10

9 3 0
                                    

Uyumadan önce dolma kalemle bir mensur şiir yazdım. Gökbilimciyle daha konuşmak istedim. Ondan sonra da ara sıra rasathaneye giderdim. Ama hiç gökbilimci gelmedi. İşte öyle zaman geçip ben üniversiteden mezun oldum.

Ben sanat galerisinde memur olarak çalışmaya başladım.
Sanat galerisinin müdürü beni beğeniyormuş. Hocama mesaj geldi ve bana haber verdi.
Sanat galerisine gidip onlarla konuştum.
Sonra sanat galerisinden mesaj gelip orada çalışmaya karar verdim. O ise araştırmacı olmak için daha üniversitede okuyor. Ondan sonra ben her gün şiir yazarım, gökbilimciden verildiği dolma kalemle. Bazı şiirimi birkaç şirkete gönderdim. Ama daha yanıt gelmedi. Ben teleskop aldım. Evde yıldızlar izleyebiliyorum. Anahtar bulduğumuz için rasathaneye çok yolculuklar geliyormiş, o yüzden artık tek başıma gidip yıldızlar izlemek zor. Ve teleskop pahalıydı, ben teleskop almak için çok çalıştım. Onu eve çağırıp birlikte yıldız izliyorduk. O bana şöyle dedi.

"Çok güzel dolma kalem, bu bana hediye mi?"
"Hayır ben şiir yazarken kullanıyorum, ilk defa gördün mü?"
"Evet, ilk defa gördüm. Nereden aldın? Ben de istiyorum." "Alamazsın çünkü gökbilimciden verildi."
"E, anlayamadım. Ne diyorsun." "İnanamıyor musun?"
"Evet nasıl sana verdi?"
Ben gökbilimciyle konuştuğum gece hakkında tek tek anlattım. "Öyle miydi? ben de onunla konuşmak istedim. Sen şair olacaksın bence."
"Neden acaba? Şiir yazıyorum ama zevk olarak ve şirketten yanıt gelmedi."
"Daha beklemelisin ve dikkat ettin mi? Gökbilimci sana sözün yıldızından doğdun, demiş."
"Haha ama inanmıyorum." "İnanmalısın."
"Tamam o zaman."
"Senin yazdığın şiirler okuyabilir miyim?"
"Tabii. Okuyabilirsin, bir dakika." Ben kitaplıktan defter alıp ona verdi.

O şiir okurken ben balkonda teleskop izliyordum. O beni çağırdı ve şöyle dedi.
"Okumayı bitirdim. Şair olmalısın bence, güzel şiirler."
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim. Şiir yazmaya devam etmelisin."
"Tamam devam edeyim."
Sonra o kendi evine döndü. Ben yine yıldızlar izlemeye başladım ve şiir yazmaya da başladım. Bu gece özel kuyruklu yıldız izleyebiliyormuş. Gökbilim dergisinde okudum. Bu gece çok güzel hava sanki iki resim bulduğumuz gece gibi. Sabaha kadar yıldızlar izleyerek, şiir yazarak, antoloji okuyarak zaman geçirdim. Bugün iş yoktu. Uykum geldiği için teleskop balkondan odaya koyup topladım.
Sonra yatağa gidip hemen uyudum. Çok iyi kuyruklu yıldı izleyebildim. Keşke fotoğraf çekebilseydim çok güzel olurdu. Ama makineler çok pahalı. Neyse güzel şiir de yazabildim. Ona okutmak istiyorum.
Ben derin derin uyudum.


Beni uyandırmak için oğullarımız bana gelmiş ve şöyle dedi.
"Babam, sabah oldu. Hadi uyanıp bizimle oynasana."
Onlar koşup mutfağa gittiler. "Annem, babam uyanmış, hadi kahvaltı yapıp yiyelim."
Ben yataktan kalkıp yüz yıkadım. Onlar masada oturarak beni bekliyordu. Sandalyeye oturup onlarla beraber yaptık. Üniversiteden mezun olalı on beş yıl oldu. On yıl önce hocamın kızıyla evrendim. Yedi yıl önce birinci oğlumuz doğdu, beş yıl önce de ikinci oğlumuz doğdu.
Ben sanat müzesi müdür yardımcısı oldum. Karım da doçent oldu. Benim yazdığım bazı şiirler kitap oldu, ben şair da oldum. Eskiden özel kuyruklu yıldız izleyerek yazdığım şiir biraz ünlü oldu ve benim şiirlerimden en okunan şiir. Birinci oğlumuz benimle teleskopla izlemeyi beğeniyormuş ve gökbilimi merak ediyormuş. Bir hafta önce ona uzayla ilgili kitap aldım. Her gün okuyormuş. Bugün tatil günümüz, ve daha önceden planetaryuma gitmeyi planladık. Teleskopla izlediği yıldızlar hakkında öğrenmek istiyormuş.
İkinci oğlumuz ise sanatı merak ediyormuş, özellikle resimleri. Resim çizmeyi çok seviyor. Anime karakterlerini her gün çizer.
O yüzden, onun odada kağıt ve kalem çok var. Daha önce ev duvarına resim çizdi ve karım çok kızdı. Onlar solak kişiler, sanki gökbilimci ve ressam gibi.

Gözleri de gökbilimci ve ressama benziyormuş ama ilginç şey değil. Çünkü ben gökbilimci ve ressamın zürriyetiyim ve onlar benim oğlumuz. Ama dudak bana benzemiyorlar. Karıma benziyorlar, yumuşak ve güzel şekil. Kahvaltı yaptıktan sonra birinci oğlumuz kitap okumaya başladı, ikinci oğlumuz da bir şey çizmeye başladı. Biz çikolata yiyerek ve kahve içerek konuştuk. "Seninle oynamak için seni uyandırmışlar, ama unutmuşlar." "Haha aynen."
Bir saat sonra planetaryuma gitmek için hazırlamaya başladık. Birinci oğlumuz gökbilim dergisinde planetaryum hakkında okudu ve ondan sonra her gün bana gitmek istediğini söylerdi. İkinci oğlumuz da ağabey tarafından planetaryumu merak etti. Karım da uzun zaman gitmediği için gitmek istiyormuş ve ben de gitmek istiyorum çünkü gökbilim dergisine göre yeni program bir hafta önceden beri başlıyormuş. Biz planlayıp planetaryuma gitmeye karar verdik.

Ben hazırladım ve oğullarımız da hazırladı. Ama karım daha bitirmemiş. Çantaya karar verememiş. Bana gelip sordu. "Hangi çanta daha güzel sence?" "Sol elindeki çanta daha güzel bence."
"Tamam teşekkürler."
Beş dakika sonra.
"Hangi şapka daha güzel sence?" "Sağ elindeki şapka daha güzel bence."
Beş dakika sonra.
"Hangi gömlek daha güzel sence?" Beş dakika sonra.
"Hangi ayakkabı daha..."
İşte öyle hazırlayabildik. Oğullarımız bize sordu.
"Ne yapıyordunuz? Çok bekledik."
"Kusura bakmayın."
Trenle gittik. Planetaryuma varınca şaşırıyormuşlar. Çünkü onlar için ilk defa gördüğü şey ve heyecanlanıyormuş. Bilet verip yere oturduk. Yeni program başıladı. Takımyıldız ve kuyruklu yıldızla ilgili programdı. Gökbilimcinin bulduğu yıldızlar vardı. Biz çok eğlendik.

Ondan sonra yakındaki alışveriş merkezine gittik. Birinci oğlumuza yer küle aldım, ikinci oğlumuza da renkli kalem aldım. Ona küçük hediye olarak kazak aldım ve kendime dolma kalemin mürekkebi aldım. Eve döndük, güzel geçti. Oğullarımız yorulmuş, sofada verdiğim hediyelere sarılarak uyuyorlar. Güzel rüya görüyormuş herhalde. Karım yeni kazak giyip bana geldi.
"Yakışıyor muyum?"
"Evet, gel buraya."
Karım yanına gelince ona sarılarak yumuşak dudağına birkaç kez öptüm. Ben hiç unutmayacağım, senin bütün öpücüğünü.
Sonra karım akşam yemeği yapmak için mutfağa gitti. Oğullarımız yetişkin olunca sanat galerisine getirip iki portre göstermek istiyorum. Herhalde şaşıracaklar çünkü orada muhteşem paltolu kendileri görecekler. Gökbilimci ve ressam gibi yüce kalpli insan olduğunu ben umarım. Ben çekmeceden kağıt ve dolma kalem alıp yeni aldığım dolma kalemin mürekkebi açtım. Benim önümde bembeyaz kağıt var. Oğullarımızın yüzülerine bakarak bütün uzayla iki mensur şiir yazdım.

SAKLI PORTRELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin