Tren ve otobüsle gittik. Üç saat sürdü. Dedemin evine varınca dedeme selam söyledik.
Sonra dedem bana sordu.
"Hoş geldiniz. Nasılsınız?"
"O senin kız arkadaşın mi?"
"Ne zaman evleneceksiniz?"
"Onun için geldiniz mi?"
"Tasvir gibi kız bulmuşsun."
O da yanımda duyuyordu, o yüzden utandık. Sonra dedemle konuştuk. Dedem bir yere bizi getirdi. Gizli bir odaymış. Orada gökbilimciyle ilgili şey çok vardı.
O dedeme sordu.
"Bu oda neden gizli?"
"Çünkü gökbilimcinin isteği, ölmeden önce çok mektup yazdı. Kendi ölümü bile yıldız falı tarafından biliyormuş."
Ben şöyle dedim.
"Ben fala inanmıyorum."
O da dedi.
"Ben inanıyorum ama ciddi değil." Dedem yanıt verdi.
"Anladım, ama siz ressamın öbür son resim arıyorsunuz ve gökbilimcinin ne kadar zeki olduğunu biliyorsunuz."
"Evet öyleyiz. Ve gökbilimcinin dedemin dedesi olduğunu tahmin edip buraya geldik."
O şaşırmış ve şöyle dedi.
"E, gerçekten mi? Neden bana söylemedin?"
Ben yanıt verdi.
"Bir hafta önce dikkat ettim ve rapor bitirmek için meşguldüm."
"Neyse şoka girdim."Dedem şöyle dedi.
"Eskiden onların evine yakında kulübe varmış. Orada ressam son resim çiziyormuş. Ama kulübe şavaştan dolayı yanmıştı."
O şöyle dedi.
"Ama biz sanat müzesinde son resim gördük. Öbür resim yanmış mı o zaman?"
Dedem yanıt verdi.
"Hmm şimdiden söyleyeceğimi kimseye konuşma, tamam mı?" "Tamam."
Biz yanıt verdik. Dedemin bir kendi düşüncesi dedi.
"Gökbilimci ve ressam bir şey gizlemek için iki resim çiziyormuş."
Ben sordu.
"Neyi gizledi?"
O şöyle dedi.
"İki taş."
Dedem şaşırmış.
"İki taş hakkında biliyor musun?" "Biraz biliyorum, ninemden duydum. Ama efsaneymiş sanki masal gibi."
Dedem yanıt verdi.
"İki taş efsane de masal de değil, gerçekte var."O şöyle dedi.
"Kitaba göre şimdi son resim arıyorlar."
Dedem yanıt verdi.
"Evet, gökbilimcinin sözlerine göre bir yere gizlemiş. Bunu kitapta yazılıyor."
O şöyle dedi.
"Bazı profesör gökbilimci ressama son resim çizdirdi diye inanıyormuş."
"Kızım, senin baban profesör değil mi?"
"Evet."
O babanın adını söyledi.
"Onlar ara sıra arıştırmak için buraya gelirdi."
O şaşırmış.
"Öyle mi."
Ben dedeme dedi.
"O zaman hocam ve dedem tanışıyorsunuz."
"Evet, sen onun dersi arıyor musun?"
"Evet biz aynı ders alıyoruz." "Anladım, o zaman siz saatla ilgili fakülte misiniz?"
"Hayır ben işletme fakültesinin öğrenciyim."
O da şöyle dedi.
"Ben de uluslararası ilişkiler fakültesi öğrenciyim."
Dedem ona sordu.
"Neden bu kadar gökbilimciyi merak ediyorsun?"
"Çünkü gökbilimi seviyorum ve bir gün teleskop almak isterim." Dedem ona yanıt verdi.
"Çok güzel. Onun gibi gökbilimci olabilirdin, sen aklısın."
"Teşekkür ederim."
Ben dedeme şöyle dedi.
"İki taş hakkında anlat lütfen."Dedem anlattı.
"Tamam o zaman, ama ben biraz biliyorum, her ülkenin kralları arıyormuş, iki taş güç varmış ve galiba kral gökbilimciye iki taş aratıyormuş. Eğer ninen izin verirse, onun evine de gidip sorabilirsiniz bence."
"Anladım, iyi plan."
O şöyle dedi.
"Herhalde izin alabilirim ve bizi eğlenceli bekleyecekmiş."
Ben ona sordu.
"Bizi mi?"
"Evet sen de gel. İstemezsen tek başıma gideceğim."
"Ben de gitmek istiyorum."
"O zaman beraber gidelim, nineye soracağım."
Dedem bana söyledi.
"Sen onu seviyorsun, değil mi?" Ben şöyle dedi.
"Ayıp dedem."
Dedem gülerek bana dedi.
"Kusura bakma, neyse açıktınız değil mi?"
"Evet."
Biz yanıt verdi. Ninem yemekler hazırlıyormuş. Ninem de bize gelip beraber yemekleri yedik.Onlar daha konuşuyormuş. Ben tek başıma gizli odaya gelip her şeye bakıyorum. Neyse kağıt çok var, numara yazılan kağıt yada harita çizilen kağıt. Ressamın bir şeyi arıyordum hiç bulamadım. Birkaç kalem ve birkaç güzel çerçeve buldum ama resim yoktu. Gece olduğu için ben onların yanına döndüm. Ben birkaç kağıt alıp dedeme sordu.
"O kağıtta çok insan adı yazıldı. Bunlar ne?"
"Hmm bilmiyorum ailelerim değilmiş."
"Ben bazı adları biliyorum fakat hatırlayamıyorum."
O da geldi.
"O ne?"
Ninem de gelip şöyle dedi."Bu adlar ressamın çizdiği insanlarının adları. Onlar zengin veya soylu insanlar."
Ben hatırladım.
"A, sanat müzesinde görmüşüm." O bir şey dikkat etmiş ve şöyle dedi.
"Benim ninemin ninesinin adı var."
Ben ona sordu.
"Sanat müzesinde dikkat etmedin mi?"
"Sanat müzesinde onun resmi yoktu."
"Ama bu kağıtta ad var, o yüzden kesinlikle ressam onun portresi çizdi. Şimdi portre nerede?"
O yanıt verdi.
"Herhalde ninemin evinde var. Ben çocukken oraya gittim ve bir güzel resim sergileniyordu." Dedem şöyle dedi.
"Mutlaka oraya gitmelisiniz."
O gece dedemin evinde kaldık. Sadece bir yatak olduğu için beraber uyuduk. Sabah ondan biraz daha erken uyandım. Onun uyuduğu yüzü çok tatlıydı.Kahvaltı yaptıktan sonra biz tren ve otobüsle şehirimize döndük. Dedem bana mektuplar verip şöyle dedi.
"Tek başına oku ve hiç kimseye okutma. Gökbilimciden sana yazılan mektuplar."
Ben şaşırdım ve inanamıyorduk.
Eve dönünce mektup okumaya başladım. Ama zor sözler var, o yüzden okumak için sözlük gerekir. Şimdi sözlük yok ama yorulduğum için uykum var. Ben derin uyudum. Sabah kalkıp telefona baktım. Ondan mesaj geliyordu. "Günaydın, nasılsın? Ninemden yanıt geldi. Bizi artık bekliyormuş. Neyse biz onun evine gidebiliriz ve portresi hakkında sordum. Şimdi evde sergileniyormuş."
Kahvaltı yaparak yanıt verdi. "Günaydın. İyiyim, sen? Anladım ne zaman gidelim? Gelecek haftaki perşembeden nasıl?"
Hemen yanıt geldi.
"Ben de iyiyim, olur. Bugün ne yapacaksın? İstersen bir yerde planlayayım mı?"
"Tamam. Ben bugün boşum, o zaman kafeye gidelim mi?"
"Olur üniversiteye yakındaki kafede seni bekliyorum."
"Tamam ben de hazırlayıp giderim."
Ben hemen hazırlayıp kafeye gittim."Çok beklettin mi?"
"Hayır ben de yeni geldi, hadi otur."
"Tamam teşekkürler."
"Ninemin ninesi zenginmiş ve sanatı çok seviyormuş."
"Öyle mi."
"Gökbilimci ve ressamla tanışabilmiş olabilir bence."
"Aynen ressam onun portresi çizdi."
"Evet."
O kadar planlamadık, sadece konuşuyorduk.
İşte onun evine gittiğimiz gün geldi. Sabah buluşup trenle gittik. Eve varınca ninesi selam söyleyip ona sordu.
"O senin erkek arkadaşın mi?"
"Ne zaman evleneceksiniz?"
Sanki benim dedem gibiydi.
Neyse gökbilimci ve ressam hakkında sorduk. Ona göre onlarla tanışıyormuş. Nine ninesin portresi izledik. Çok güzel kadın sandalyede oturuyor. Sonra ninesi bize onun günlüğü getirip gösterdi. Onun günlüğüne göre ressam portresi çizerken yanında gökbilimci oturuyormuş. Ama bir günden beri hiç gökbilimci ve ressam görmemiş. Krala sormuş. Başka ülkeye gidiyor demiş ve ressamın asistanlarına da sormuş ama belli olmamış. İki yıl kadar sonraki bir gün onlar dönmüş. Selam söylemek için onlara gitmiş. Ve çok yoruluyorlarmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI PORTRELER
General FictionBu hikaye üniversitenin iki öğrencisi orta karakter. Bir öğrenci derste öğrendiği bir ressamı merak etmeye başladı. Kütüphanede ahu gibi bir kadınla tanıştı. Ondan sonra onların izinden çok şey belli olur. (10 bölüm var)