Neredeyse herkesin öğlen yemeği yediği saatlere giriş yaptığımızda yapmayı unuttuğum ödevime lanetler okuyarak kütüphaneye doğru yola çıktım. Bu sırada Lisa'ya da onlarla yemek yiyemeyeceğimle ilgili bir mesaj atmıştım. O da sonra tekrarlayabileceğimizi yazan bir mesaj atmıştı. Böylece Mina'yı görme şansımı da kaybetmiş olmuştum.
Sonunda derslerimin hepsi bittiğinde saat dörde geliyordu ve ben baş ağrısından ölmek üzereydim. Tanrı aşkına kimse bana üniversitenin bu kadar boktan bir yer olduğunu söylememişti....
İstemediğim derslere girmeyeceğim, ödevlerden ve ders çalışmaktan uzak, her gün partileyeceğim bir ortam olacağını sanıyordum. Her gün partileme kısmı birazcık doğru olsa da bu final dönemi deli ders çalışıp her hafta aptal ödevler yaptığım gerçeğini değiştirmiyordu.
Eve doğru yürürken çalan telefonumla birlikte düşüncelerimden sıyrılıp kimin aradığına baktığımda telefonumda kayıtlı olmayan birinin beni aradığını gördüm.
Telefonumda kayıtlı olmadığı için aramasına cevap vermediğim numara beni tekrar aradığında yine aramayı yanıtlamadım ve sonra tekrar aradığını gördüğümde de telefonumu sessize alıp ceketimin cebine attım.
Muhtemelen defalarca arayınca benim dayanamayıp açacağımı düşünmüştü ama ben lanet derecede inatçı biriydim ve daha da önemlisi konuşacak halim yoktu. Sadece uyumak istiyordum. Eve gitmek ve uyumak.
Eve geldiğimde ayakkabılıkta benim veya Momo'nun olmayan bir düzine ayakkabıyı gördüğümde önce şaşırsam da sonra bugün kızların bize geleceklerini hatırlamıştım ve bu lanet cuma gecesini lanet bir slumber parti gecesine çevireceğimiz anlamına geliyordu...
Tanrı aşkına sadece uyumak istemiştim, sadece uyumak.
Ev anahtarımı girişteki küçük kutuya fırlatıp içeriye girdiğimde mutfaktan gelen mükemmel yemek kokuları iyi ki kızlar bize gelmişler dememe sebep olmuştu bile.
Mutfağa girdiğimde önlüklerini takmış yemek yapmakla uğraşan arkadaşlarımı görmüştüm. Jihyo da beni gördüğünde büyük bir gülümsemeyle bana bakmış ve "Hoş geldin" demişti. Tam ona yanıt vereceğim sırada benim geldiğimi henüz fark etmemiş olan ve dolaptan sebze çıkartan Irene hızlıca Jihyo'ya dönmüş ve yüzünde ki korkulu ifadeyle "Aman tanrım şimdi de kendi kendine konuşmaya mı başladın?" diye sorup biraz soluklanmış sonra yüzüne üzgün bir ifade yerleştirip tüm arkadaşlarının tertemiz delirdiğiyle ilgili birkaç cümle kurmuştu. Jihyo'ysa ona acıyarak bakmış ve "Ah canım..." demişti.
Sonunda hep birlikte kurduğumuz sofraya oturduğumuzda Jeongyeon tabağına bakmayıp Jisoo ve Rosé ile sohbet eden Joy'un tabağına çubuklarını uzatmıştı. Bunu gören Irene ona onaylamayan bir bakış attığında Jeongyeon bunu hiç umursamamış ve Joy'un tabağında ki büyük et parçasını kendi tabına aktarmıştı ardından da bana dönüp dudaklarını oyantarak mükemmel bir hırsızım demişti.
Bu sırada onum bana bakmasından yararlanan Dahyun, Momo'yla olan sohbetinden sıyrılıp Jeongyeon'un çaldığı eti ondan çalıp kendi tabağına koymuştu. Jihyo'yla Irene bunu görünce gülmeye başladıklarında bir süre sonra bizde onlara katılmıştık ve böylece bol kahkahalı bir yemek yemiştik.
Yemekten sonra hep birlikte salonda oturmuştuk ve ben oturduğumuzdan beri hangi filmi izlesek kavgası yapan arkadaşlarımdan bunaldığımda eve geldiğimden beri hiç açmadığı telefonumu alıp koltuklardan birine yerleşmiştim.
Telefonumu açtığımda 18 cevapsız arama ve 4 tane de mesaj olduğunu görüştüm. Hepsi de beni okuldan çıktığımda arayan numaraya aitti. Bu ne sikim diye düşünerek mesajlar kısmına girdiğimde asıl şoku o zaman yaşamıştım.
+82xxxxxxxx
Aptal
Neden aramalarıma cevap vermiyorsun
Aramaları görünce beni ara
Bu arada ben Mina
Numaramı nereden buldunNumarayı kaydet✔
+82xxxxxxxx olan numarayı Mina
olarak kaydettiniz.Mina'nın beni aramasına mı şaşırsam numaramın onda olmasına mı diye düşünürken tekrar gelen aramayla ne yapacağımı şaşırmıştım. Telefonu açacağım sırada hala bağırarak film kavgası yapan arkadaşlarıma, konuşma grubunda bahsettiğim Mina'nın beni aradığını söyleyip onların susmasını sağlamıştım. Tabi o sırada telefon çoktan kapanmıştı.
Tekrar aramasını beklemeden ben aradığımdaysa telefon çalmaya başladıktan iki saniye sonra açılmış ve Mina'nın yine bir partide olduğunu anlamama sebep olan yüksek müzik sesi evimin salonunda duyulmuştu. Çünkü aptal arkadaşlarım Mina'yı aramaya başladığımda bana hoparlörü açtırmışlardı. Sonra da etrafıma oturup sanki biraz önce birbirlerine bağıran film, kavgası yapan onlar değillermiş gibi sessizce Mina'nın telefonu açmasını beklemeye başlamışlardı.
Mina sonunda konuştuğunda düşüncelerimi bir kenara bırakmak zorunda kalmıştım. "Chae o telefonu süs olarak mı taşıyorsun, niye aramalarıma cevap vermiyorsun?"
Sinirli bir şekilde konuştuğunda sinirli sesinin ne kadar seksi olduğunu düşünürken tam ona cevap vermek için ağzımı açtığımda tekrar konuşmaya başlamasıyla açtığım ağzımı kapatmak zorunda kalmıştım.
"Her neyse. Atacağım konuma gel kızlar seni bekliyorlar, öğleni telafi etmek istiyorlarmış." diyen Mina'ya gelemeyeceğimi çünkü arkadaşlarımla birlikte olduğumu söylediğimde solumda ki Irene ve sağımda ki Rosé aynı anda koluma yumruklarını geçirmişlerdi.
Ben onlara kötü kötü bakarken Mina "O zaman arkadaşlarını da getir." demiş ardından da telefonu yüzüme kapatmıştı.
686 kelime.
Selam bebişkolar ben geldim. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Sonraki bölüm.....
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum öpüldünüz<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yedi dakika ↦ michaeng ✔
Fanfiction"Şişeyi çeviriyoruz ve şişenin uçlarının gösterdiği iki kişi dolaba giriyor. Yedi dakika sonra çıkıyorlar. Dolapta ne yapacakları kendilerine kalmış. Oyun bu, hadi başlayalım." Jennie'nin konuşmasından sonra şişeyi döndürmesiyle de oyun başlamıştı...