Bugünün diğerilerinden farklı bir gün olduğunu düşünüyordu Lea. İçinde garip bir his vardı. Bunu çevresine bağlamak istedi ama hava güzeldi ancak biraz soğuk gibiydi. Hafif esiyordu ve yukarıda güneşi gri bulutlar kapatıyordu. Kamp kurdukları alan çok güzel çiçeklerin, yemyeşil çimenlerin ortasındaydı ve göle çok yakındı. 5 metre uzağa kurulsalar en küçük kaymada aşağı düşebilirdiler. Bir yandan Vincent kitap okuyor bir yandan da chapman horuldaya horuldaya uyuyordu. Bishop Lea'nın yanına gitti. "Noldu Lea niye etrafa ruh görmüş gibi bakıyorsun ?" dedi. Lea ise" Yok ya yok bir şey ben de şimdi uyuyacaktım zaten." dedi. Bishop geri dönüp deri battaniyenin içine girdi ve gözlerini yumdu. Vincent uyumayı pek sevmezdi. Hemen hemen her gün en fazla 4 saat uyur geri kalan zamanını ise yapmaları gereken şeylere ve kitaplara ayırırdı. Zamanında gördüğü şeylerden dolayı çok da konuşkan bir insan sayılmazdı. Sadece çok huzurlu hissettiği günler sohbet açardı. Vincent uzun boylu uzun kahverengi saçlı ve turuncuya yakın kahverengi gözleri olan açık tenli cüsseli ama şişman olmayan biriydi. Büyülerle arası çok iyiydi ve bir yandan da sırtında her ihtimale karşı uzun bir kılıç tutuyordu. Bir de asa tabii.Chapman ise bir barbardı. Uzun turuncu saçları, kafasında hep boynuzlu bir çelik miğfer ve 2 tane çok ağır ancak çok güçlü baltası vardı. Baltaları taşımakta hiçbir güçlük yaşamıyordu çünkü kendisi tam bir kas yığınıydı. Hatta halk arasında kelleci diye de bilinirdi. Aralarındaki en kuvvetli kişi o denebilirdi. Bishop grupun uzak menzilcisiydi. Hemen hemen hiçbir zaman mümkün vuruşları kaçırmamıştı. Okları tüy kadar hafifti ve dev gibi bir yayı vardı. Okları tüy kadar hafif olsa bile etkisi isteğe bağlı bir şekilde büyüyle çok güçlü yapılabiliyordu. Ayrıca küçük bir hançer ve top atan 2 tane tabancası da sağ ve sol ceplerinin hemen yanındaydı.