15❦

510 96 16
                                    

Kavak ağacının altında neredeyse onbeş dakikadır oturan Seungmin, arkadaşının neden hala gelmediğini düşünüyordu.

Kafasını yukarı kaldırarak kara bulutları inceledi. Annesi yakında kar yağacağını düşünüyordu. Havaya bakılırsa da yakında yağacak gibiydi.

Kar yağdığında buluşamayabilirlerdi. Aslında Seungmin kar varken buluşmamaları gerektiğini düşünüyordu zira gözlemlediği kadarıyla Hyunjin çok çabuk üşüyordu ve hasta oluyordu. Seungmin onun hastalanmasını istemiyordu.

Elleri üşümeye başladığında hırkasının kollarını ellerine dek çekip sırtını çite yasladı. Hyunjin'in artık gelmeyeceğini düşünüyordu. Başına kötü bir şey mi gelmişti ya da yine hasta olmuştu ve Annesi onu okula göndermemiş miydi?

Ellerinde ki topla oyun oynayan arkadaşlarına döndü. Çok eğreti duruyorlardı. Bu düzen ne zaman sona erecekti? Hiç bitmezse insanlar hep böyle robot gibi mi olacaklardı. Ya da kimse buna karşı çıkmayacak mıydı?

İç çekerek kafasını yapraklarını dökmüş kavak ağacının dallarında gezdirdi. Dalları neredeyse okula değmek üzereydi, onu yakında budama kararı alabilirlerdi ve bu da burada bir süre yalnız kalamayacakları anlamına gelirdi. Ancak kar yağarsa da bunu ertelemek zorunda kalırlardı ve en azından Hyunjin ve Seungmin'in birbirlerine veda etme şansı olabilirdi.

Seungmin sırtına dokunan elle irkilerek arkasını döndü.

"Korkuttum mu?" ona gülümseyerek bakan Hyunjin'i gördüğünde mutlu olmuştu.

"Önemli değil." çite dönerek Hyunjin'in karşısına oturdu.

"Üzgünüm çok geç kaldım... Öğretmenimiz sanat lisesine gitmek isteyenlerle konuşmak istediği için kalmak zorunda kaldım ama düşündüğümden fazla konuştu..." lise'ye geçmelerine bir yıldan az kalmış olması Seungmin'i geriyordu.

"Sorun değil. Yemeğini yedin mi?" Hyunjin, Seungmin'in ilgili tavırlarını seviyordu. Her ne kadar suratına hep ifadesiz tutsa da onunla konuşurken mutlu hissediyordu.

"Yedim. Sen?" Seungmin kafasını sallayarak onayladı. Hyunjin'in enerjisi her zamankinden daha yüksekti ve bu Seungmin'in hoşuma gitmişti.

Zil sesi kulaklarına geldiğinde Hyunjin yüzündeki gülümsemeyi silerek dudaklarını birbirine bastırdı.

"Üzülme, Hyunjin. Yarın yine görüşeceğiz. Geç kalman sorun değil. Tamam mı? Lütfen gülümse." Hyunjin elini çite dayayarak Seungmin'in elini bekledi. Seungmin de elini koyduğunda parmaklarını kapattılar. Hyunjin'in gülümsemesi, gözleri birleşmiş ellerindeyken geri yüzüne yerleşti.

"O zaman, yarın görüşürüz Seungmin." Seungmin kafasını sallayarak, parlak gözleriyle ona bakıyorken Hyunjin onun dudaklarıyla değilde gözleriyle gülümsediğini düşünüyordu.

Ellerini ayırıp birbirlerine el sallandıktan sonra sınıflarına dönmek için yürümeye başladılar.

Seungmin gerçek hayatına dönmek adına kafasını hafifçe iki yana salladı. Onun için kavak ağacının altı bambaşka ve tamamiyle kendi gibi hissettiği ayrı bir dünyaydı ve yakında dünyasını terk etmek zorunda kalacaktı. Bu onu üzüyordu ancak mutlu son için hayatına devam etmesi gerekiyordu.

*

hikayeyi mahvettiğimin farkındayım, bu beni üzüyor:"( birde kısa olduğu için üzgünüm🥺

lütfen yorum yapın🥺

sizi seviyorum, kendinize cici bakın. 🧡

iki farklı hayat. ❦hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin