Bölüm 4 : Yapayalnız
━
Legorya'nın görkemli sarayının içinde ağacın tekine yuva yapmış bir sincap , elinde tuttuğu fındığıyla koşarak evine gitmeye çalışıyordu. Bir an önce sonbahar hazırlığını bitirip çetin geçecek kış için erzak depolamaya bakıyordu. Ancak bu aceleciliğinin , neredeyse üzerine basacak sakar bir prens tarafından bölünmesini o gün içinde kesinlikle beklemiyor gibiydi küçük sincap. Fındığını bile düşürecek kadar korkup bulduğu en yakın ağaca doğru koşarken arkasından edilen hakareti iyi ki anlamamıştı.
"Aptal sincap!"
Üzerine basmamak için büyük bir çaba gösteren Tom , dengesini kuramayıp kalçasının üzerine düştüğünde aynı anda boynuna denk getirilen kılıca baktı , ardından başını kaldırarak kılıcın sahibine...
"Öldün."
Elinin tersiyle boynundaki kılıcı itip söylendi. "Ben değil , az daha o ölüyordu." dedi Tom ayağının dibindeki fındığı alıp sincabın tırmandığı ağaca doğru fırlatırken. Az sonra sincap hızla ağaçtan inip fındığı kaptığı gibi kaçarken Tom ve Chris de onu izliyorlardı.
"Savaşta kendini mi..." ağaca dönük yüzünü yeniden Tom'a çevirdi ve kılıcıyla onu işaret etti. "...yoksa sıçanı mı kurtaracaksın?"
"Sincap..." diye düzeltti Tom onu. Ardından yamulmuş kaskını düzeltti ve yerden destek alarak ayağa kalktı. "Bunu sormamışsın farz ediyorum."
Chris güldü ve gardını alıp Tom'dan gelecek hamleyi bekledi. "Öyle olsun."
İki eliyle sıkıca tuttuğu kılıcıyla avına bakarken yapabileceği hamleleri düşündü. Kılıcına mı yoksa doğrudan kendisine mi saldırmalıydı? Ne fark eder ki nasıl olsa yenilecekti. O çok güçlü ve büyük duruyordu. Harry'den bile. Bir şansı varsa bile içinde kendi kendine yaşadığı tedirginlik bütün olasılıkları silip götürüyordu. Sağ ayağını ona doğru atarak kılıcını onunkinin üstüne getirdi , kolunu çevirdi ve silahını yere düşürmesini bekledi. Ancak tek bir noktaya odaklandığı için Chris'in kendi ayağına yaptığı hamleyi göremeyince kendini saniyeler içinde yeniden sırtüstü uzanıyorken bulmuştu. Burnunun ucuna değen bir kılıçla birlikte.
"Teknik olarak iki kez ölemesen de...öldün." dedi Chris gülmemek için büyük bir çaba harcayarak. Tom yüzünü ekşitti ve kollarını iki yana açıp pes etti. "Yeter bu kadar. Yorulduuuum."
"Ne?" dedi Chris tek kaşını kaldırarak. "Daha yarım saat bile olmadı."
Tom onu duymazdan gelerek hala yerde uzanıyorken başını soluna çevirdi ve bahçede yürüyen Molly ile karşılaştı. Ellerini ağzının kenarına yerleştirip ona doğru seslendi. "Hey MOLLY!"
Molly isminin seslenilmesiyle Tom'a doğru döndüğünde onu nakavt olmuş bir halde gördü. Şuan hücrede olması gereken kişiyi onun başında dikilirken gördüğünde onu duymazdan gelmek yerine durup söyleyeceği şeyi bekledi. Dünki tartışmalarından beri onu hiç görmemişti. Belli ki bir şeyleri halletmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEGORYA | Hiddlesworth
FanfictionLegorya Prensi Thomas, her şeyi kaybettiği anda yanında hiç ummadığı birini bulur.