Bölüm 22

2.3K 192 125
                                    

Yazım yanlışı olduysa özür dilerim.

Keyifli okumalar :)

     Hepimiz oturmuş birbirimize bakıyorduk. Daha doğrusu biz herkese bakarken onlar sadece benim elimi tutan Jungkook'a şaşkınlıkla bakıyordu.

      Kafeye girer girmez bütün gözler bize dönmüştü. Ikimizin aynı anda girmesi yetmezmiş gibi bir de el ele girmiştim. Bizim bu halimizi gören ilk kişi Jooheon'du ki o da zaten ağzındaki suyu Felix'in üzerine boşalmıştı. Felix onu dövecekken bizi görünce yapacağı şeyi unutmuş bizi izlemeye başlamıştı.

     Herkes birbirlerine bakıp fısıldaşıyordu. Ben bu yüzden demiştim işte şelalenin orada buluşalım diye.

     Biz geldikten hemen sonra da Yoongi, Daniel ve Eun Woo da gelmişti. Pekala... bu bakışmaya ve sessizliğe daha fazla dayanamayacaktım.

      "Şey... öncelikle nasıl başlamam gerek bilemiyorum. Biz.. Jungkook ile sevgiliyiz." dedim utangaç bir şekilde. Ne diyeceğimi bilemiyordum. "Yani sen söylemesen ben de kardeşsiniz sanacaktım. Iyi aydınlattın canım sağ ol." dedi Soo Young göz devirerek. Irene'nin koluna dirseğini geçirmesiyle ona dönmüş ve kolunu ovalamaya başlamıştı.

     "Yani haklı sonuçta.. direk ne zaman, nasıl gerçekleştiğini anlatın siz?." dedi Jimin heyecanla.

      Bakışlarım ona dönünce gözlerimi kısıp ona tehditkâr bakışlarımı attım. Kaşlarını kaldırıp kafasını hafifçe iki yana salladı. Bu onun 'ne oldu?' deme yöntemiydi. 'Demek Yoongi'yle görüşüyorsun ama bana anlatmıyorsun... hain.' dedim telepatik olarak. Kaşlarını biraz daha kaldırıp, gözlerini açarken Nam Joon girmişti söze. "Telepatiniz bittiyse anlatır mısın artık?" dedi.

     Bakışlarımı herkeste tek tek dolaşırtırdım ve dün olan her şeyi anlatmaya başladım.

      Jungkook bu süre zarfında sadece bana bakıyordu. Diğerleri de aynı şekilde.. gerilmiştim ama anlatmayı da bırakmamıştım.

     Konuşmayı bitirince Baekhyun'un gözleri Jungkook'a döndü. "Sen ciddi misin? Yani, yanlış anlama ama çocuğun resmen ağzına sıçtın." dediğin de sertçe yutkunup bakışlarımı Jungkook'a çevirdim.

      "Zamanında yaptığım şeyler için özür dilerim. Ayrıca çocukların da bir suçu yoktu. Her şeyi ben yaptırdım. Buna bir bahanem yok... ama ven Taehyung'u kanlar içinde görünce anladım ona olan hislerimi. Bakın.. ben yaptıklarım için pişmanım ama zamanı geriye alamam maalesef. Ama  her şeyi telafi edeceğim." dediğin de gülümsedim. Onunda bakışları bana döndü ve elimu okşayıp gülümsememe karşılık verdi.

      "Bakın... Jungkook'u aranızda en iyi tanıyan benim. O aslında böyle biri değil. Yani çok sıcakkanlı ve nazik biri. Taehyung'a neden öyle yaptı bilmiyorum ama şu an bütün samimiyetiyle yaklaştığını bilmenizi isterim." dedi Yoongi.

      Herkesin tereddüt ettiğini biliyordum. Bakışlar Hoseok ve Jin hyunga dönünce onlar direk Jungkook'un gözlerinin içine bakıyorlardı.

      Bakışlarım üçü arasında mekik dokurken Jin hyung gülümsedi ve "Gayet samimi." dedi. Açıkçası bu durum içimdeki kurtların hepsini yok etmeyi sağlamıştı. Evet onu seviyordum, ona güveniyordum ama içimde hep bir 'acaba?' sorusu oluyordu. Bu sayede onlarda gitmişti beynimin en derinlerinden.

      Kare gülümsemem ortaya çıkarken Jungkook'a baktım. O da tavşan dişlerini göstererek gülümsüyordu. "Ama bence geçmişte neden böyle davrandığını da söylemelisin." dedi Hoseok gülümseyerek.

Different(TaeKook)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin