Bu sabah kendimi çok mutlu hissediyordum. Okula gitmek için uyandığımda geri yatağa yatıp servise geç kalmadım. Herkesi öpüp "Günaydın" dedim. (Benden beklenmedik bir davranış.) Servis beklemek için dışarı çıktığımda zıplayarak, dans ederek, bağıra bağıra şarkı söyleyerek etrafa gülücükler saçtım. Korktuğum köpeğin başını okşadım. Kedileri öpücüklere boğdum. Hem de nedenini bilmediğim bir mutluluk yüzünden. Gerçekten çok mutluydum. Galiba bugün olacakları hissettiğim için.
Okulda genelde uyuduğum derslerde hep parmak kaldırdım. Full dikkat hocaları dinledim. Önüme gelene çikolata ısmarladım. Çünkü çok mutluydum ben. MUTLU.
Bu kelime hiç alışık olmadığım bir şey. Çoğu zaman tam tersi olur. Ya da mutlu gözüken maskemi takarım.
Eve gelince okul formalarımı çıkarıp dolabıma astım. (Oysa ki fırlatırdım bir köşeye) Beyaz iç gösteren sıfır kol tişörtümle kot şortumu üzerime geçirdim. Mutfağa gidip kendime bol sütlü mısır gevreği yapıp afiyetle yedim.
2 saat kadar da ders çalıştıktan sonra sıra Bora'ya gelmişti. Sonuçta o Kanada'da ve o şuanda okulda. Her neyse. Facebook'u açtığımda 7 mesaj vardı. Hiçbirini tanımıyordum. Birii hariç. BORA.
"Özledim." Diye mesaj atmış. Ayrıca,
"Ne zaman gireceksin?"
"Gir artık ya uff."
"Sensiz vakit geçmiyor."Gibi şeyler de demiş.
Ben de,
"Ben de
dedim.
Ben de özledim. Senin gülüşünü,sesini,kokunu, ne kadar bilmesem de ben de özledim.
Bora anında cevap verdi.
"Sonunda girebildin. Çok özledim seni
Hayatımın en anlamlı sözlerini söyledi.
ÖZLEDİM.
Belki de hayatımın en aptalca şeyini yapıp şu cevabı verdim:
"Biliyorum AŞKIM, ben de seni çok özledim."
Ona ilk defa aşkım demiştim. Acaba ne diyecek? Kızacak mı? Yoksa gülüp geçecek mi? Belki de anlamını bilmediği için susar. Çok heyecanlıyım. Neden kızardım? Neden ateşim çıktı? Neden elim ayağıma dolanıyor? İlk defa böyle hissediyordum. Aşk mıdır bu? Yoksa aklımın bana oynadığı bir oyun mu?
" Ne dedin sen :D"
"Ben de özledim dedim."
Bilmemezliğe yattım. Kesin kızacak. Birdaha benimle ya konuşmazsa. Keşke demeseydim. Ama ona karşı hissettiğim duyguları da bir şekilde söylemem gerekiyordu. Of.
"Hayır ,hayır. Ondan hemen önce . Aşkım mı dedin? :D "
"Kim? Ben mi? Yok ya. Şey yanlış olmuş. Ben yazmadım. Uff. Açıkcası bilmiyorum. "
Galiba yine saçmaladım. Bir kelime birini bu kadar rezil edemez. Haksızlık .
"Bitanem . Açıklama yapman veya utanman çin söylemedim. Hoşuma gitti. Tekrar de."
O da bana bitanem demişti. Bitanem kızmadı. Hatta hoşuna bile gitmişti.
"A"
"Ş"
"K"
"I"
"M"Dedim.
Hepsini peşpeşe.
Çok saçma gözüküyor biliyorum. Ama o anladı. Ona olan aşkımı gördü."Yağmur"
Bana neden adımla hitap etti. Kesin başkasını seviyor, ya da bu ahmakça davranışımdan ötürü benimle konuşmak istemiyor. Yine ne yapıp ne edip çocuğu kendimden soğutmayı başardım. Aferin bana bravo.
"Efendim?" Ciddi olmam lazım. Son konuşmamız olabilir.
"Şey."
"Ney??"
Ve işte o cevap, beni gerçek dünyadan alıp ölüme götüren cevap.
*********
BU KADAR GEÇ GELDİĞİ İÇİN ÇOK ÖZÜR DİLERİM. BİR DAHA Kİ BÖLÜM İÇİN BU KADAR ÇOK BEKLEMEYECEKSİNİZ.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOKTA
RandomHERKESE MERHABA. BU HİKAYEYİ ÖNCEDEN TANIDIĞIM VE ÇOK DEĞER VERDİĞİM BİRİ İÇİN YAZIYORUM. BEĞENMENİZİ UMUYORUM.HATA YAPARSAM KUSURA BAKMAYIN.BU BENİM İLK DENEYİMİM. ÖNCELİKLE KARAKTERLERİ TANITMAKLA BAŞLAYALIM; YAĞMUR: Kumral, kahverengi gözlü gözlü...