Can ve arkadaşları yanımıza geldiğinde Can elini, sertçe, masaya koydu ve Ceren'e bakarak " beni gördüğüne sevinmedin mi? Ceren." Dediğinde Cerenin yüzündeki tek bir mimik bile oynamamıştı. "Neden sevineyim ki, senin gibi birinin yanıma gelmesinden?" Dedi sinirli bir ses tonuyla. Ceren normalde kolay sinirlenen bir tip değildi. Ama sinirlenmişse gerçekten sinirlenirdi ve onun sinirli halleri gerçekten çok korkunç oluyordu. Can hafiften sırıtmaya başlayınca Cenk, Can'ın arkadaşlarından biri, onu geri çekti. Büyük ihtimallikle olayın büyümemesi için araya girdi. "Can! Birileriyle uğraşacaksan kendine uygun birileriyle uğraş." Dedi arkadan gelen bir ses. Bu ses Mert'in sesiydi, yanında Çağlar ve Atakan vardı. Can sesin sahibine dönerek alaycı bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Vay vay vay... Mert efendi buradaymış da bizim haberimiz yokmuş." dedi gülerek. "Ahh, bakıyorum yenilgiyi hemen atlatmışsın." Dedi mert. Alay etme sırası mert'e geçmişti. Ardından devam etti. "Geçen gün basketbol antremanında kaybettiği için neredeyse ağlayacak olan ben değildim heralde!" Dedi ve yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Mert'in dediklerinden sonra bizim masadakiler kıkırdamaya başladı. Can, bizim ona güldüğümüzü fark ettiğinde bize öldürücü bakışlarını attı ve ardından Cenk ve Batu'yu da alıp yanımızdan gitti. "Bir gün Mert'e teşekkür edeceğimi hiç düşünmezdim." Dedi alaya vurarak Açelya. Kulağıma gelen ayak seslerinden dolayı tekrar arkaya döndüğümde Berk ve Yiğit'in buraya doğru koştuğunu gördüm. Mert nereye baktığımı merak etmişçesine arkasına döndü ve buraya doğru gelen Berk ve yiğit'e selam verdi ama Berklerin yüzünden hayırlı bir şey için gelmedikleri belli oluyordu. "Gençler, duyduklarınıza inanamayacaksın" Dedi nefes nefese kalmış olan Berk. Ardından Yiğit söze girdi. "bizim okulda ki Denizle Dolunay kız kolejinde ki Pelin çıkıyormuş"
Kulaklarım doğru mu duymuştu, bizim pelin o salak Denizle mi çıkıyordu. Başımı Merte çevirdiğimde onun da bana baktığını fark ettim. Sinirlenmişe hiç benzemiyordu, tersine sanki beklediği bir şeymiş gibi etrafa bakıp bizim ne tepki verdiğimize bakıyormuş gibiydi. Açelya ve Ceren birden ayağa kalkınca ve ardından Naz da ayağa kalkınca bende onlardan geri kalmamak için ayağa kalktım. Şoku atlattık sonra içimi bir öfke kaplamıştı. Nasıl o beyinsizlerden biriyle sevgili olabiliyordu anlamıyordum. Gözüm Gizem'e kaydığında bu olaylara hiç bir tepki vermediğini gördüm. Gizem'in baktığı yere baktığım da onun olanların farkında bile olamayacak kadar dalmış olduğunu fark ettim. Bir şey düşünüyor gibiydi ve bu yüzden ne konuşulduğunun farkında bile değildi. Aklıma saçma sapan bir düşünce geldiğinde istemsizce birden kaşlarım çatıldı. Peline olan kızgınlığım birden yok oluvermişti. Neden bir düşünce bu kadar sinirimi bozmuştu ve bu kadar tepki göstermeme neden olmuştu, bilmiyordum. Açelya arka cebinde ki telefonunu çıkardı ve bir şeylere basıp telefonu kulağına götürdü. Telefondakiyle daha rahat konuşabilmek adına bizim masadan biraz uzaklaştı. Açelya uzaklaştığında Naz ayakta kalmaktan yorulduğunu belli ederek demin oturduğu yere tekrar oturdu. Ceren de kafasını dağıtmak için İrem ve Alperle koyu bir sohbete girdi. Ardından Naz da çantasından çıkardığı telefonla uğraşmaya başladı. Berk, Yiğit, Atakan, Çağlar ve Mert'te önümüzde ki okullar arası yapılacak turnuvalar hakkında konuşmaya başlayınca ben de çıkış kapısına doğru ilerlemeye başladım. Pelinin Çınar erkek kolejinden biriyle sevgili olması aslında o kadarda sinirlenmeme neden olmamıştı. Yani düşman kolejler sırasında birinciydik fakat bu aramızda bir bağın oluşmayacağı anlamına da gelmezdi değil mi? Kabul edelim Çınar Erkek Kolejinde gerçekten yakışıklı çocuklar vardı, ne diyorum ben orda ki tüm erkekler yakışıklıydı zaten; sanki okula sadece yakışıklı olanları alıyorlarmış gibi araya bir iki tane fena olmayan çocuk vardı; aslında o çocuklar bile yakışıklıydı ama neyse.
Garip bir şekilde aklıma hep o düşünce geliyordu ve bu içimde ki bir şeylerin hareketlenmesine neden oluyordu. Belki de gerçekten haklıydı. Normal de bunu hiç kimse bu kadar çabuk kabullenmezdi, fakat ben o kitaplardaki veya filmlerde ki kızlar kadar salak değildim. Hatta 'olamayacağı' düşüncesi beni ona daha çok çekiyordu. Kabul edelim ki, insanlara yapmaması gereken şeyler daha cazip geliyordu. Ve buda bunun gibi bir şeydi, hiç bir insan kolay olanı istemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Kolejler
ChickLitÖn Not, Asıl Not ve en altta Hikayenin Tanıtımı vardır. Ön Not: Hikaye ilk yayımladığım hikayedir ama sonradan kaldırdığım için sanki üçüncüymüş gibi gözüküyor. Alt tarafta yazan not kısmı eskiden yazdığım bir nottur ama silme ihtiyacı duymadım. ...