O her zaman böyleydi, beni ölü olarak istiyordu fiziksel olarak değil ama ruhsal olarak ona mezarımı gözlerimin içinde gösterdiğime emindim. Gittikçe onun gözünde düşüyordum bu beni incitiyordu, kalbimde sadece ona yer ayırdığımı bilmesi gerekiyordu.
İsterse her şeyi bilebiliyordu, ben her kadar yalan söylemiş olsam da benim o kapıdan çıkarken nereye gideceğimi biliyordu bunu biliyordum. Onu sinirlendiren Jamie ile gelmem ise bunu kendime yedirebilmem zor olacaktı.
Bana verdiği cezalar oldukça ağırdı bu yüzden ondan nefret ediyordum ama sanırım gittikçe ona beziyordum sonuçta Bay Yoon Gi için hisler çok basitti.
Nefret ettiğin bir şeyi seversin, sevdiğin şeyden ise nefret edemezsin.
Ona karşı olan hislerimin söze dökülmüş haliydi. Bir o kadar uzak bir o kadar yakındı, bir o kadar sıcak bir o kadar soğuktu. Asla hislerini göstermezdi, büyütülme şekilleri bu olduğundan onda da suç bulamıyordum. Ki zaten ben kim dim ki bana hislerini göstersin. Gerçekten ben kim dim?
Bilinmezlik.
Nefesimi dışarı bıraktım ve yavaş adımlarla onun odasına ilerliyordum, her kardeş odasına çekilmişti bu belirlenmiş kural gibiydi. Bay Yoon Gi'nin sözünden asla çıkmıyorlardı, birbirlerine karşı güvenleri yada sevgilerinden değil sadece hayatta kalabilmeleri için. Kalbim göğüs kafesimi delip geçecek gibiydi sanki, onunla uzun zamandır yalnız kalmıyordum. Bu beni heyecanlandırmıştı desem yalan söylemiş olmazdım, o tuhaf bir şeydi yangınların ortasında kalıp yanmamak kadar tuhaftı.
Ellerimi karnımın önünde birleştirirken parmaklarım ile oynuyordum, bana yeniden ceza vermeyecekti ama ciddi bir konuşma yapacağını tahmin edebiliyordum. Kapının önünde durdum, derin bir nefes aldım içeride çok nefesimi tutacaktım. Kapıyı tıklattım ve içeri girdim ardımdan hızlıca ben dokunmadan kapanan kapı ile cehenneme ayak basmışım hissini almıştım. Elleri cebindeydi ve dışarıyı izliyordu, yavaş adımlar ile ona doğru yaklaştım. Kesinlikle korkuyordum ama bu bana yapacakları için değildi, kelimeleri beni korkutuyordu beni suçlu bulacak olması korkutuyordu. Ona daha ne kadar kendimi göstermem gerekiyordu ya da o ne zaman beni anlayacaktı?
"Roman ile olan hikayenizi baştan duymak isterim Jennie Kim"
Yutkundum, ne diyecektim? Gerçekten ne diyecektim. Başıma gelenleri ona anlatmalı mıydım? Bana inanacak mıydı? Ben bile hala inanamıyor iken onun inanmasını beklemek aptallık olurdu sanırım. Yalan söylemek istemiyordum, ama gerçeğin bir yalan olup olmadığından bende emin değildim.
"Bay Yoon Gi...ben inanın ki hiçbir şey bilmiyorum"
Bana doğru döndüğünde gözlerinde fırtınalar esiyordu, dalgaların kıyıma vuruşlarını hissedebiliyordum. Uğultular kulağımda yankılanıyordu ama bu sert fırtınaya rağmen oldukça sakin duruyordu denizi. Bana doğru yaklaşırken yerin titremeye başladığını hissediyordum, her bu özellik sadece onda vardı tek şeytan oydu. Gözlerimi ondan kaçırmak istiyordum ama o derinlikten çıkamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
la nascita del diavolo'² •"check mate"
Fanfic@alex11russo kitabın ilk bölümleri bu hesaptadır eğer kitabı ilk defa gördüyseniz profilimde de etiketli olan hesabıma girip bakabilirsiniz. 1899'un kış ayında bütün dünyayı değiştiricek o olay oldu. Doğa üstü varlıklara inanmayan dünyanın bir kısmı...