İyi okumalar.
Jung.Hoseok:Kapımın önünden çekilin Min Yoongi.
Jung.Hoseok:Sizi görmek istemiyorum.
Mr.Min:Aç kapıyı lütfen.
Mr.Min:En azından cama çık.
Yüzünü görmeden gidemem.Jung.Hoseok:Yağmur yağacak.Daha fazla beklemenizi tavsiye etmiyorum.
Mr.Min:Lütfen...
Mr.Min:Seni seviyorum.
Jung.Hoseok:Yoongi git!
Mr.Min:Gitmeyeceğim.Gerekirse sabaha kadar beklerim.Seni görmem lazım.
Burnumun ucuna düşen yağmur damlasına aldırış etmeden bakışlarımı elimdeki telefondan çekip ışıkları yanan eve sabitledim.
"Sen inatçıysan ben daha da inatçıyım.
Gitmeyeceğim."Bekledim,bekledim,bekledim...Minik damlalar yerini sağanağa bıraktığında bile Hoseok için aynı yerimde beklemeye devam ettim.O da ara sıra kıpraşan perdelerin ardından görmediğimi zannederek gizlice beni izlemeye devam etti.
Evet,onu seviyordum.Hem de her şeyden daha çok.Bu hissettiklerim, basit hoşlantılar ve bir kaç aylık heveslerden çok daha fazlasıydı ve ben ilk defa birine karşı böyle şeyler hissediyordum.
Konu o olunca beynim kontrolünü kaybediyor ve çevresindeki herekese kuduz bir it gibi davranmaya başlıyordum.Beni kendine öyle bir bağlamıştı ki söyledikleriyle kalbimi kırıp ağzıma sıçsa bile yine de peşini bırakamıyordum.Sanırım 'köpek gibi sevmek' dedikleri şey buydu.Ne olursa olsun pes etmeyip sürünerek sevmeye,
ona zarar gelmesin diye uğraşıp sahiplenmeye devam ediyordunuz...Burnumun ucundan akan yağmur sularını ıslak ceketimin koluyla sildim.Bunun pek bir faydası yoktu.Yağmur aynı hızla yağmaya devam ederken burnumun ucuna yeni yağmur damlaları dizildi.Dudaklarımı birbirine bastırdım.
Emin adımlarla evinin kapısına yaklaştım.Gerçekten onu görmem lazımdı.İsterse bunun için kapısının önünde it olup sabah olana dek beklerdim ama ben sabrımın son demlerindeydim.
Sabahki kavga yüzünden eklem yerleri yara dolu olan elimi kapıya vurmak için kaldırmıştım ki içerden gelen bir hıçkırık sesi işittim.O da benim gibi kapının önünde dikiliyor olmalıydı.
Burnumun ucu sızladı.İlk defa akşamın soğuğu ıslak bedenime işledi o an.
Yağmurun altında saatler birbirini kovalamışken ilk defa üşüdüm.Elimi sertçe kapıya geçirdim.Bu hareketimle içerideki hıçkırık birden kesildi,yerini sessizlik aldı."Aç kapıyı meleğim.Gözyaşlarını öpmeye geldim."
"Gi-git Yoongi.Seni yanımda istemiyorum."Cansız sesi kulaklarıma ilişti.Fısıltı gibiydi daha çok ama etkisi büyüktü.Boğazıma bir yumru otururken patlak dudağımın acısını umursamadan burukça gülümsedim.
Söylediği şeylerin ne denli canımı yaktığının farkındaydı.Benimle sadece canımı yakmak için konuşuyordu zaten...O beni,benim onu sevdiğimin çeyreği kadar sevmiyordu."Gidemem ki,"dedim gözyaşlarımın arasında bir yerlerde."Tek damla gözyaşına dünyayı yakarım demişken nasıl giderim?Üstelik seni ağlatan da bendim."
"Yoongi,lütfen."Sesi daha yakından geldi bu sefer.Onu duymazdan geldim.
"Aç kapıyı Hoseok.Sadece gözyaşlarından öpeceğim."
"Yoongi,"dedi tekrardan.Bu sefer kapı hafifçe aralanmış ve ağlamaktan kızarmış gözleri yavaşça ondan farksız olmayan gözlerimi bulmuştu.Yeşil irislerindeki tereddütü farkedince omurgamdan aşağı bir ürperti aktı.
Belki vazgeçip kapatır diye can havliyle kapıyı tuttuğumda ürküp gözlerini kırpıştırdı.Sonrasında yeşilleri yaralı elimi,ardından da patlak dudağımı bulmuştu.Bakışları yumuşadı suratıma bakarken.Ondan beklemediğim bir cesaretle kapıyı tamamen açtı,bir kaç adım yaklaşıp toparlak yüzümü minik elleri arasına aldı.Gözlerim büyürken titredim.
"Canınız ço-çok acıdı mı Min Yoongi?"Titrek sesi kulaklarımı okşadı.
Tanrım...O beni umursuyor muydu?"Artık acımıyor."dedim annesi yaralarını öpmüş bir çocuk edasıyla.
Acı ile karışık minik bir tebessüm etti.
Bu sırada kısılan gözleri inci tanelerini özgürlüğüne bıraktı.Gözlerim inci tanesini takip ederken ardına bir tane daha eklendi.Bir tane daha,bir tane daha ve bir tane daha...Vereceği tepkiyi umursamadan ince dudaklarımı akıp giden incilerine dayadım.Öpücüklerim barikat oldu.İnci taneleri kesilip gitti şaşkın, titrek nefesleri arasında.Ses etmedi.Elleri sırtıma dolanıp ıslak ceketimi çekiştirdi sertçe.Dudaklarımı ıslak kirpiklerine bastırdım bu sefer de.Göz kapakları dudaklarım altında ezildi.
"Yoongi,"Dedi yavaşça.Benden cevap alamayınca inatçı bir çocuk gibi tekrarladı.
"Yoongi,"
"Yoongi,"
"Yoongi,"Yüzünden uzaklaşıp benim adım için büzülen kalp şekilli dudaklarına odaklandım.Islak ve kızarıktılar.
"Yoon-"Bu sefer cevabını ince dudaklarımı onun dudaklarıyla birleştirerek verdim.Yemin ederim bu,ölüm meleği canımı çekiyormuş gibi bir histi.Jung Hoseok'u öpmek can vermek gibi bir şeydi...
Yeşil irislerini örttü.Elleri yüzümü buldu tekrardan.Alt dudağını ağzım içine alıp emdim geri çekilmeden hemen önce.
Elleri hâlâ yüzümdeyken nefeslendik ve o, gökgürlerken asla unutamayacağım o şeyi yaptı.
Dudaklarımızı, kalp şekilli dudakları yaramı örtecek şekilde tekrar birleştirmişti...
Yoongi reis mutlu.
Yoongi reis umutlu...
Neyse olan Jimin'e oldu.Dayak yedi bal peteğim skdjeodj
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zweisamkeit▪︎Sope✓
Fanfiction"Ben Min Yoongi ama sen bana babacığım da diyebilirsin." Yavşak Yoongi içerir! Tamamlandı.