2/10

14 4 0
                                    

"Şu krem dolgulu donutlara bayılıyorum. Sen de ister misin?"

Lokmasını yutup kutunun içinden bir halka çıkardı. Bana uzattığında ona sadece baktım.

"Ne istiyorsun?"

Omuz silkti. "Sen bilirsin," bana vermek için hazırladığı tatlıdan bir ısırık alıp tekrar yerine koymuştu. Kutuyu kapatıp yanındaki masaya bıraktı. Tekrar yutkunduğunda parmaklarını temiz bir mendille silmişti.

"Tanrım, derdin ne senin?!"

Sesimi yükseltmemi hiçbir zaman sevmemişti ve şimdi de öfkeyle parlayan gözleri beni bir adım geriye sürükledi.

"Özür dilerim."

Beni başıyla onaylayıp gülümsedi.

Kelimeleri zihnimde toparladım yavaşça. Bana konuşmam için fırsat vermişti. Bu iyi bir şey, değil mi? Tanrım, lütfen çoktan ölmüş olmayayım. Kayışlardan kurtulup yüzünü pataklamak için her şeyimi verebilirim.

"Belki, bana ne istediğini söylersen sana yardımcı olabilirim. Para mı? Biliyorsun, bolca paramız va-"

"Bella," sesi neredeyse şaşkındı. "Tanrım, zeki olduğun için oradasın Bella. Sence benim paraya mı ihtiyacım var?"

"Lütfen, beni bırak. Ne istiyorsan veririm."

"Vereceksin zaten. İki yıldır seni bu ana hazırlıyorum. Lütfen ver." alayla mırıldandı ve peçeteyi buruşturup cebine koydu.

Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Odadan çıktığında kapıyı üç farklı yerden kilitlediğini duymuştum. Küçük bir havalandırma vardı, gerçekten küçüktü. Penceresi yoktu. Kaçabileceğim hiçbir yer yoktu. Kayışlardan kurtulup onu saf dışı bırakmaktan başka çarem de yoktu.

Ama nasıl?

Ayağa kalkıp derin bir nefes aldı. Kollarını iki yana açıp gerinirken odanın içinde yavaşça dolaşıyordu. Dün gece beni öldürmekten vaz geçmiş, buraya getirirken üzerimde olan kıyafetleri tekrar giydirmişti. Karşısında duruyordum. Bütün odayı buradan görebiliyordum ve bu eğer o istemezse olmayacak bir şeydi.

"O olaydan sonra Carol'ı hiç gördün mü?"

Gözlerini bana çevirip ilgili ses tonuyla mırıldanmıştı.

"Hayır."

"Sence intihar mı etti?"

Gözlerimi kaçırdım ondan. Ona bakmamama rağmen dudaklarındaki kıvrılmayı görmüştüm.

"Bilmiyorum."

"Bana biraz ondan bahset, sorumuzu cevaplayayım."

Ellerini yatağın demirlerine yasladı ve vücudunu dikleştirdi. Tam karşımda, ayakucumdaydı. Neden düzgün durmak istedi? Onu savunmasız kılan ne?

"Carol," derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. "Neşelidir. Sürekli gülmek için bir şeyler bulur. Güldürmeye çalışır."

"Anladım, yaşamayı sevdiğini söylüyorsun."

"Yaşama inandığını söylüyorum."

Bir kaşını kaldırıp bana baktı. Gözlerinden, bir salise içerisinde milyarlarca duygunun akıp geçtiğini görebilmiştim. Bu odada bir şey var. Bu odada gardını tamamen indiriyor.

"Yalan söylüyorsun. İkisinden biri yalan. Sen seç."

Dudaklarımı ıslatıp yutkundum yavaşça. "Neşelidir. Evet. Sanki," gözlerimi kapatıp başımı yastığa yasladım. "Sanki içinde karanlık bir taraf varmış da, onu sürekli ölüme çeken bir taraf... O da onu bastırmak için mutluluğa tutunmaya çalışıyormuş gibi. Bilirsin."

son seansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin