Sonbahar rüzgârı tenimi yalarken, ıslak ayaklarımın sulara girdikçe çıkardığı seslerle yoluma devam ediyorum. Denize baktım. Ne de çok şey görüyordum şu İstanbul’un denizinde. Yağmur damlalarının denize çarpışını büyük bir hayranlıkla seyrettim. Burası benim kendimi hem ölsem kimsenin umurunda olmayacak kadar yalnız, hem de uçabilecek kadar özgür, bağımsız hissettiğim yerdi. Aynı zamanda yenilmez duvarımı indirebildiğim tek yerdi. Burası her ne kadar güzel hissettirse de, buraya gelme sebebim beni yıkıyordu. Az önce en yakın arkadaşımı sevgilimle görmüştüm. El elelerdi, dudakları birbirlerine değiyordu. O anda hissettiklerimi, düşündüm. Boğazım sanki bir daha konuşamayacakmışım, nefes alamayacakmışım gibi düğümlenmişti. Yıkılmıştım, yıkılmaz duvarları olan ben. Gittikçe içime kapanıyordum, tam tersi olacak diye kendime söz vermişken. Sadece mutlu olmak istemiştim. Ama beni asıl endişelendiren, üzen şey, bu andan sonra hiçbir şey hissedemeyeceğime emin olmamdı. İliklerime kadar yaşamak, en ince, sineye çekilmiş duygularına kadar hissetmek isteyen ben, bundan sonra duvarları arkasında saklanan incinmiş kızı kimseye göstermeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Yaşamak İstiyorum
Teen FictionSıradan sevgi sözcükleri, monoton bir hayat değildi, benim istediğim. Ölmüş gibi değil, ama her an ölebilecekmiş gibi, iliklerime kadar hissetmek istiyordum. Yaşamak istiyordum, en ince, sineye çekilmiş duygularıma kadar. "Seni yaşamak istiyorum." D...