Bölüm şarkısı:
Alan Walker - Sing Me To Sleep11. Bölüm -
Kışın Külü🍃
Bir sıcak, bir soğuk. Bir iyi, bir kötü. Bir var oluş, bir yok oluş. Hayatımızın içinde vardır bunların hepsi. Zaten hepimiz farkında olmadan görmüşüzdür hepsini. Ama ben hep iyiydim, incindim. Hep var oldum ve kaybettim. Hep sıcaktım ve üşüdüm. Zaten benim kalbim yanmıştı en başında sadece kışın, külü karışmıştı yağan beyaza..
***
Hüzün bir ok gibi yaydan çıkıp kalbimi tam on ikiden vurmuştu. Yüreğimde açtığı yaranın akıttığı kanları içinde boğulup gidivermiştim ben de. Genzime dolan acı nefes almamı engelleyip çaresizce göz yaşı dökmemi sağlamıştı.
Nefes allayamayışımın başka bir sebebi daha vardı. Farkında olmadan kokusu benim oksijenim olmuştu. O şimdi yanımda yoktu, ve ben de nefes almıyordum. Gerçi nefes alacak gücüm de yoktu ya.
İşte ben de artık yavaş yavaş ölüyordum. Onsuz geçecek her saniyemin ölmeye değer olduğunu biliyordum.Gözlerimi hafifçe araladım. Solumdaki duvara açılmış olan pencereden içeri süzülen gün ışığı gözlerimi açtığım gibi yeninden hafif bir acıyla kapatamama vesile olmuştu. Ve tekrardan açtım gözlerimi yavaş yavaş gözüme çarpan o ışığa alışmıştım. Saf ve sıcaklığını yüzümde hissettiğim o ışık sabah olduğunun habercisiydi. Ve bende yatağımdaydım.
Gözlerimi alan gün ışığından akan huzur yavaşça süzülüp içime doluyordu. Ne baş ağrım kalmıştı ne de başka bir sızım. Hiç bir şey düşünmüyor öylece yatağımda uzanmış az önce yeninden gözlerimi kapatmış olmama rağmen gördüğüm şeyin karanlık değilde dışarıdan gelen ışık yüzünden oluşan sıcak turuncu rengi izliyordum.Ruhum bedenimden süzülüp o ışığa teslim olacakmış gibiydi. Ama ben daha fazla dayanamayıp gözlerimi açtıktan sonra yatağımdan doğruldum. Tam karşımda duran boş yatağı gördüğümde sanki bir şelaleden akarcasına dertler ve sıkıntılar içimdeki huzuru yok edip yerini aldı. Sonra da o dertler birer koz olup yüreğimi yaktı.
Bu kadar kolaydı işte içimde ki tüm olumlu duyguların yok olup gitmesi. Buna şaşırmıyordum zaten ben eğer şaşırmam gereken bir şey varsa oda az önce içime dolan huzur olurdu. Çünkü hayatımın diğer kısımlarında nadiren karşılaşacağım bir duygu olduğundan emindim. Şimdiden hissedebiliyordum bunu. O yüzden o huzurlu anlarımı çok iyi değerlendirmeliydim.Ayaklarımı yatağımdan aşağıya yerle birleşmesi için saldım ve avuç içlerimle yatağımdan destek alarak ayağa kalktım. Kemiklerim düne göre daha az sızlıyor bileğimse daha az acı veriyordu. Dün demişken, dün ne olmuştu?
Bana bir günde cehennemi yaşatan soluk gözlü adam beni serbest bırakmış ve bende tam eve ulaştığım sırada Aras’ın kollarına düşüp bayılmıştım. Ya da ben iki gün boyunca uyuyordum bunların hepsi de birer rüyadan ibaretti.
Odamdan çıkıp lavaboya girdikten sonra aynanın karşısına geçtim. Üstüm başım berbat saçlarım dağınık ve bitik durumdaydım. Bu görünüşüm bile yaşadıklarımın bir rüya olmadığını bana ispatlıyordu. Aynadaki kendime tiksinç bir bakış atıp daha fazla dayanamayıp elimi yüzümü yıkmaya koyuldum. O kadar uyumama rağmen dişlerimi fırçalamayacak kadar yorgundum. Tüm gece uyumuş olsam da ondan önceki gece de tamamen uyanık olduğumu hesaba katarsak yorgun oluşum gayet normaldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜVEYDA I - II
General FictionYaralar kapanabilirdi belki ama yalanlar asla. Yaraların izi, yalanlarınsa gizi hep kalırdı..