dördüncü bölüm•

3.1K 85 7
                                    

Barış bana bakıyordu ve bir şeyler düşünüyor gibiydi. Sonra Acun abiye dönüp elini kaldırdı ve söz istedi.
Barış: "Bu takımın performansı gerçekten güzel fakat ben gönüllüler takımına geçmek istiyorum, eğer biri karşı takıma geçecekse ben olabilirim."
Şok olmuştum, resmen şok olmuştum. Barış bizim takıma gelmek istiyordu. Ben takıma yeni gelsemde takım arkadaşlarım yaklaşık 2 haftadır yemek yiyemiyordu. Barış takıma gelirse harika bir takım olabiliriz.
Acun abi: " Performans olarak çok güçlüsün Barış, karşı takıma geçmende sorun bulmam ama neden geçmek istiyorsun?"
Barış: "Orada daha iyi arkadaşlıklar kuracağıma inanıyorum."
Acun abi: "O zaman yeni takımına geçebilirsin."
Barış:" Teşekkür ederim."
Barış oradakilerle vedalaşıp bizim takıma geldi. Ona mavi çok yakışıyor, ne diyorum ben?

Adaya gelmiştik, Barış hariç herkes uyuyordu. Bir süre sonra bir ses duydum ve kalktım. Barış ağaç kütüğünün üstüne oturuyordu ve çok sinirliydi. Yağmurluğumu giyip yanına gittim.
"Saat çok geç oldu, neden uyumuyorsun?"
Barış: "Kafam dağınık uyuyamıyorum."
"Peki ne oldu paylaşmak ister misin?"
Barış: "Sanırım kimse tarafından sevilmiyorum, herkesin bakışları bana karşı değişiyor."
"Hayır Barış, takıma yeni geldin böyle düşünmemelisin. Ben seni seviyorum yani biz seni seviyoruz. Hani sadece ben seviyormuşum gibi algılama, yani sadece ben sevmiyorum"
Ne saçmalıyordum ben?
Barış gülümsedi.
Barış: " Teşekkür ederim."
"Takma kafana artık, hadi uyuyalım."
Barış yine güldü.
"Yani uyuyalım derken ayrı ayrı demek istedim, yani sen erkekler tarafında ben kızlar tarafında, yani birlikte uyumayalım."
Barış kahkaha attı.
Barış: "Orasını anladım."
Beraber ve tabiki ayrı ayrı uyumaya gittik.

Sabah olmuştu. Barış,ben ve Yasin uyanmıştık. Ateşin etrafında oturuyorduk.
Yasin: " Sen neden takıma gelmek istedin?"
Birden Yasin'e baktım, ne diyordu bu çocuk?
Barış: " Takımın performansını yükseltebilirim diye düşündüm, ayrıca daha iyi arkadaşlıklar kurabilirim."
Yasin inanmayarak güldü.
Yasin: "Sence ben bunu yer miyim? Takımı karıştırmak için geldin değil mi? Bum."
Barış: " Niye takımı karıştırmak için geleyim? Sizle önceden sorunum olsa anlarım ama sorun falan da yok."
Yasin tam konuşacakken lafa daldım.
"Bence fazla yüklenme Barış'a. Ne kadar oyun kazandığını ve güçlü olduğunu sende bende çok iyi biliyoruz Yasin. Şuan takımı bozmanın sırası değil."
Barış bana bakıp gülümsedi bende karşılık verdim.
Yasin: " Ne saçmalıyorsun Nisa? Ne bu sürekli Barış'ın arkasında durmalar?"
"Ben kimsenin arkasında değilim, Barış takıma daha dün gece geldi ve çok agresif oldun. Biraz sakin ol."
Yasin: "Ben gayet sakinim, senin bu çocuğu niye koruduğunu anladım ben!"
Barış'a korkuyla döndüm, bana "ne oluyor?" bakışı attığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam.
Barış kalktı ve barakadan uzaklaştı.
Yasin: "Ona aşık olduğunu söyle, boş işlerle uğraşma Nisa, bum."
"Ne aşkı? Saçmalama Yasin. Kıskançlığından deli oldun herhalde?"
Yasin çok sinirlenmişti fakat umrumda bile değildi. Nereye gitti bu çocuk şimdi?

Yasin, Cemal ve Gizem ateşin başındaydılar. Evrim ve Ardahan barakada bir şey konuşuyorlardı. Burak ve Yunus tahta parçalarını geniş bir alana koyup atış çalışıyordu. Ama Barış etrafta yoktu. Geziniyormuş gibi yapıyordum fakat Barış'ı arıyordum. Onu arkadaş olarak seviyorum, farklı bir durum yok. Barış'ı görememiştim ve daha fazla dikkat çekmemek için barakaya gittim.

Bizi oyuna çağırdıklarında Barış'tan uzak diyarlardan gelmiş gibi hissettim. Kaç dakikadır onu arıyordum ama oyuna çağrılınca onu gördüm. Barış'a soru soracağım zaman durdum. Hayır Nisa, ona sürekli soru sorarsan anlayacak. Yani onu sevdiğini düşünecek. Böyle yapmamalısın. Hiç istemesem de ona karşı tavırlarımı değiştirmek zorundaydım. Üzgünüm Barış.

Bugün ki oynayacağımız oyun iletişim oyunuydu. Bu oyunu ne yapıp edip kazanmamız gerekiyordu.
Avantaj oyunu vardı ve kimlerin çıkması gerektiğini konuşuyorduk. Ağzımdan hızla kaçan Barış kelimesiyle herkes bana dönmüştü.
"Yanii şeyy Barış performans olarak güçlü olduğu için dedim."
Şu ağzıma vurucam artık, tüm takım karşısında rezil oldum.

Barış ve ben avantaja çıkacaktık. Barış elini çak diyerek uzatmıştı. Eline çakmıştım ama elini tutuyordum, gerçekten bilerek yapmıyorum. Elini çekti. Barış'ın gözünde bitmiştim. Gerçekten bravo Nisa! Özür dilesem saçma mı olurdu? Şuan yeri değildi. Adada özür dileyeceğim ama şuan oyunu kazanmamız gerek.

Oyun 9-9'du ve finale çıkıyordum. Bu oyunu almam gerekiyordu. Parkurda daha hızlı koşmam gerekiyordu. Acun abi düdüğünü çaldı ve ben çok hızlı koşmaya başladım. Engellerin üstünden atlıyordum, bir engelde sert bir cismi taşıyorduk. Fakat elimden kayıp ayağıma çok şiddetli bir şekilde düştü ve ben o anda yere yığıldım. Herkesin koşma ve bağırış seslerini duyabiliyordum. Gözlerim hala açık olsada canımın acıması gözlerimi kapattırıyordu. Karşımda gördüğüm ilk kişi Barıştı.
"Yardım...,et lütfen..., Barış..."
Gözlerimi tutamadım ve acıdan bayıldım.

Suskun Adam  •NisBarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin