KAN KOKULU ADIMLAR
Eskişehir, Türkiye
İki bin on beş, On iki Mayıs
03:00
Gece adımların belirtisiydi...
O gece ne bir yağmur yağdı, ne de kötü bir olayın habercisi oldu. O gece ruhun şenlendiyi gecelerden biriydi.
Fakat bazen en büyük böyle zamanlarda gerçekleşir. O cinayeti biri işler, biri suçlu olur ama üçüncü şahıs hep kurban olurdu.
O gece gökyüzü göğsünü açmış bir kız gibi gözüküyordu. Yıldızlar ise o göğse ışığını gösteren benlerdi.
Genç adam bir eli siyah takımının cebinde sarhoş ve huzurlu şekilde evine gidiyordu. Hayatının en güzel gününü yaşamış, sevdiği kadına evlilik teklifi etmiş, karşılığında aldığı cevabın mutluluğu ile sırıtarak yıldızlara bakıyordu.
Sokak saatin geç olmasından dolayı boştu. Adamın evi Eskişehirin sıradan sokaklarından birindeydi.
Attığı her adımda hafif sonbahar rüzgarı bir dalga etkisiyle yüzüne çarpıp geçiyordu. Ara sokaklardan gece nöbetçileri olan aç köpeklerin havlaması duyuluyordu. Ve adam aklında bazı sorularla gidiyordu. Bunca şeyin baş verdiği dünyada kaygısız yaşadığını düşünerek, tuhaf olmuştu. Bazen çok sıradan olan hayatına üzülüyor, bazen ise şükrediyordu...
Evine çatmasına bir apartman kala, elini pantolonun ön cebine salıp anahtarı alacakken telefonuna bildirim sesinin geldiğini duydu ve heyecan onun tüm hücrelerini aynı anda kapladı. Anahtarı bir diğer avcuna saklayıp, telefonun kilidini açamaya çalışırken, garip bir ses duydu.
Hızla telefonun flaşını yakıp, sesin geldiği yönü aramaya başladı ama daha ışığı başka yöne salmadan, kendi kapısının önünde yatan bir beden gördü. Önce duraksadı. Fakat bir an bile düşünmeden o bedenin yanına yürüdü.
Geldiğinde bir şaşkınlık daha yaşamıştı. Beden bir kadına aitti.
Işığı bedenin üzerinde gezdirdi. Kadının siması anlaşılmayacak derecede kötü bir haldeydi. Gözleri mosmor olmuş, ağzının kenarlarından ve burnundan kanlar durmaksızın akıyordu. Üzerindeki kıyafetler ise parçalanmış bir haldeydi. Adam az önce sarhoş olmasına rağmen tüm bu sahne o halini yerle bir etmişti.
Bir kadının böyle halinin anlatımı tecavüz veya şiddetten başka bir şey olamazdı.
Çabucak bir dizinin üzerinde yere çöküp, ışığı kadının yüzüne sabitledi. Kadın baygın gibiydi ama ışık gözüne düştüğü an yine aynı sesle inlemiş ve hızlı nefes almaya çalışmıştı ama aldığı her nefeste ağız ve burnundan akan kanlar geri akıyor, boğulmasına neden oluyordu.
"Hanımefendi, beni duyuyor musunuz?" Diye çaresiz bir sesle sordu adam.
Kızdan ses bile çıkmadı ve adam da bir şey daha söylemedi. Ama bildiği tek bir şey vardı: bu kızı burada böyle bırakamazdı ve bilmediği bir şey de vardı: bu andan sonraki hayatı önceki gibi olmayacaktı.
Bu gece saat üçün on ikinci dakikasının, birinci saniyesinden sonra, bir daha bu geceye ulaşamayacaktı.
📌
Lütfen, lütfen ve lütfen OY/YORUMLARI ihmal etmeyin.
Leyla ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN KOKULU ADIMLAR
Teen FictionSadece gecenin rahminde güneş gelişir... Sadece gecenin karanlığından sabah gelir.