5 YIL SONRA
HermioneMalfoy: Sizi tatlı ördeklerim siziii ♡<♡
728.093.271beğeni 581.442yorumDracoMalfoy: İkiside Slytherin'in gözdesi olacak belli ;)
↪HermioneMalfoy: Ama Slytherin olmayadabilir unutma!
↪DracoMalfoy: Hiçbir Malfoy Slytherin dışında bir binada olmadı :)
GinnyWeasley: Sizin tam birleşmeniz olmuş ya çok tatlılar
PansyParkinson: Harbiden baksana hem kıvırcıklar hem sarışınlar hem de masmavi gözleri var
HarryPotter: Herm'e daha çok benzemelerini isterdim
↪RonWeasley: Zekasını alır boşver Harry.
LunaLovegood: Çok tatlılar, ikinize de benziyor. Harika çocuklar
NevilleLongbottom: Waow özlemişim tatlılıkları :)
TheodoreNott: Hanimiş yiğenler hanimiş benim pancacıklarım ejderhalarım hanimişş
↪DracoMalfoy: Olm bu ne lan?
↪GinnyWeasley: Panda ne alaka Theo? :))
↪LunaLovegood: Asıl ejderha ne alaka?
↪PansyParkinson: Senin Slytherin ruhun nereye kaçtı lan!
FLACKBACK
Hermione, kendini ardındaki boşluğa attığında hayatının aşkı onu öylece izliyordu. Ne kadar bildiği büyü varsa uygulamış fakat koruma kalkanını aşıp onu kendisine getirememiş.
En sonunda aklına gelen fikirle donmuş kalmış. Eğer olursa hayatının aşkı yaşayabilirdi belkide. Ama olmazsa... kendi ağır yaralanabilirdi. Hatta ölebilirdi.
Belirli olan birşey varsa da Draco'nun şu anda Mione'si dışındaki kimseyi düşünmüyor olmasıydı. Ne düşünüyor ne de hayal edebiliyordu.
Zaten böyle olmaz mı? Kendini bağladığın, hisslerle birliktelik kurduğun, herşeyini feda edebileceğin kimleri kendinden önce düşünmez misiniz?
Kendi hayatınızı o kişi için harcamayı, düşünmeden bile emin olabilir misiniz?
Draco şu anda emindi...
Asasını elinde sıkı sıkıya tutarken düşledi tam Herm'in atladığı yeri. Öyle düşledi ki canlandı birdenbire.
Yukarıda hâlâ yavaşça aşağıya süzülerek düşen hayatının aşkına bir büyü daha fısıldadı ve tuttu incecik belinden. Tuttu sıkıca ki bir daha bırakamasın beni diye düşünürken...
Açtı önce gözlerini korku dolu ifadesiyle, süzdü sevdiği adamı öylesine uzun süreçle. Sonra etrafına baktı, inceledi yeri göğü. Yüzümdeki korku ifadesi bıraktı şaşkınlığa.
"İyiki koruma büyüsünü kulenin aşağısına kadar uzatmamışsın sevgilim..."
Yüzündeki şaşkınlığı bırakıp yasladı kafasını, sevdiği adamın göğsüne...
İkiside orada durmuş, hayat kokularını alıyorlardı derincesine. Çekip çekip soluyorlar onları mayıştıran birbirlerinin kokusunu.
O günden sonra Hermione, bir daha intiharı denememişti. Zaten Draco'da onu gözünün önünden ayırmıyordu.
İlk önce Hermione, Draco'yla bir ilişki için süre istedi ki bu yaşananlardan sonra en doğal hakkıydı bu. Dinlenmesi gerekiyordu hem ruhu hem bedeni.
Hermione, Dumbledore'den rica edip muggle dünyasına geri dönüp bir süre ailesinin eski evinde vakit geçirdi. Bu ev onlarsız çok boş geliyordu.
Sonra bir psikoloğa gidip kendini, Draco'yu, ailesini ve olanları anlattı. Birkaç ay boyunca tedavi gördü ve kendini hazır hissettiği bir zamanda eski evine veda edip çıktı yollara.
İlk önce Weasley'lerin evine gitti. Tüm bu süreçte çok mektup almıştı onlardan fakat cevap vermek içinden gelmiyordu. Onu sıcacık aile şefkatiyle karşıladılar ve içeriye buyur ettiler.
Daha sonra Harry'e mektup yazıp onun, orada kalmaya başladığını yazdılar. Harry mektubu alır almaz gelmişti yanlarına.
Böylelikle altınüçlü yine bir arada olmuştu. Tabi yanlarında biricik arkadaşları ve Harry'nin nişanlısı sıfatıyla Ginny de bulunuyordu.
Birkaç hafta beraber vakit geçirdiler. Bu süreçte muggle evinde neler yaptığını, psikolog macerasını anlattı.
Daha sonra artık vakti geldiğini düşünerek cisimlendi o ihtişamlı Malfoy Malikânesine.
Cisimlenirken aklına her zamanki gibi o gün Draco'nun onu nasıl kurtardığı aklına geldi. Hafif bir tebessümle baktı eve.
Merdivenlerden koşar adım çıkıp bastı zile. Kapıyı bir ev cini açtığında içeri girip montunu askılığa astı. Ev cinine Draco'nun nerede olduğunu sorup koşar adım odasına gitti.
Onu çok özlemişti ve her adımında onun kokusunun attığını hissediyordu.
En sonunda kapalı bir kapının üstünde D.L.M harflerini gördüğünde önce durdu. Acaba şu anda ne yapıyordu?
Yavaş yavaş yanaştı kapıya ve açtı sessizce kapıyı. Onu yatağının ucunda bie resme bakarken buldu.
Öyle derincesine bakıyordu ki geldiğini fark edememişti bile. Bu da Herm'in işine geldi ve izledi onu öylece. En sonunda kendini toparlayarak girdi içeriye.
"Theo eğer sensen git başımdan."
Başını kaldırmadan söylediği bu sözler Herm'i güldürmüştü. Onun gülüşünü duyan Draco ise donup kalmıştı.
Yavaşça kaldırdı başını. Önünde, tam önündeydi az önce resmiyle hasret gidermeye çalıştığı sevdiceği.
İkisininde gözleri dolu dolu öylece dikiliyorlardı...
Sonra birden gülümsedi genç kız, ardından da genç oğlan...
İkisi de yanaştı birbirine hızla ve en sonunda buluştu bedenler..
Öyle bir sarılmaydı ki bu ikisi de hem ağlıyor hem de yüzlerindeki dopdolu gülümsemeyi sindiremiyorlardı.
Böyleydi işte onların kavuşma anları. Herşey bir sırla başlamıştı aslında. Kaçarlardı birbirinden, aşklarından. Bahsetmezlerdi kimseye.
Yine de oldu olacak, birleşti bu iki aşık. Belki geç oldu ama sonucunda ikisi de mutluydu.
Kim bilebilirlerdi ki bu hikayenin mutlu sonla biteceğini?
Kimsenin edemediği tahmini bu iki gencin aşkı başardı. Yıktı tüm duvarları, aştılar tüm engelleri.
Ve başardılar mutlu olmayı en sonunda...
^^Evettt, sonumuz nasıldı acaba?
^^Şimdi size ufak bir yazar öğüdü. Öncelikle kesinlikle bir şeyi başına göre yargılamamanızı istiyorum. Eğer bir şey istiyorsanız o şey her ne ise onun için mutlaka çabalayın. Hiç iyi gitmese de çabalayın ki en azından denedim dersiniz. Ama unutmayın ki siz isterseniz her şeyi başarabilirsiniz. Ben bunu öğrendim tecrübelerimden. Her ne konusu olursa olsun çabalayın ki başarın. Geriye bakıp harcamayın güzel anınızı.
~İyi dileklerimle sonra görüşmek üzere...♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAD GİRL {TEXTİNG}
Fanfic{Tamamlandı.} İntihar... İki kalp birbirini çok severse intiharı önleyebilir mi? Tarih: 12.03.2020