Bölüm 1 : Yenilgi
━
Aynadaki aksine bakarken bugün diğer günlere göre nazaran kendini daha enerjik hissediyordu. Aldığı sıcak duşun etkisiyle yanakları hala al aldı. Çene hizasındaki dalgalı sarı saçlarını arkaya ittikten sonra görüşünü engelleyen perçemi kulağının arkasına sıkıştırdı. Üzerindeki sarı işlemeli tuniğin düğmelerini dikkatlice ilikledikten sonra başını yanındaki masanın üzerinde duran kılıç kınına çevirdi. Bugün eğitimden önce kendisine biraz vakit ayırmak istiyordu. Ona yalnızca yük olacak kılıcı giymeyi es geçerek odasından çıkmak için kapıya yöneldi. Kapıyı açmasıyla nöbetçi askerler geçişi engelleyen mızraklarını kendilerine çekerek aynı anda konuştular.
"Günaydın Prensim."
Tom onlara karşılık vermeden yanlarından geçerek merdivenlere yöneldi. Taş merdivenleri zıplayarak inerken bir yandan da ıslıkla saçma bir melodi çalıyordu. Ayaklarını ritim tutturmuş bir halde yere her çarpışında özenle düzelttiği saçları havada savruluyor , perçemleri yeniden gözlerini örtüyordu.
Dilediği yere vardığında ıslığını kesti ve daha az lakayıt bir şekilde mutfağa girdi. Fırınlar yine aralıksız çalışıyor , aşçılar oradan oraya koşuşturup güzel yemekler çıkarabilmek için uğraşıyorlardı. Herkes kendi derdinde olduğu için de mutfağa giren prenslerini henüz fark edememişlerdi. Ancak sonra onu ilk fark eden Bayan Eve olduğunda "Prens Thomas!" diye seslenip herkesin farkına varmasını sağlamıştı. Herkes yapmakta olduğu işi bırakıp beklentiyle Tom'a döndüklerinde Tom elini kaldırıp devam etmelerini telkin eder gibi salladıktan sonra herkes eski koşuşturmasına geri dönmüştü. Bayan Eve dışında...
Tom geniş mutfağı tarayıp aradığını bulamayınca sordu : "Molly nerede?"
"Bahçede..." diye yanıtladı Eve. Ona bakarken yüzündeki kırışıkların gün be gün daha fazla arttığını görebiliyordu Tom. Hafifçe kamburu çıkmıştı , zaten hizmetkarlardan en yaşlısı da oydu. Ömrünü kral ve ailesine adamıştı ve herkes onu sevip sayardı. Molly ise onun en küçük torunuydu. "...çiçekleri suluyor."
Tom başını sallayıp onayladıktan sonra yanı başında kendine bir tepsi tart uzatan hizmetliyi görüp ona döndü. "Almaz mısınız?"
Neredeyse salya akıtarak baktığı tartlardan bir tanesine uzanıp alırken içinde kopan fırtınaları kesinlikle dışa yansıtmıyordu. Savunmasız kaldığı tek şey tatlılardı ve soylu olmak bu konuda işine gelen tek şeydi. Ciddiyetini bozmadan teşekkür etti ve mutfaktan çıkıp yalnız olduğundan emin olduğu anda tarttan büyük bir ısırık aldı. Gözlerini yumup kibarlıktan uzak bir şekilde tartı yedi ve ellerini birbirine çırptı. Başka türlü zevki çıkmıyordu , ne yapsındı?
O iştahını düşünürken önünden geçip gitmekte olan bedeni de ancak fark edebilmişti. Dudaklarının kenarına bulaşan jöleden habersiz bir şekilde arkasından koşarak ona yetişmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEGORYA | Hiddlesworth
FanfictionLegorya Prensi Thomas, her şeyi kaybettiği anda yanında hiç ummadığı birini bulur.