Stiles bir yandan tırnaklarını yiyor diğer yandan saniyede bir telefonunu kontrol ediyordu.
"Lydia."
Lydia kafasını okuduğu kitaptan kaldırdı."İyi olacak, değil mi?" Lydia'nın bu konu hakkında içindeki hisler olumlu yönde değildi. Yutkundu ve kafasını olumlu anlamda salladı.
"İyi olacak." Stiles gülümseyerek Lydia'ya sarıldı. Lydia'nın ise canı yanıyordu. Yalan söylemek onu çok kötü hissettiriyordu. Çünkü o, ölmüştü.
"Hadi uyu biraz. Belki uyandığında gelmiş olurlar." dedi Lydia gülümseyerek. Stiles ise ufacık umut ile oldukça mutlu olmuştu. Uyandığında gerçekten onun olacağına inanıyordu.
Lydia düşündü. Belki son iyi uykusu olacaktı. Stiles uyumak için yatağa uzandığında Lydia da saatlerdir uyumadığını fark etti. O da koltuğa uzandı ve uykuya daldı.
Stiles'ın uykuları uyur uyanık şekilde geçiyordu. 30-40 dakikada bir uyanıp telefonunu kontrol ediyordu. Tekrar uyandığında ise artık uykusunun olmadığını fark etti. Gülümseyerek telefonu eline aldı. Hâlâ bir mesaj yoktu. Daha sonra Lydia'nın okuduğu kitaba takıldı gözü. Eline alıp okumaya başladı. Farklı farklı şeyleri anlatıyordu. Ölen kişiyi hayata döndürmek, Geçmişe yolculuk ve etkileri, Girtablilu, Lycanthropy ve daha nice doğaüstü olayların, varlıkların yazdığı bir kitaptı. Etrafa bakındı sabah olmak üzereydi.
Mutfağa gidip bir şeyler hazırlamak istedi, acıkmıştı. Lydia'nın dediği tek şey onu iyi hissettirmişti, güvende hissettirmişti. Uyku düzeni bozuk, ağzına doğru dürüst yemek almayan Stiles kendi isteğiyle uyumuş ve şimdi yemek için bir şeyler hazırlıyordu. Mısır gevreğini kaseye boşaltırken Lydia da mutfağa girmişti. Günaydın dedi kuru bir sesle. Stiles ise son zamanlara bakarak daha yüksek modla karşılamıştı onu.
Lydia kendini suçlu hissediyordu. Onu daha çok üzecekti bu. Umutları vardı şimdi, peki ya sonra? Sonra ne olacaktı? Derek'in öldüğünü öğrenince ne yapacaktı?
Telefonuna gelen mesajla sevinçle eline aldı telefonunu Stiles. Okuduğu mesajla düşürmesi de bir olmuştu. Tüm dünya sanki dönüyor, ayaklarının altından kayıyordu. Nefes alışverişlerini kontrol edemiyordu.
"Stiles! Ne oldu?" Lydia, Stiles'ın gözünün önünde elini salladı.
"Isaac'tan...O öldü Lydia. Derek öldü." Konuşurken zorluk çekiyordu. O an hiçbir şey yapmak istemiyordu. Peki ne olacaktı?
Derek Hale ölmüştü.
Hıçkırıklarını tutamayan Stiles, Lydia'ya sarıldı. Yavaşça çekildi ardından.
"Biliyordun..." bağırmaya başladı ardından.
"Biliyordun, bilmemen mümkün değil!" kafasını iki yana salladı. Delirmiş gibi hissediyordu. "Uzak dur benden." elleriyle Lydiaya bariyer kurmuştu. Konuşurken kekeliyor ve aynı şeyleri tekrar ediyordu. 'Uzak dur'"Stiles" dedi Derek, Stiles'a bakarken. "Bunu neden yaptın?"
Stiles hiçbir şey demedi ve ona bakmayı sürdürdü.
"Stiles" dedi uyarırcasına.
"Çünkü seni seviyorum." Derek kaşlarını çattı ve geriye çekildi.
"Ne?" Stiles ellerini iki yana açtı. Söylemişti işte.
"Biliyordun zaten." Derek hiçbir şey demeden Stiles'a baktı.
"Bir şeyler söylemeyecek misin?" Derek kafasını yere eğdi derin bir nefes alıp kafasını yerden kaldırdı ve Stiles'a baktı.
"Bu doğru değil. Bu hisler... yanlış." Stiles dudaklarını ısırdı. Gözlerinin yaşarmasını engellemeye çalıştı.
"Peki." dedi ifadesizce. "Sarılabilir miyim?" Derek kafasını yavaşça salladı. İkisi de ayağa kalkıp birbirlerine sarıldılar. Bu onların ilk ve son sarılmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deal [Sterek]
FanfictionBir anlaşma... Her şeyi düzeltebilir miydi? Eskisi gibi yapabilir miydi? Peki ya bir hayat, bir başka hayatın bedeli miydi? Stiles ölürse, Derek gelebilir miydi?