ÖZEL BÖLÜM.

43 9 4
                                    

Evet tatlışlarım. Sizi geçmişe dair bir bölüm  baş başa bırakıyorum. Kısa bir bölüm olacak.Fazla konuşmayacağım çünkü bölüm sonuna saklıyorum.^^

...

Ben Ege Zorlu. Metin Zorlu ve Melisa Zorlunun biricik oğlu... Ve Selin Zorlunun hem abisi onun gözünden ise kahramanı.Aslında güzel bir hayatım vardı.Taki o güne kadar. 2010 senesi Temmuz ayının 13'ü

 Babam her zaman ki gibi şirkete gitmişti.Evde annem ben ve Selin dışında kimse yoktu.Kahvaltımızı yapmıştık. Selin her zaman ki gibi benimle oyun oynamak istiyordu.Ama o an oyun oynamadım onunla Çünkü babamın bana doğum günümde aldığı o bordo deftere bir şeyler yazıyordu. Selin... Selin ile ikimize aynı anda baktığınızda bizim kardeş olduğumuzu anlayamazsınız. Benim yeşil gözlerimin aksine onun kopkoyu kahverengi gözleri  benim kumral saçlarımın yanında onun beline kadar uzun siyah saçları... Ama o kadar güzeldi ki. İnanamazsınız.Sanki kalbinin temizliği yüzüne vurmuştu.Onu reddettiğimde ise bana hiç kızmazdı. O günde hiç kızmadan sessizce yanımdan gitti. Aradan yarım saat geçti geçmedi.Annem odama gelip.

"Ege ben Seline dün akşam dişçiye götürmek için randevu almıştım.Biz 1 saate gider geliriz.Sen bizi evde bekle tamam mı?" Hiç itiraz etmeden:

"Tamam anneciğim." Annem yanağıma bir öpücük kondurup odadan çıktı. Annem çıkar çıkmaz Selin odaya girdi. Yüzü bembeyaz olmuştu. Ben de:

"Selin ne oldu güzelim." dedim

"Abi annem beni dişçiye götürecek." Sözünü tamamlar tamamlamaz gözünden bir damla yaş düştü.

"Güzelim sen dişçiden mi korkuyorsun?"

"Evet."

"Ama korkacak bir şey yok ki."

"Var korkacak bir şey. Onların çok sivri aletleri var."

"O sivri aletler senin canını acıtmaz ama."

"Acıtır."

"Sen bana güvenmiyor musun yoksa."Yüzüme öyle masum bakıyordu ki.

"Güveniyorum."Sonra yanıma gelip bana sıkıca sarıldı. Kapının oradan annem Seline sesleniyordu.

"Kızım hadi çıkalım."Selin son kez yüzüme bakıp koşarak odadan çıktı.  

Bende  1 saat boyunca bilgisayarımdan oyun falan oynadım.
O an kendi kendime dedim ki 1 saat geçeli bayağı oldu niye gelmediler.
Sonra geri belki bir yere uğramışlardır. Saat 2 oldu 3 oldu. Artık aklımdan kötü senaryolar geçmeye başlamıştı bile... Ama her şeye rağmen kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Sonuçta ne olmuş olabilirdi ki. Saat 4 oldu hatta 5.
Ne babam gelmişti ne de annem ve Selin. Artık bir şey olduğundan emindim. Emindim çünkü beni bu kadar saat boyunca yalnız bırakmayacaklarını biliyorum.Saat 7.30 olmuştu.İlk önce bir anahtar sesi sonra ise gıcırdıyan kapının açılması.
Oturduğum yerden heyecanla kalkıp koşarak kapıya gittim.Kapının eşiğinde bir eli duvarda diğer eli ile  ise yüzünü saklayan... Babamı gördüm.
Annem yoktu... Selin yoktu. Sadece şaşkın bir şekilde babamdan duyacağım bir kelime bekliyordum.
Dikkatli bir şekilde babamı incelerken
elinde sıkıca tuttuğu bir şey farkettim.
O şey benim Seline aldığım hayat ağacı kolyesiydi. Onu... Onu çok severdi. Artık merakıma yenik düşerek:

"Baba annem ve Selin nerede?"

İşte o an hayatımda unutamayacağım bir şey oldu. Benim dağ gibi babam gözlerimin önünde dizlerinin üzerine
düşüp... Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. İşte o an dedim ki. Bir şey oldu. Anneme ve Seline bir şey oldu.
Hemen önümde dizlerinin üzerine yıkılan. O benim babam. Siz hiç babanızı hıçkıra hıçkıra acı çekerek ağladığına şahit oldunız mu? Hem de sadece 10 yaşında. 10 yaşında hayatın gerçeklerine şahit oldunuz mu? Babam kafasını hafifçe kaldırıp ağlamaktan kızaran gözleriyle bana bakıp o cümleyi kurdu.

"Ege, oğlum. Annen ve Selin bir trafik kazası geçirdi."

O an yemin ederim kalbim durdu. Nefesim kesildi. Dilim tutuldu. Sadece sol gözümden bir damla yaş düştü. Babam devam ederek:

"Doktorlar kurtaramadılar."

Beynimin içinde dönen o kelimeler her hatırladıkça acı veriyor. Ve o acı her seferinde katlanıyor.Bir çığ gibi büyüyordu.

Doktorlar kurtaramadı
Doktarlar kurtaramadı
Kurtaramadı...

Ve sonra hiç bitmeyecek bir acı. Hayatımın sonuna kadar...

...

Ve hepimiz yıkıldık. Bu bölümü yazarken nasıl 10 yaşındaki bir çocuğa böyle bir acı yüklerim ki diye düşünmedim değil. Ama hayat işte...
Evet tatlışlarımngüya ben bu bölümü 500 okunmaya özel yazacaktım. Ama şuan itibari ile
600 okumayı geçmiş bulunmaktayız.👏👏👏 Hepinize çok teşekkür ediyorum.😍😍

Oy vermeyi unutmayın.
Düşüncelerinizi de yazmaktan çekinmeyin.

Kendinize çok çok çok iyi bakın.Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 20, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ege'nin DeniziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin