediyorum bunu .

_

Gözlerimin önünde kanlar içinde yerde yatan kişi benim annem olabilirmiydi. Beynimin bana oynadığı bir oyun sanki.
Milyonlarca filmlerin sahnelerini süsleyen o nefes kesici an , okuduğum çoğu kitapta satırları dolduran o anı yaşıyordum sanki. Dahada fazlası tek bir kelimeyle anlatabilinirmi bu gördüğüm.

"Arya benim gördüğümü sende görüyormusun ? "

Görüyormuydum melisin gördüğünü.
Ne görüyordu ki şuan o,
Sadece görüyormuyduk peki?
Beynimdeki sesler ne kadar fazlaysa suskunluğumda o kadar fazlaydı işte. Ne konuşmak ,ne yürümek, ne yaşamak.
Hevesim kalmadı bir an da hiç bir şeye, yok olmak istiyordum sadece ,var olmamın bir önemi kalmamıştı .
Varlığım yitirince kendini, yokluğun kollarına bırakmak istedim kendimi.
Küçükken düşerdim dizim kanardı yavaş yavaş. Hafif bir sızı hissederdim. Acı olarak adlandırdığımız o his şuanda benim kafamda farklı bir sekil aldı. Acı aslında çok farklıydı. Seni içten içe yok eden, bedenin sanki kocaman bir el ile sıkılıp bir köşeye atılması gibi. Her nefesinde bir bıçağın saplanması gibi...acıyla çırpınırken ağlayamayışımız gibi...

Yavaş yavaş ürkekçe adım attım. Bir adım daha... ve bir adım daha...Yavaşça diz çöktüm annemin hareketsiz duran bedeninin yanına. Yüzüne baktım, bembeyaz tenine.
Dudaklarımı hareket ettiremiyordum. Anlayamıyordum. Çevremde olup biteni anlayamıyordum. Biteni.... bitmişmiydi? Virgülün rolü buraya kadarmıydı? Noktanın zamanımıydı hayatın bizi ait ettiği cümle için ?
"Anne virgülün rolü bittimi gerçekten de "
Zar zor dudaklarımın arasından çıkan fısıltılı sesim benden değilde çok uzaklardan gelmişti sanki.
Titreyen parmaklarımı annemin elinin üzerine koyduğumda teninin normalden daha soğuk olduğunu farkettim. Ona dokunduğum an bedenimde bir soğukluk hissettim.
Üşümeyi severdim ben hissizleştirir her zaman beni. Bu defaki öyle bir üşüme değil!
Saç diplerime kadar titriyorum, tek bir dokunuş ile! mümkünmü böyle bir şey diye düşündüm. Başımı annemle birleşen ellerimize indirdim.
Ben annemin cansız bedenine dokunuyordum!
Ben annemin cansız bedenine dokunuyordum!

Sessiz ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin