2 yıl önce
Han Nehri"So hyun bekle!" Genç kız duyduğu sese aldırış etmeden sinirle yürümeye devam etti. Oğlan hızla kıza yaklaştı ve bileğinden tutup onu kendine çevirdi. " Beni dinle lütfen!" kız sinirle oğlanın suratına bakarken bileğini kaba bir hareketle oğlanın elinden kurtardı." Joon gi konuşmak istemiyorum!" kız arkasını dönmek için tam hamle yapmışken genç oğlan kızı omuzlarından tuttu ve onu kendine çekti. Tüm gücüyle kıza sarıldı ve titrek bir sessle kızın kulağına doğru konuştu "Nefret et benden, kır beni izin ver nasıl hissettiriyor öğreneyim." genç oğlan titrek bir nefes verdi "Kurtar beni." kız boynunda hissettiği ıslaklıkla olduğu yerde kaldı. Ne sarıldı ne itti. Genç oğlan sessizce ağlarken o sadece durdu. Genç oğlanın sessizce yardım dilenişlerini dinledi. "Seni seviyorum, seni seviyorum..." genç oğlan durmadan tekrarlarken Kız sonunda pes etti. Göz yaşları özgürce aktı al yanaklarından. Sıkıca sardı güçsüz kollarını tek dayanağına. Oğlan yıkılmayı bıraktı kız ise anlık öfkesini. Genç oğlan sevdiği kızın kokusunu içine çekerken burukça gülümsedi. Kız yüzünü oğlanın omuzuna kapattı ve sessizce ağlamaya başladı. Ay ışığı etrafı soluk bir ışık yayarken genç oğlan kızın kulağına en sevdiği şarkıyı fısıldamaya başladı. Kız dinledi. Genç oğlan söyledi. Kız, genç oğlana daha çok sokuldu. Genç oğlan şarkıyı söylerken aniden gerildi ve durdu. kız kafasını yavaşça oğlanın omuzunda kaldırdı ve kollarını geri çekti. Genç oğlan dizlerinin üzerine düştü. Kız korkuyla hemen önüne çöktü. Genç oğlanın eğik olan kafasını eliyle tuttu ve kaldırdı. Aşkın tamsili olduğu söylenen o renk. Sevdiği adamın dudaklarının arasından dökülüyordu. Kız korkuyla oğlanı sarstı. Genç, kızın gözlerine baktı. Gülümsemeye bile zamanı yokmuşcasına tekrardan hızla kapattı gözlerini. Kız korkuyla gence sarıldı ve uyanması için yalvardı. Göz yaşları ve üzüntüsü sessizliğini bozmuştu. Kız yardım ararcasına etrafa bakındı. Karanlığı aydınlatan soluk ay ışığının hüküm sürdüğü bu yerde ikisinden başka kimse yoktu. Kız oğlana daha sıkı sarıldı. "Joon gi uyun! Lütfen! Söz veriyorum bir daha sana kızmayacağım!" kız yüzünü gencin goğüsüne yasladı. Genci kendine daha da yaklaştırmak için çabalarken yerin kızıla boyandığını gördü. Korkuyla ellerini oğlanın sırtından çekince. Aşkın dolgun rengini beyaz ve güçsüz ellerini ele geçirdiğini gördü. Genci hızla ters çevirdiğinde ise kurşun deliğini.
2 yıl sonra
SeulSo hyun'dan...
"Küçük hanım, Bay Young geldi." oturduğum yatakta kırpırdandım ve olumlu anlamda kafa salladım. Hizmetli odadan çıkarken yavaşça yataktan kalktım. Aynanın karşısına geçtim ve üzerimi düzelttim ardından yavaş adımlarla odadan çıktım. Merdivenlerden inerken Bay Young'ın koltukta oturmuş saatine baktığını gördüm. İçimde oluşan garip hisse karşı koymaya çalışırken nazikçe öksürdüm. Bay Young kafasını yavaşça kaldırdı. Beni gördüğü an gülümsedi ve ayağa kalktı. "Hoşgeldiniz." elimi uzattığımda Bay Young elimi sıktı ve tekrardan oturdu. Hemen karşısındaki tekli koltuğa geçtim "Sizi dinliyorum" Bay Young elindeki kağıtlara göz geçirdi "Aslında bakarsanız bu söyleyeceğim şey belki de hiç hoşunuza gitmeyecek ama uzatmakta istemiyorum. Joon gi geçmişte bir çeteye üyeymiş." şaşkın bir ifadeyle suratına bakmaya devam ettim "Ama ölümünden bir hafta önce çeteden ayrılmış." şaşkınlığımı saklamaya çalışırken "Bunları nasıl öğrendiniz." diye sordum. Bay Young elindeki kağıtları masaya koydu ve benimle göz teması kurdu. "Joon gi'nin çetedeki yakın arkadaşı bunu söyledi aslında bakarsanız daha fazlasını öğrenmek isterdik fakat" bir an duraksadı. "Joon gi den özür dilediğini ona sahip çıkamadığını söyledi. Daha fazla vicdan azabıyla yaşayamayacağını dile getirdi ve telefonu kapattı. Ne kadar arasakta açmadı. Kısa sürede evini bulduk fakat o çoktan bu Dünyadan gitmişti bile." dolan gözlerimi saklamak amacıyla kafamı öne eğdim. Derin ama titrek bir nefes aldım ve bıraktım. Young oturduğu yerde rahatsız olmuşçasına kıpırdandı. Söylemek istediği bir şey vardı ama kendi içinde ikilemde kalmıştı. Ve sonunda ikilemi kazanan tarafa belli olmuştu "Vazgeçmeyeceksin değil mi?" Affallamış bir şekilde suratına baktım. "2 yıl oldu ve elimize katile dahil daha adam akıllı bir bilgi bile geçmedi." bunları hatırlatmak zorunda değildi. Her buluştuğumuzda Vazgeçme mi bekleyemezdi değil mi?! Sinirle dişlerimi birbirine bastırdım. "Başka söyleyecek bir şeyiniz yoksa..." Gözlerinin içine baktım. Gözlerini benden kaçırdı ve ayağa kalktı. Son kez baktı gözlerime, hiç bir şey söylemeden kapıya doğru ilerledi ve gitti. Sinirle masayı ittirdim. "Neden böyle olmak zorunda!" ellerimi açık olan saçlarıma götürdüm ve arkaya attım.
Heyo
Yeni bir hikaye ve konu.
İlk bölüm için umarım yeterlidir ve umarım sizde birazda olsa merak duygusu uyandırmıştır.Şimdilik bay bay~
My name is Azrail bur kokoş olanından
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cafuné
FanfictionTH: Kalbin kalbimden, ellerin saçlarımdan ayrılmasın. Açılay: Bunu bir zamanlar canımı alan kişi mi söylüyor?!