Evet benim bu salgına yakalanışımın 4.günüydü. Pes etmemiştim ama durum hiçte iç açıcı değildi.
Büşra geldi. 4 günden beri bana kol kanat geren o muhteşem hemşire. Aslında ona hemşire demek bence ayıptı.
Çünkü bir hemşirenin yaptıkları bu kadar fazla olamazdı belkide ben önceden bu senaryoya dahil olmadığım için perde arkasını göremiyorumdur.
Evet ne demiştik.Büşra geldi; - şu televizyona bakma artık.
- bakmasam ne olacak.benimle çok ilgileniyorsun en sonunda sanada bulaşacak bu meret.
- 4 yıldır hastaymışsın gibi konuştun. Üstelik ben sen hariç daha 10 kişiye bakıyorum.
- bakmak zorunda değilsin. Beni bırakta bakmaya yarayacağın hastalara bak. Kendimi iyi hissettmiyorum. Sonum belli.
- o ağır kapalı güvenlik kıyafetin altında gözünden akan yaşları görebiliyordum. Belli etmek istemeyişi beni utandırıyordu. İşi kolay değildi belkide hergün baktığı insanlardan biri ölüyordu.
Kolumun yanında bir şeyler yaptı ve bana baktıktan sonra dışarı çıktı. Düşündüm. Kendimi ve ailemi düşündüm. Artık olmayan ailemi düşündüm.
Buradan ölü mü diri mi? Çıkacağım diyordum ya. Aslında bir önemi yoktu. Artık evde beni karşılayacak bir ailem yoktu.
Onlar giderken benim kalmamın bir önemi var mıydı? Peki onlar giderken ben niye kaldım. Şanssız olan ben miydim yoksa şanslı olan mı? Bunları düşünürken göz altlarım sulanmıştı.
4 günden beri kurumayan bir ıslaklıktı bu. Ekranda artan şu ölü sayılarında neden ben yokum diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.
Herkesin benimle aynı şeyi düşünüyordu. Kendimi bu cümleyle avutuyordum. Gözlerimi açtığımda akşam olmuştu. Kapının camından gidip gelen hemşireler gözüküyordu ve onların ayak sesleri.
Televizyon artık yorgun gibiydi. Ölü sayısı 1 satten fazla sabit kalmıyordu. Belkide daha az. Cümlelerim kesildi birden. Kulağıma yanı başımdaki aletlerde rahatsız edici bir ses yükseldi. Odaya biri girdi. Evet büşraydı.
Yanı başımda bir şeyler yapmaya başladı içimden başlayarak en son kafamın içine bir sızı vurdu. Gözlerim aralanıyordu.
Ellerim durmadan titriyordu. Büşra, evet ağlıyordu. Aynı zamanda durmadan başımda bir şeyleri kurcalıyordu.
Evet geliyorum baba. Anne geliyorum burada kalmam hataydı zaten. Artık benimde vadem doldu. Zamanı geldi. İçimdeki o acıyı artık hissettmiyordum. Titremelerden çıldırırken gözlerim kapandı.
Öldüm mü? Artık bitti değil mi? Artık beklemek zorunda değilim. Artık o televizyonu, siren seslerini ve o yatağı... Bunları düşünmek zorunda değilim.
Artık ben o yatakta değilim. Mutluyum. Binlerce insanın ölmesini görmek zorunda değilim. Ruhumdaki huzur kusursuz.
Keyfim sınırsız. Artık bizimkilerin yanına gideceğim. Beni özlemişlerdir değil mi? Ben onları özledim 4 gün benim için 4 ay hayır 4 yıl gibi geçti ama artık bitti. Artık bitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ KARANTİNA
Short StoryNormal karantina sonrası birde kalpte karantina başlar. Bu seferki çabuk bitecek gibi değildir!